Cumhuriyet düşmanlarının sık sık dillendirdiği konulardan birisidir Harf Devrimi...
Çetin savaşlardan çıkmış, bin ateşten geçmiş Anadolu insanında okuma-yazma oranı yok denecek kadar azdı.
Üstelik bu oran kadınlarda daha da düşüyordu.
İmparatorluk sürecinde Türkçe geri plâna itilmiş, saray ve çevresinde Arapça-Farça kelimelerin ağırlıklı olduğu "Divan dili" kullanılmıştır.
Entelektüel alanda kendisine yer bulamayan Türkçe ise giderek zayıflamıştır.
Harf Devrimi, Türkiye'de 1 Kasım 1928 tarihinde 1353 sayılı "Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun"un kabul edilmesi ve yeni alfabenin yerleştirilmesi sürecine genel olarak verilen isimdir.
Arap alfabesindeki harflerin Türkçe'yi net bir şekilde ifade edememesi de Harf Devrimi'nin temelini oluşturan bir diğer etkendi.
Yakın tarih alanında etkili araştırmalara imza atan Sinan Meydan konuyla alakalı şunları söylüyor:
Atatürk "dil devrimi”nden önce "yazı devrimi”ni (harf devrimi) gerçekleştirmiştir. bu devrimle de Türkçenin yapısına hiç uymayan Arap alfabesi bırakılıp yerine Türkçe kökenli (Göktürk-Etrüsk-Latin kökenli) Latin alfabesi kabul edilmiştir. Atatürk bu yeni alfabeye "yeni Türk alfabesi" demiştir. Gerçekten de "Latin Alfabesi’nin kabulü" diye bir devrim yoktur. Doğrusu "yeni Türk harflerinin kabulüdür". Çünkü bizim
Latin alfabesi sandığımız alfabedeki "14 harf" Göktürk-Etrüsk alfabesindeki 14 harfle aynıdır. bu harflerin 8'i hem ses hem şekil olarak aynıdır. Yani, Atatürk, Türkçeyi Türkçenin yapısına uygun bir alfabe ile yazdırmaya başlamıştır. Böylece okuma yazma oranı çok hızlı bir şekilde artmıştır. (1)
OKUMA YAZMA ORANI ÇOK DÜŞÜK
Öte yandan Osmanlı döneminde okuma yazma oranı kadınlarda binde 4, erkeklerde yüzde 7'dir.
"1928'de harf devriminin yapılmasından hemen sonra yurdun dört bir yanında açılan millet mektepleri ve halk evlerinde yürütülen alfabe seferberliği ile adeta bir mucize gerçekleşmiş ve 15 yılda okuma yazma oranı kadın erkek toplamda yüzde 20'ye çıkmıştır."
ATATÜRK'ÜN MÜTHİŞ ÖNGÖRÜSÜ
Harf Devrimi'nin nedenleri arasında Türk dilinin eski saygınlığına kavuşturulması, okuma-yazma oranının yükseltilmesinin yanında Atatürk'ün zekâsına bir kez daha hayran olunacak başka bir neden de yatmakta.
HARF DEVRİMİ'NİN TÜRK DEVLETLERİYLE İLİŞKİSİ
1920'li yıllarda Azerbaycan ve Sovyetlerin etkisi altına giren diğer Türk devleteri Latin harflerine geçmişler ya da Arap alfabesiyle birlikte kullanmaya başlamışlardır.
"Bakü Türkoloji Kongresi'nde alınan "Tüm Türkler İçin Latin Alfabesine Geçme" kararı ile Türk devletleri arasında kültürel bağı güçlendirme düşüncesi Türkiye'de Latin alfabesinin kabulünde etkili olmuştur. " (2)
Ayrıca Atatürk'ün Latin alfabesine geçiş noktasındaki kararlılığının arkasında, Türk devletleriyle olan bağın kesilmesine engel olmak şeklinde yorumlanabilir.
Nitekim, Azerbaycan ve diğer türk devletlerinin Latin harflerini kabulünden sonra Türkiye'de de bu yönde araştırmaların sıklaşması, Gazi'nin bu yöndeki düşüncesini işaret ediyor.
Kaynak:
Sinan Meydan/ Yobazın Dil Devrimi Yalanları
Fahri Kılıç/Azerbaycan’ın Latin Alfabesine Geçişinin Türkiye’deki Alfabe Tartışmalarına Etkisi