1930’lu yıllarda, İslam düşmanı bir şarkiyatçının Hz. Muhammed hakkında yazdığı kitabı tercüme eden bir yazar eserini Atatürk’e takdim eder.
Atatürk, kitabı inceledikten sonra tarihçi Profesör Şemsettin Günaltay’ı çağırtır ve kitap hakkındaki fikrini sorar.
Günaltay kitabı inceleyip "Ele alınacak bir şey değil, bir facia Paşam." der. Atatürk, kitabın toplatılmasını ve tercümeyi yapanın da görevinden uzaklaştırılması talimatını verir.
Sonrasında Atatürk, düşüncelerini şöyle açıklar:
"HZ. MUHAMMED, CEZBEYE TUTULMUŞ SÖNÜK BİR DERVİŞ DEĞİL"
Hz. Muhammed’i bana, cezbeye tutulmuş sönük bir derviş gibi tanıttırmak gayretine kapılan bu gibi cahil adamlar, onun yüksek şahsiyetini ve başarılarını asla kavrayamamışlardır.
Anlamaktan da çok uzak görünüyorlar.
Cezbeye tutulmuş bir derviş, Uhud harbinde büyük bir komutanın yapabileceği bir plânı nasıl düşünüp tatbik edebilir?”
Bir kağıda Uhud harbinin planını çizip, İnönü’ye uzatıp her iki tarafın kuvvet ve durumlarını sorar: Siz komutan olsaydınız, bundan başka mı hareket ederdiniz?
İnönü'nün kendisini tasdik etmesi üzerine Atatürk şöyle devam eder: Tarih, hakikatleri tahrif eden bir sanat değil, belirten bir ilim olmalıdır.
Onu cezbeli bir derviş gibi tasvire yeltenen cahil serseriler, bizim tarih mesaimize kalamazlar.
Kaynak: 1- Ahmet GÜRTAŞ, Atatürk ve Din Eğitimi, 2- Kemal ARIBURNU, Atatürk’ten Hatıralar, 3- Ahmet Vehbi ECER, Atatürk’ün İslam Dini Hakkındaki Görüşleri,
https://www.atam.gov.tr/duyurular/din-ve-islam-dini
KİTAP SETİNE İNDİRİMLİ ULAŞMAK İÇİN