Hasan Tahsin’in babasının adı Recep'tir. Tahsin, ilköğretimine Selanik'te bulunan ve Mustafa Kemal Atatürk'ün de eğitim aldığı Şemsi Efendi Okulu'nda başlamış, daha sonra Selanik Feyziye Mektebi'ni bitirmiştir.
Fotoğraf: Atatürk ve Hasan Tahsin'in öğretmeni Şemsi Efendi.
Bu okulun ardından İttihat ve Terakki tarafından Paris Sorbonne Üniversitesi'nde siyasal bilimler öğrenimi görmüştür.
Fotoğraf: Manş denizini ilk geçen Bleriot'un uçağı Paris'te sergilenirken iki Türk öğrenci. Azmi Galip ve Hasan Tahsin.
Burada Monj sokağı 51 numaralı apartmanın bir dairesinde, daha sonra emekli olan Tümgeneral Doktor Mazlum Boysan ile birlikte kalmıştır. Öğrenim gördüğü esnada Trablusgarp'ı işgal eden İtalya'yı protesto etmek için, Mısırlı öğrenci lideri Şeyh Dayef ile birlikte mitingler düzenlemiştir.
Yaşar Aksoy, Hasan Tahsin ile Paris’te aynı pansiyonu paylaşan Selanikli Mazlum(E. Tümgeneral Mazlum Boysan) 9 Eylül 1971 tarihinde bir söyleşi yapıyor. Boysan’ın anlattığına göre Hasan Tahsin, daha sonraları Mustafa Kemal ve milli kurtuluş savaşı karşıtı yazıları sebebiyle daha sonra halk tarafından linç edilen Ali Kemal’i Paris’te bir açık hava kahvesinde görünce üzerine saldırıp tartaklamış..
Tahsin, Paris'te İttihat ve Terakki Fırkası'nda ve Teşkilat-ı Mahsusa'da görev almıştır. İstanbul'a döndükten sonra, Talat Paşa tarafından Osmanlı Devleti aleyhine Balkanları karıştıran İngiliz istihbarat teşkilatı adına çalışan Buxton kardeşlerin bu faaliyetlerini önlemekle görevlendirilmiştir. Bu tehlikeli göreve gitmeden önce çok sevdiği nişanlısı Vedia’dan “ölüme gidiyorum, benim yüzümden hayatının mahvolmasın. Seni mesut edecek birisi ile evlen. Beni unut” sözleri ile ayrılmıştı.
Buxton kardeşlere Bükreş'te bir tünelde suikast düzenleyen Hasan Tahsin, 10 yıla mahkûm edildi. 1916 yılında Almanya'nın Balkanlara girmesi nedeniyle Romanya'dan salıverilmiş ve İstanbul'a dönmüştür.
Fotoğraf: Hasan Tahsin'in hapsedildiği Neuchatel Kalesi
Kuşçubaşı Eşref’in talimatı ile Hasan Tahsin ismini yazdırdı. Peki neden bu isim?
Gerçek Hasan Tahsin, Selanik’te İttihat ve Terakki karşıtı "Silah" gazetesini çıkartan ve bu nedenle "Silahçı Hasan Tahsin" olarak bilinen eski bir bahriye yüzbaşısının adıydı. Ölmüştü. Bu sayede gazeteci kimliğini kullanacak ve suikast yapacağı Buxton’lara daha kolay ulaşacaktı.
Fotoğraf: Silahçı Hasan Tahsin
Aydoğan Yavaşlı tarafından kaleme alınan, "Ben Hasan Tahsin (İzmirli Çocuk)" isimli kitapta ise bu olay şöyle anlatılmaktadır: 1914 yılı başları, Osman Nevres İstanbul’a döner. Hacı Adil Bey bir gün onu çağırır. Şişli’de bir apartman dairesinde görüşürler. Eşref Bey, Hacı Adil Bey ve Osman Nevres kalır odada, ötekiler dışarı çıkar. Eşref Bey Teşkilat-ı Mahsusa’nın reisi olarak tanıştırılır. Teşkilat-ı Mahsusa ile tanışması böyle olur. Osman Nevres, Hasan Tahsin adını Teşkilat-ı Mahsusa’ya girmesiyle alır. Çünkü yeni bir kimlik ile bir takım çalışmalar yapacağı söylenir. «Adınız Hasan Tahsin. Bükreş’e gideceksiniz ve… Balkan ülkelerini bize karşı kışkırtan bu iki belayı bir biçimde zararsız hale getireceksiniz.»
Yaşar Aksoy ise Osman Süavi’ye dayandırarak Hasan Tahsin’in ilk olarak Talat Paşa’nın talimatı ile “Baba Şefko” namıyla tanınan Şefik Bey tarafından yetiştirildiğini aktarmıştır.
Fotoğraf: 19 Mayıs 1911. Paris'te üç arkadaş: Ertuğrul Baykal, Hürriyet kahramanı Tıbbıyeli Mazlum ve Hasan Tahsin.
İzmir'i Yunanlara teslim etmek istemeyenlerce "Redd-i İlhak Heyeti Milliyesi" isimli bir dernek kurmuşlardı. 14 Mayıs'ı 15 Mayıs'a bağlayan gece binlerce İzmirli eski Musevi mezarlığında (Maşatlık Meydanı) toplanmıştı. Bu esnada İngiliz, Fransız, Amerikalı, İtalyan ve Yunan zırhlıları İzmir Körfezi'nde bulunuyordu. Kalabalığa hitap eden önemli bir isim, o zamanın Belediye Başkanı Hacı Hasan Paşa'ydı. Belediye Başkanının yanı sıra topluluğa hitap eden bir diğer önemli isim ise Hukuk-u Beşer gazetesinin başyazarı olan Hasan Tahsin'di. Halkı direnmeye çağırıyorlardı.
Fotoğraf: Hasan Tahsin İzmir'de efe.
Tahsin, konuşmasında Paris Barış Konferansı kararlarını sert bir dille eleştiriyor, gazetede yazdığı gibi "Burayı Yunan'a vermeyeceğiz. Vermek isteyen kuvvetle paylaşacak kozumuz var" diyordu. Bu geceye yakın akşam üzeri Moralızade Halit Bey, Mustafa Necati ve Ragıp Nurettin'in bir grup vatansever ile birlikte hazırladığı, "Redd-i İlhak Heyeti Milliyesi" tarafından dağıtılan bildiride
“ ...Ey bedbaht Türk!.. Yunan hakimiyetini kabule taraftar mısın? Artık kendini göster. Tekmil kardeşlerin Maşatlık Meydanındadır. Oraya yüzbinlerle toplan.. Orada zengin, yoksul, bilgin, cahil yok. Fakat Yunan egemenliğini istemeyen bir mutlak çoğunluk var. Geri kalma!.. Binlerler, yüzbinlerle Maşatlık'a koş. Ve Millî Kurul'un buyruğuna uy..”yazıyordu.
Fotoğraf: Alt tabaka başlıklı yazı
Ve o kara gün geldi.
Hasan Tahsin bir gün önceden kardeşi Melek’e uzun uzun sarıldı. Sabahın ilk saatlerinde bir şeyler yedi ve evden çıktı. Kardeşini garantiye alması gerekti.. Aklına Türk dostu olduğunu bildiği Hollandalı Mr. Van Der Zee geldi. Sabah kardeşi Melek Hanımın kapısı çalındı ve bir not.. “Evden katiyen çıkma. Ben gelinceye kadar bekle. Ben gelemezsem, Mr. Zee gelip seni alacak”
Fotoğraf: Hasan Tahsin ve kardeşi Melek Hanım
5 Mayıs 1919 sabahı saat yedi buçuk sıralarında Hasan Tahsin Konak Meydanı Kordonboyu'nda koyu renkli takım elbisesi ile bekliyordu. Önce Yunan gemilerinden Patris ve Atronitos isimli gemiler Pasaport'a yanaştı ve bir grup Yunan Efzon Alayı saat 08:55 sıralarında askeri gemiden inerek karaya çıktı. Themistokles gemisi ise 5. Piyade Alayı'nı Punta iskelesine çıkardı. Bunlar Punta'dan ilerleyerek Kadifekale'yi işgal edeceklerdi. Bu esnada onbinlerce yerli Rum ellerindeki Yunan bayrakları ve çiçekler ile Kordonboyu'nu kaplamışlardı. Kalabalık inen Yunan askerlerine alkış tutuyordu. Gelen askeri tabur, İzmir Metropoliti Hrisostomos tarafından takdis edildi. Metropolit Yunan bayrağını öptü ve bu esnada ağladığı görülüyordu. İlk Yunan taburu daha sonra buradan yaya olarak Hükûmet konağı, kışla, kokaryalı istikametinden Karantina'ya doğru yürüyüşe geçti.
Yürüyüş kolunun baş tarafı kışla hizasını geçip yola saptıktan sonra, Hasan Tahsin kalabalığın arasından sıyrılarak öne geçti. Önce arka arkaya iki el bombası attı ve daha sonra yanında bulunan revolver ile düşmana ateş açtı. Tahsin ilk anda isimleri Basile Delaris, Jorj Papakostos ve Yunan Efzun Alayı'nın bayraktarını öldürmüştür
Tahsin, tüm fişekleri düşman askerine karşı ateşlemişti. Böyle bir direniş beklemeyen Yunan Alayı şaşırmıştı. Tahsin daha sonra, Yunan Alayı tarafından açılan ateş ve ardından süngüleme sonucunda, Kordonboyu'nda kalabalığın önünde henüz 31 yaşında yaşama veda etti.
Fotoğraf: Hasan Tahsin'in Sorbonne yıllarından
Hasan Tahsin'in naaşı ise İzmir Saat Kulesi'nin altında bulunmuş, kimliği üzerindeki kartvizit sayesinde tespit edilmiştir. Bu çok bilinmez fakat aynı tabur, yürüyüşüne devam ettiği sırada saatçi Aziz Efendi ve daha başkaları tarafından da saldırıya uğramıştır.
Fotoğraf: Hasan Tahsin ve Fevziye Mektebi Müdürü ünlü Cavit Bey