Voleybol Türkiye’ye ilk kez 1919 yılında Amerikalılar tarafından getirilmiş, kız liseleri arasındaki ilk maçlar 1924 yılında yapılmış ve İstanbul Kız Lisesi şampiyon olmuş.
1929 yılı Türkiye’de bir kadının ilk kez bir voleybol takımı içinde yer aldığı yıl. Yüksek Mühendis Mektebi (Teknik Üniversite) öğrencisi olan Sabiha Rıfat, o dönem Türkiye’de bir kadın voleybol takımı olmadığından Fenerbahçe’nin erkek voleybol takımıyla sahaya çıkmış, takım o sene şampiyon olmuş. İlk kadın voleybol kulüp takımı ise 1954 yılında Fenerbahçe Spor Kulübü Bünyesinde kurulmuş ve aynı yıl şampiyon olmuş.
Sabiha Rıfat
Türkiye’nin ilk kadın inşaat mühendislerindendir ve Fenerbahçe Spor Kulübü’nün ilk kadın voleybolcusudur. Ülkenin değişik yerlerinde birçok okul, hükümet konağı ve resmi binanın yapımında çalışan Sabiha Hanım, Anıtkabir'in inşaatında kontrol şefi olarak görev yapmıştır.
Güneş Çapa
Türk voleybolcu ve basketbolcu. Tokat doğumludur. 1954'te Fenerbahçe'de 3 yıl süreyle hem basketbol, hem de voleybol takımında yer aldı.1957-64 yılları arasında yalnızca voleybol oynadı ve 5 kez milli forma giydi. Çeşitli kulüplerde 7 kez Türkiye, 10 kez İstanbul şampiyonluğu yaşadı. Milli takımın ilk kadın kaptanı ve federasyon üyesi olan ilk kadın oldu.
Türkiye'deki ilk spor doktoru okan Selim Çapanın iki kızından biridir. Kız kardeşi Oya Çapa da, kendisi gibi hem voleybolcu hem basketbolcudur.
Mahiru Akdağ
Öğrenimini Erenköy Kız Lisesi ve Ankara Kız Lisesi'nde yaptı. 1962 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Voleybola 1951 yılında başladı ve okuduğu okulların değişmez oyuncusu oldu. 1956-1962 yıllarında ilk defa kurulan Fenerbahçe kadın voleybol takımı'nın formasını giydi. Oynadığı yıllarda 6 kez Türkiye şampiyonluğu yaşadı. İstanbul karmasında yer aldı. Ayrıca hentbol ve basketbol oynadı. Dönemin en başarılı voleybolcularında biri olarak kabul edildi.
Avukat oldu ve bir süre politika ile uğraştı. 2006 yılında avukatlık mesleğini bırakarak emekli oldu.
Akdağ, 23 Eylül 2020 tarihinde vefat etti. Cenazesi Yeniköy Mezarlığı'na defnedildi.
Canel Konvur
1956-1960 yılları arasında beş kez üst üste Türkiye, dört kez de İstanbul şampiyonu olan Fenerbahçe'de yer aldı.
Konvur, atletizm de yaparak yüksek atlama branşında başarı gösterdi. Fenerbahçe Kadın Atletizm Takımı'nın 1958-1966 yılları arasında dokuz yıl üst üste İstanbul ve Türkiye şampiyonluklarını elinden bırakmamasında pay sahibi oldu. Bireysel olarak Türkiye şampiyonluklarına ulaştığı gibi, yüksek atlamada Türkiye rekorlarını da uzun süre elinde tuttu.
1960 yılında Roma'da düzenlenen olimpiyatlara yüksek atlama branşında katıldı. 1.50 metre barajını geçen Konvur 1.55 metre barajında üç hakkında da başarılı olamayarak elendi.
1992 yılında Bodrum'a yerleşmiştir.
Ayten Berkalp
Lisesi'nin ortaokul takımının kaptanlığını yaptıktan sonra 1949 yılında Çamlıca Kız Lisesi'ne kaydoldu. Bu okulun voleybol, basketbol ve atletizm takımlarında yer alan Salih, voleybol takımının 1949-50, 1950-51, 1951-52 ve 1952-53 sezonlarına üst üste İstanbul şampiyonu olmasında pay sahibi oldu.
Liseyi bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yüksek öğrenimini sürüdüren Salih, 1954 yılında Fenerbahçe Spor Kulübü ile Çamlıca Kız Lisesi arasında kurulan işbirliği ile takım arkadaşlarıyla birlikte sarı-lacivertli kulübe geçti ve burada kadın voleybol, basketbol ve atletizm takımlarının kurulmasına önayak oldu. Sarı-lacivertli kadın voleybol takımının 1956-60 arasında 5 kez Türkiye, 4 kez İstanbul şampiyonu olmasında pay sahibi oldu. Yine Salih'in kaptanlığındaki kadın basketbol takımı 1955-1959 arasında 5 kez üst üste İstanbul, 1956-1958 arasında üç kez Türkiye şampiyonu, 1959 yılında da Türkiye ikincisi olmasına büyük katkı sağladı. 1956 sezonunda İstanbul Kızlar Basketbol Ligi'nde Fenerbahçe'nin Kadıköyspor'a karşı aldığı 55-8'lik galibiyette 25 sayı kaydederek kırdığı rekor uzun süre kırılamadı.
Ayrıca, 1954'ten sonra İstanbul ve Türkiye şampiyonlukları kazanan kadın atletizm takımlarında da yer aldı. 1956 yılında Atatürk Koşusu'nda birinci oldu, ayrıca takım birinciliğini de Fenerbahçe'ye kazandırdı. Kürekte birincilikler kazandı.
1957 yılında fiilen ve temsili olarak kurulan Türkiye kadın millî voleybol takımına aday olarak seçildi [9]. 2-7 Mayıs 1957 tarihlerinde düzenlenen İstanbul Uluslararası Voleybol Turnuvası'nda İstanbul Karması adı altındaki temsili millî takımda Bulgaristan ve Romanya'ya karşı takım kaptanı olarak forma giydi. Ancak bu dönemde, Salih'in resmi maçlarda oynayıp oynayamayacağı sorusu ortaya çıktı. Zira, Salih Kıbrıs doğumlu olduğu için adayın 1960 yılına kadar idaresi altında tutan İngiltere uyruğundaydı. Millî takımda oynaması için Türk tâbiyetine geçmesi gereken Salih'in Tıp Fakültesi'nden mezun olduğunda Kıbrıs'ta daha faydalı olacağı görüşü ağırlık kazandı ve Türk vatandaşı yapılmadı.
1960 yılında üniversiteden mezun olunca 16 Aralık 1960'ta bağımsız olan Kıbrıs Cumhuriyeti'ne gitti ve Türkiye'deki spor kariyeri sonlandı.
2008-09 sezonunda Türkiye Kadınlar Voleybol Ligi'ni şampiyon olarak tamamlayan Fenerbahçe (kadın voleybol takımı) ve teknik heyetine 1907 Fenerbahçe Derneği tarafından verilen şampiyonluk yemeğine onur konuğu olarak davet edildi
Sema Bora
Sema Bora, 28 Haziran 1999 tarihinde çok genç yaşta aramızdan ayrıldı. Fakat Türk voleybol sahalarında bıraktığı iz hiç silinmedi. Bununla birlikte, Türkiye ne yazık ki spor arşivleri bakımından pek de başarılı bir ülke değil. Eğer aileler hatıralara sahip çıkmazsa, bunların kaybolması adeta kaçılmaz bir kader halini alıyor. Neyse ki “Sema Bora Albümü” bu kayıplardan birisi değil.
Bercis Türkoğlu
Geçen yıllarda Fenerbahçeli futbolculara verilen “Küçük Şeytanlar” adı kızlarımızda da devam ediyor.
Resminden de göreceğiniz gibi cin gibi bir kız bu.
Taksim’de oturduğu için “Üç antrenman bana fazla geliyor. Eve geç kalıyorum” diyerek arada sırada kaçamak yapar ama haftanın maçlarında daha da güzel oynayarak istirahatin yaradığını kabul ettirerek tatili (!) daha başlangıçtan elde eder. Cin gibi dedim ya. O işini bilir… Mesela onca film seyretmek de bir nevi istirahattir! Eğer evde veya sinemada istirahat etmiyorsa muhakkak Merallerdedir.
Mamafih bütün bu yazdıklarım onun antrenmanlarına ehemmiyet vermemesi demek değildir. Çünkü o da nâmağlup şampiyon olamamamızdaki sebebi son hafta az antrenman yapmamızda ve dolayısıyla moralimizin bozukluğunda buluyor. Mamafih “O fena oyunla yenilmeyi hak etmiştik ama hakem yeni kaidelerin üçünü hakkıyla kullansaydı yine de İstanbul Üniversitesi’ni mağlup edebilirdik” diyor.
1936 senesinde Trabzon’da doğan ve tahsilini Çamlıca Kız Lisesi’nde tamamlayan Bercis ancak mühim maçlarda heyecanlanırmış ama hiçbirinde de Fenerbahçe’nin basket maçlarını seyrederken heyecanlandığı kadar değil…
-Evlilik spora mani midir?
–Evet. Çünkü hanımının spor yapmasına müsaade edecek modern zihniyetli bir şahıs bulmak, bizim cemiyette, bence büyük bir şans eseridir. (Beyler dikkatli okusun)
Beğendiğim sporcular Can, Altan, Lefter, Naci, Ayten abla, Güneş, Seçkin, Seta… Tam bir sporcu olması bakımından Ayferi’yi Sevim’e her zaman tercih ederim. (Çok cesur konuşuyor bizim şu küçük kız vesselam…)
Tercüme romanları, bilhassa Cronin, Tolstoy ve Dostoyevski’yi okumaktan pek hoşlanan Bercis’in en büyük arzusu güzel bir kütüphaneye malik olmakmış. (Mütevazi kütüphanesi her zaman emrime amade imiş. Teşekkürker.)
-Başka söylemek istediğin bir şey var mı?
-Bizimle beraber heyecan çekenlere, bizi candan teşci edenlere, nihayet çalıştırıp hazırlayanlara teşekkür etmek istiyorum. Ayrıca takımımız için en büyük temennim Fenerbahçe ismine lâyık olarak şampiyonluğunu yıllarca devam ettirmesidir.
Dr. Ayten Salih – 19 Mart 1956 – Öz Fenerbahçe Dergisi