Yerli bir otomobil üretimi, uzun zamandır ülkemizin gündeminde olan bir konu. Geçtiğimiz günlerde bu alandaki önemli adımlardan birisi atıldı ve Togg isimli yerli üretim otomobil, üretim bandından indirildi. Ancak Türkiye’deki yerli otomobil üretme çabaları günümüzden çok daha önceki dönemlere kadar uzanıyor.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye’de otomobil üretebilmek için önemli adımların atıldığı, büyük yatırımların yapıldığı biliniyor. Bununla birlikte Türk insanın otomobil ile ilk tanışıklığı, cumhuriyetten de önceki devirlere rastlıyor. Öyle ki Osmanlı İmparatorluğu’nun son zamanlarında İstanbul’daki az sayıda “zat’ülhareke” isimli taşıtlar devrin en ilginç ve en prestijli nesnelerinden biri olarak kabul ediliyordu. İşte zat’ülhareke’den Togg’a, Türkiye’nin otomobil tarihi…
Türk insanı, modern anlamda bir otomobille ilk kez zat’ülhareke isimli taşıtlar sayesinde tanıştı.
Zat’ülhareke, “kimsenin müdahalesi olmadan, kendiliğinden, otomatik olarak” hareket edebilen araç anlamında kullanılıyordu. Resmi kayıtlara göre Osmanlı’ya ilk zat’ülhareke Fransa’dan demonte vaziyette getirilmişti. Ancak zat’ülhereke isimli bu ulaşım aracı, dönemin Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid’in dışında yalnızca birkaç kişi tarafından kullanılıyordu…
İstanbul sokaklarında boy gösteren bu az sayıdaki otomobil, Osmanlıların ilgisini çekiyor fakat bir yandan da korkmalarına neden oluyordu. Çünkü bu otomobiller inanılmaz bir gürültüyle çalışıyordu! Hatta zaman zaman at arabalarını çeken atları da ürkütüyor, İstanbul sokaklarında ufak çaplı kaosların yaşanmasına da neden oluyorlardı…
Zat’ülharekeler 1905 yılında II. Abdülhamid tarafından yasaklandı.
Dönemin çalkantılı siyasi yapısı nedeniyle II. Abdülhamid, kendisine bir suikast düzenlenmesinden endişe ediyordu. Bu endişesinde haksız olmadığı da anlaşıldı. 21 Temmuz 1905’te II. Abdülhamid’in at arabasına saat ayarlı patlayıcı yerleştirilmiş, II. Abdülhamid bu saldırıdan tesadüfen kurtulmuştu. “Yıldız Suikastı” olarak isimlendirilen bu olayın ardından II. Abdulhamid zat’ülhareke isimli araçların kullanılmasını tamamen yasakladı, at arabalarının kullanımına ise önemli kısıtlamalar getirdi.
1908 yılında II. Meşrutiyet’in ilan edilmesiyle birlikte zat’ülharekeler bir kez daha İstanbul sokaklarında boy göstermeye başladı.
II. Abdülhamid’in zat’ülhareke yasağı kaldırılmıştı. Bu dönemde İstanbul’daki en ünlü zat’ülhareke, Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa’ya aitti. Mahmut Şevket Paşa 1913 yılında, otomobilinin içerisindeyken uğradığı bir silahlı saldırı nedeniyle yaşamını kaybetti… Ancak bu olay İstanbul’daki zat’ülhareke merakını olumsuz anlamda etkilemedi…
II. Meşrutiyet’in sağladığı özgürlük ortamı sayesinde İstanbul’daki zat’ülhareke sayısında önemli bir artış yaşandı
Otomobil, dönemin Avrupa’sında giderek popüler hale geliyordu. Osmanlı’daki zat’ülhareke yasağının kaldırılmasıyla birlikte bu ilginç vasıtalar İstanbul’da da yaygınlaşmaya başladı. İlk önce yabancı ülkelerin sefirleri tarafından kullanılan bu otomobiller ilerleyen dönemde gayrimüslimler ve bazı zengin tüccarlar arasında popüler hale geldi.
Daha sonra Osmanlı nazırları da zat’ülhareke isimli taşıtlarıyla İstanbul caddelerinde görünür oldu. Böylece İstanbul sokaklarındaki zat’ülhareke sayısında ciddi bir artış yaşandı. Nitekim Osmanlı topraklarındaki ilk trafik kazası da böyle bir dönemde gerçekleşti…
İtalyan sefirliğine ait zat’ühareke, 1912 yılında bir Osmanlı vatandaşının ölümüne neden oldu.
Bu olay, Osmanlı topraklarındaki ilk trafik kazası olarak kayıtlara geçti. Taşıtın sürücüsü, kazanın ardından yüklü bir tazminat karşılığında serbest bırakıldı. Otomobiller, Osmanlı’daki gündelik yaşamın sıradan bir parçası haline gelmişti…
Türkiye’de otomobil üretimine dair ilk çalışmalar, cumhuriyetin ilanından sonra başladı
Türk insanı, modern anlamda otomobillerle Osmanlı döneminde tanışmıştı. Ancak otomobil üretmek için gerekli adımlar, cumhuriyetin ilanından sonra atıldı. 1929 yılında Amerika Birleşik Devletleri merkezli “Ford Motor Company” isimli otomobil üreticisi ile Türkiye Cumhuriyeti arasında 25 yıl geçerli olmak üzere bir anlaşma imzalandı. Anlaşma kapsamında İstanbul’un Tophane semtinde bir otomobil montaj fabrikası kuruldu…
Tophane’deki fabrika son derece küçük bir üretim tesisi olmasına karşın günde 48 araba üretme kapasitesine sahipti. 1934 yılına gelindiğine Türkiye’deki otomobil üretiminin en önemli ve ilk adımı olarak kabul edilen fabrika kapatıldı. Fabrikanın kapatılmasındaki temel sebep ise tüm dünyayı derinden etkileyen ve Büyük Buhran ismi verilen küresel krizdi. 1944 yılında ise fabrika tamamen yıkıldı. Ancak bu deneyim genç Türkiye Cumhuriyeti’ne otomobil üretim alanında büyük bir tecrübe kazandırmıştı…
II. Dünya Savaşı’nın ardından Amerika Birleşik Devletleri Türkiye’ye çok sayıda Jeep marka otomobil hibe etti
Bu nedenle Jeep marka otomobiller bir dönemin en popüler araçları haline geldi. Öyle ki Jeep, bir otomobil markası olduğu halde bütün arazi sınıfı araçların genel adı olarak kullanılır oldu… İlerleyen dönemde Tuzla’da “Turk Willys Overland Tuzla Jeep Montaj Fabrikası” isimli bir otomobil montaj fabrikası kuruldu. Fabrika 1956 yılında üretime geçti.
Temelde bir montaj fabrikası olduğu halde fabrikadaki yerli üretim oranı da giderek yükseliyordu. İlerleyen yıllarda bu oran yüzde 60 seviyelerine ulaştı. Bununla birlikte fabrikada dünya standartlarında sivil ve askeri arazi araçları üretiliyordu…
1986 yılında Turk Willys Overland Tuzla Jeep Montaj Fabrikasında yüzde yüz yerli üretime geçilmesi için çalışmalar başlatıldı.
Bu amaç 1990’ların ortalarında gerçekleştirilebildi. Fabrikada “GT” ve “GTD” modellerinde, yüzde yüz yerli askeri cip üretimi yapılıyordu. Burada üretilen araçlar “Tuzla 1013” adıyla tescil edildi ve markalaşma yolunda önemi bir adım atıldı. Ancak bu önemli fabrika 2006 yılında, pek de anlaşılamayan bir sebeple kapatıldı…
Türkiye’nin ilk yerli otomobili Devrim 1961 yılında üretildi.
Dönemin cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, Eskişehir Devlet Demiryolları Fabrikasına yerli bir otomobil üretilmesi için talimat verdi. Bu doğrultuda mühendisinden işçisine bütün çalışanların Türk olduğu bir ekip tarafından tamamen yerli tasarım bir otomobil üretildi: Devrim. Ancak Cemal Gürsel, otomobili ilk kez kullandığı sırada aracın benzini bitti ve Devrim yolda kaldı… Takip eden süreçte Devrim arabaları, oluşan kötü imajı nedeniyle yatırımcı çekemedi ve proje rafa kaldırıldı…
1959 yılında Koç Holding tarafından kurulan Otosan A.Ş. Ford Motor Company ile yaptığı ortaklık kapsamında Türkiye’deki otomobil üretimine büyük katkı sağladı
Yıllar içerisinde ülkenin farklı bölgelerinde kurulan fabrikalarda çok sayıda otomobil montajı gerçekleştirildi. Bununla birlikte otomotiv sektörünün farklı alanlarında da ciddi üretim adımları atıldı. Ancak bu ortaklık en önemli meyvesini 1966 yılında verdi…
1966 yılında Türkiye’nin en önemli otomobillerinden birisi olan “Anadol” üretildi
Koç Holding bünyesinde otomotiv alanında sürdürülen faaliyeteler, 1966 yılında yerli üretim bir otomobilin doğmasına vesile oldu. Ford Motor Company ile ortak olarak üretilen diğer otomobillerin görece pahalı olması da Anadol’un ortaya çıkmasında önemli bir etkendi.
Anadol, dönemin genel otomobil üretim pratiklerinden farklı olarak fiberglas isimli malzemeden imal ediliyordu. Bu sayede üretim maliyetlerini düşürmek de mümkün oluyordu. Anadol, 1960’lı yılların standartları düşünüldüğünde çağının ilerisinde bir teknolojiyle üretilen oldukça önemli bir otomobildi. Türkiye’de 1966’dan 1984’e kadar 93.188 adet Anadol marka otomobil üretildi…
1970’lerin başından 1990’lara kadar pek çok önemli otomobil üreticisi, Türkiye’de üretim tesisi kurdu
Opel, Ford, Toyota ve Renault gibi dünyaca bilinen otomobil markaları Türkiye’de montaj ve üretim alanında faaliyet gösteriyordu. Türkiye’nin otomotiv alanındaki görece ucuz ve yetişmiş iş gücü, yabancı kaynaklı üretim sermayesinin ülkemizde yatırım yapmasının başlıca sebeplerindendi…
Türkiye’deki otomobil üretimi için 1929 yılında başlayan çalışmalar, Togg ile devam ediyor
2019 yılında, Bursa’nın Gemlik ilçesinde elektrikli otomobil üretimi için bir fabrika kurulacağı açıklanmıştı. Türkiye’de yerli elektrikli otomobil üretimi için başlatılan bu girişim kapsamında geçtiğimiz 29 Ekim’de ilk Togg marka otomobil üretim bandından indirildi ve sahiplerine teslim edilmeye başladı.