İşgal döneminde Dolmabahçe açıkları
İstanbul'un İşgali, Osmanlı İmparatorluğu ve İtilaf Devletleri arasında imzalanan Mondros Bırakışması ile Birinci Dünya Savaşı'nın bu ülkeler arasında sona erdiğinin ilan edilmesinin ardından gerçekleşmiştir.
İşgal yıllarında Karaköy
Osmanlı başkenti İstanbul, önce 13 Kasım 1918, sonra 16 Mart 1920'de olmak üzere iki kez işgal edildi. İlk işgalde, İstanbul'un önemli ve stratejik noktaları kontrol altına alındı ancak idareye el konulmadı; ikinci işgal ile idareye el konuldu.
İşgal yıllarında Galata Kulesi
Eylül 1922'ye gelindiğinde, İzmir'in Kurtuluşu'ndan sonra, Mustafa Kemal Paşa İstanbul'u kurtarmak için Türk birliklerine İngiliz ve Fransız işgalindeki Çanakkale'ye hareket etmeleri emrini verdi.
İşgal yıllarında İstiklal Caddesi 1919
Bu emir üzerine Çanakkale Krizi patlak verdi. Türkler Kurtuluş Savaşı verdiği sırada İrlanda sorunuyla uğraşan Birleşik Krallık, Ankara Hükûmeti ile savaşın eşiğine geldi. Liberal Başbakan David Lloyd George Mustafa Kemal'in birliklerine karşı taarruza geçilmesini istediyse de müttefiklerinin desteğini alamadı ve ülkesindeki savaş karşıtı muhalefet ile dominyonların güçlü direnişiyle karşılaştı.
İşgal güçlerine mensup bir Fransız tankı Beyazıt'ta
Lloyd George'u gereksiz bir savaş başlatmaya çabalamakla itham eden Muhafazakâr Parti'nin 19 Ekim 1922'de Carlton Club deklarasyonu ile koalisyondan ayrılması sonucu Lloyd George hükûmeti düştü. İlerleyen süreçte diplomatik olaylar Türklerin lehine gelişti. İşgal, son İtilaf birliklerinin 4 Ekim 1923'te şehri terk etmesinden sonra, Şükrü Naili Paşa komutasındaki 3. Kolordu birliklerinin 6 Ekim 1923'te tören eşliğinde şehre girmesiyle sona erdi.
İstanbul'un işgali, Taksim
İstanbul, I. Dünya Savaşı yıllarında İtilaf Devletleri'nin bir askeri hedefi olmuştu. Türk ordularının Suriye cephesinden çekildiği sırada başkenti vurup psikolojik baskı uygulamak isteyen İtilaf Devletleri İstanbul'a hava saldırıları gerçekleştirdi.
Tophane işgal yılları
Bu saldırılar, Osmanlı Devleti'ni bir an evvel barış masasına oturmaya zorlamak amacını taşıyordu. Ateşkes görüşmeleri Mondros'ta gerçekleştirildi ve İstanbul'un işgaline giden süreç, 30 Ekim 1918'de ateşkesin imzalanması ile başladı.
İşgal yıllarında Kasımpaşa
Ateşkesi takip eden günlerde İttihat ve Terakki kendini lağvetti. Enver, Talat, Cemal Paşalar yurt dışına kaçtı. 6 Kasım'da Boğazlar silahsızlandırıldı. İtilaf Devletleri Donanması, 7 Kasım'da mayınları temizlemek bahanesiyle Çanakkale Boğazı'ndan geçti ve İstanbul'a ulaştı.
İşgal yılları - bugünkü Kuzey Deniz Saha Komutanlığı, Kasımpaşa
Önce İtilaf Devletleri'nin 61 harp gemisinden oluşan donanması 13 Kasım 1918 günü İstanbul önlerine demir attı. 11 harp gemisi ile bir Yunan zırhlısının da katılmasıyla, İstanbul önlerinde demirleyen gemi sayısı 73'e çıktı. İstanbul'un işgali üzerine Büyük Mecmua'nın 30 Mayıs 1919 tarihli sayısında Fatih Sultan Mehmet'in işgale karşı olan üzüntüsü karikatürize edilmiş.
İşgal yıllarında Fransız gemisi Fındıklı açıklarında
O gün İtilaf Filosu'ndan çoğu İngiliz 3626 asker karaya çıktı. İstanbul'da çeşitli resmî ve gayri-resmî binalara yerleştirildiler. Beyoğlu ve Rumeli yakası İngilizler, İstanbul yakası Fransızlar ve Anadolu yakası İtalyanlar'ın kontrolüne bırakılmıştı.
Tophane işgal yılları
İşgal komutanı Maitland Wilson, Beyoğlu'ndaki İngiliz Kız Lisesi'nde, törenle Karargâh kurdu. İstanbul önlerinde demirleyen gemi sayısı 15 Kasım'a kadar 167'ye çıktı.
İşgal yıllarında Dolmabahçe gazhanesi
Filistin-Suriye-Irak cephesini savunan Yıldırım Ordular Grubu'nun Komutanı Mustafa Kemal Paşa, Yıldırım Ordular Grubu lağvedilince İstanbul'a hareket etti. 13 Kasım 1918'de, İtilaf Donanması'nın İstanbul önlerine demirlediği sırada Haydarpaşa Garı'na ulaştı. Boğaz'a demirli düşman savaş gemilerini gördüğünde, ünlü "Geldikleri gibi giderler" sözünü söyledi. İstanbul'da yaklaşık beş buçuk ay kaldı ve yakın arkadaşlarıyla görüşerek ülkenin kurtuluşuna yönelik faaliyetlerde bulundu.
İstanbul'un işgal yıllarında Talimhane
İtilaf Devletleri'nin İstanbul'a asker çıkarmaları Osmanlı Mebusan Meclisi'nde ateşli ve sert tartışmalara sebep oldu. Bu tartışmalar Meclis'in sonunu getirdi ve Padişahın emri ile 21 Aralık 1918'de Osmanlı Mebusan Meclisi feshedildi.
İşgal yıllarında Galata Kulesi
İşgalden sonra İstanbul basını, kamplara ayrılmış olarak yayın yapmaya başladı: İngiliz yanlısı yayın yapanlar ile Kuvâ-yi Milliye hareketini destekleyenler.
İşgal günlerinde Bakırköy
Süleyman Nazif'in 9 Şubat 1919'da Hadisat gazetesinde yayımlanan ve Fransız Generali'nin İstanbul'a gelişinin şehirdeki azınlıklar tarafından sevinç gösterileri ile karşılanmasını kınayan "Kara Bir Gün" başlıklı yazısı, İstanbul'un işgaline dair o günlerde yazılmış yazıların en ünlülerindendir
İngiliz işgal kuvvetleri Harbiye'de
Millî Mücadele ile birlikte ülkedeki düşman işgallerine karşı mücadele ve yeni bir rejim arayışlarına başlanmıştır. İtilaf Devletleri Türk halkının tepkisini çekmemek ve işgalin haklılığını kanıtlamak için bildiri yayınladılar:
Elmadağ 1921
Bildiride yer alan maddeler: İşgal geçicidir. Padişahlığı ve halifeliği korumak ve güçlendirmek için işgaller gerçekleştirilmiştir. İşgal altındaki İstanbul'da İtilaf Devletleri askerleri Taksim Stadı'nda maç izlerken. Azınlıklara yönelik bir katliam başlarsa İstanbul Türklerden alınacaktır. Herkes padişahlık makamının İstanbul'dan vereceği kararlara uyacaktır.
Sirkeci'deki işgal kuvvetleri garnizonu
Barış antlaşmasını hazırlamak amacıyla İtilaf Devletleri arasında Paris Barış Konferansı yapıldı. ABD Başkanı Wilson'un amacı, Milletler Cemiyeti'nin kurulmasını sağlamaktı. İngiltere ve Fransa ise Osmanlının iyi şekilde paylaşımını gerçekleştirecek yolu arama çabası içindeydiler.
İşgal yıllarında Galata Kulesi
Barış konferansında ayrı ayrı ortaya çıkacak Ermeni, Kürt, Arap, Mezopotamya, Suriye ve Hicaz Devletleri problemi vardı. Barış Konferansı; bir taraftan Türkiye'yi, Fransa, İngiltere, Rusya ve İtalya arasında bölen gizli anlaşmalar, diğer taraftan da İngilizlerin Araplara verdiği taahhütler karşısında kaldı. İttihatçıların yargılanması için antlaşmaya hükümler yerleştirmek istediler.
İşgal yıllarında bugünkü Deniz Saha Komutanlığı
Bu arada İttihatçılar yargılandı, Mondros ve Malta'ya sürgüne gönderildi. Ordu, anlaşma hükümlerince terhis ediliyordu. Resmi ve sivil birçok yöneticiyi, askeri, aydını savaş suçlusu ilan ederek tutukladılar, sürgüne gönderdiler.
Dolmabahçe işgal yılları
İstanbul'da millî kurtuluş hareketi başladı. 15 Mayıs 1919'da İzmir'in İşgali üzerine işgali kınamak ve direnişi yaymak üzere İstanbul'da birçok miting düzenlendi. Halide Edip Adıvar'ın da konuşma yaptığı Sultanahmet Mitingi büyük yankı uyandırdı.
Büyükada İskelesi işgal yılları
İstanbul'daki bu gelişmeler sırasında Anadolu ve Trakya'da işgalcilere karşı Müdafaa-i Hukuk örgütleri kuruldu. Mustafa Kemal Paşa, meclisin dağıtılacağını, geçici işgalin tamamen hakimiyete dönüşeceğini anlayarak, Anadolu'daki kurtuluş hareketini örgütlemeye girişti.
Büyükada işgal yılları
Damat Ferit Paşa'nın istifası üzerine, 3 Ekim 1919'da kurulan Ali Rıza Paşa Kabinesinin göreve gelmesi, Müttefikler'i hiç memnun etmemişti. Bu kabinenin bazı üyelerinin milliyetçi eğilimleri, İstanbul'daki Müttefik temsilcilerinin bilmedikleri bir husus değildi. Bu üyelerin başında Harbiye Bakanı Cemal Paşa gelmekteydi. Cemal Paşa, Müttefikler'in, Mondros Mütarekesi gereğince, Anadolu'daki askerî kontrolleri konusunda çatışma durumuna girmekte gecikmedi.
İşgal yıllarında İstanbul'da günlük yaşam
Ali Rıza Paşa kabinesi, kurulur kurulmaz, 9 Ekim 1919'da yayınladığı bir kararname ile, Meclis-i Mebusan seçimlerinin yapılacağını açıklamıştı. Seçimler sonucunda, Meclis-i Mebusan 12 Ocak 1920'de ilk toplantısını yaptı. Bilindiği gibi, özellikle Atatürk'ün talimat ve telkinleri ile, yeni Meclis'te kuvvetli bir milliyetçi hava ortaya çıktığı gibi, Misak-ı Millî'yi de 28 Ocak'ta bu Meclis yayınlayacaktır.
İşgal yıllarında İstanbul'da günlük yaşam
Başka bir deyişle, Millî Hareket, Müttefikler'in gözleri önünde kendilerine meydan okumaktaydı ve daha da önemlisi, Müttefikler'in barış şartlarını hazırlamakta olduğu bir sırada, Türkler, kendilerinin kabul edebileceği barış şartlarını kendileri tespit ediyorlardı. Dahası, İstanbul Hükûmeti, bütün bu olup bitenlere egemen olmaktan çok uzak bulunuyordu.
Karaköy işgal yılları
12 Ocak 1920'de toplanan Meclis-i Mebusan, 28 Ocak 1920 tarihindeki gizli oturumunda "Ahd-i Millî" olarak Mîsâk-ı Millî kararlarını aldı ve kararlar bütün mebuslar tarafından imzalandı. 17 Şubat 1920 tarihli oturumunda da bu kararın basında yayınlanması ve bütün yabancı parlamentolara bildirilmesi kararlaştırıldı.
İşgal yıllarında Haliç ve Kasımpaşa
Üç Müttefik Yüksek Komiseri adına Fransız Yüksek Komiserliğince Sadrazam Ali Rıza Paşa'ya 20 Ocak 1920'de verilen bir nota ile, sadece Harbiye Bakanı Cemal Paşa'nın değil, Genelkurmay Başkanı Cevdet Paşa'nın da istifası istendi. Ertesi günü Paşaların istifası Yüksek Komiserlere bildirildi.
İşgal günlerinden bir kare
15 Mart'ta gelişmelerin istedikleri gibi gitmemesi üzerine Yüksek Komiserler ve işgal polisi şehri ablukaya aldı. İtilaf Devletleri İstanbul'u işgal edince bütün devlet binalarını ve karakolları denetim altına aldılar.
İstanbul'un işgalinden bir fotoğraf
16 Mart 1920 sabah 05.45 sularında İngiliz askerleri araca bindirilmiş iki birlik halinde Beyazıt Direkler arasında bulunan Şehzadebaşı 10. Kafkas Tümenine bağlı karargâh birliği karakoluna geldiler. Bir araç asker dış güvenliği aldı, diğerleri koğuşu bastı. Askerlerin uyuduğu koğuşa giren İngiliz askerleri mızıka ve karargâh bölüğü erlerinden beşini ateş açarak öldürdü, onunu yaraladı.
İşgal günlerinden bir kare
Meclisi basarak milletvekillerinin bir kısmını tutuklayıp, bir kısmını sürgüne gönderdiler. Bir kısmı da kaçarak Anadolu'ya geçip, bağımsızlık mücadelesine katıldılar. Harbiye Nazırı Cemal Paşa'nın evi basıldı. Harbiye Nezâreti ablukaya alındı ve İngiliz General Shuttleworth Harbiye Nezâreti'nin kontrolünü eline aldı.
İşgal yıllarında İngiliz Topçu Tugayı
Meclis-i Mebusan basıldı mebuslardan Albay Kara Vasıf Bey ve Rauf Bey İngiliz askerleri tarafından tutuklandı.
İşgal günlerinden bir kare
Telgrafçı Hamdi Bey kendisini tehlikeye atarak İngilizlerin telgrafhaneyi bastığı ana kadar Ankara'ya Mustafa Kemal Paşa dikkatine telgraflarla gelişmeleri bildirdi.
İşgal yıllarında Kasımpaşa ve Haliç
18 Ocak 1919'da Paris Barış Konferansı'nda Müttefikler Ermenistan, Suriye, Irak, Filistin, Arabistan'ın Osmanlı'dan ayrılmasını kararlaştırdılar.
İşgal günlerinden bir kare
Yunanistan ise, Bandırma civarından Akdeniz bölgesi Kalkan'a çizilecek bir çizginin batısında kalan toprakları istiyordu.
İstanbul'un işgalinden bir fotoğraf, Beyazıt
10 Ağustos 1920'deki antlaşma Sevr'de yapıldı. Sevr Antlaşması, Karahisar mebusu Nebil Efendi tarafından şöyle yorumlandı:
İşgal yıllarında Tophane
"Boşuna yorulmuşlar. Türkiye'yi yok diye idiler, daha iyi ederlerdi." Antlaşmayı Sadrazam Damat Ferit ile birlikte 4 kişi imzaladı.
İstanbul'un işgalinden bir fotoğraf
Diğer taraftan İzmir'in Kurtuluşu'ndan sonra Damat Ferit Paşa 21 Eylül 1922'de ülkeden kaçtı. Mudanya Mütarekesi gereği Trakya topraklarının teslimi yapılırken Türkiye'yi temsil edecek kişi olarak Mustafa Kemal Paşa'nın isteği ile Refet Paşa; İstanbul komutanı olarak da Millî Müdafaa Umumi Katibi Selahattin Adil Paşa görevlendirildi. Refet Paşa, 19 Ekim tarihinde TBMM Muhafız Grubu'ndan 100 kişilik bir kuvvetle Gülnihal vapuru ile Mudanya'dan ayrılıp İstanbul'a geldi.
İşgal altındaki İstanbul
Ardından "İstanbul Komutanı" sıfatıyla Selahattin Adil Paşa, 81. Alay ile İstanbul'a geldi. Refet Paşa ve Selahattin Adil Paşa'nın İstanbul'a gelmesine rağmen işgal sonlanmadı. Çünkü mütarekeye göre işgal kuvvetleri barış antlaşması imzalanmasından hemen sonra İstanbul'u boşaltacaktı.
İstanbul'un işgalinde İngiliz askerinin Şehzadebaşı Karakolu baskınında öldürülen Türk askeri İbiş oğlu Abdullah.
24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Barış Antlaşması'ndan sonra, 23 Ağustos 1923'ten itibaren İtilaf kuvvetleri İstanbul'dan ayrılmaya başladı.
İşgal altındaki İstanbul
6 Ekim 1923'te ise Şükrü Naili Paşa komutasındaki 3. Kolordu İstanbul'a girdi ve işgal resmen sonlandı. İşgal 4 yıl 10 ay 23 gün sürdü. Her yılın 6 Ekim'i böylece İstanbul'un kurtuluş günü olarak belirlendi ve kutlanmaya başlandı. Böylelikle geldikleri gibi gittiler...