Başkent İstanbul’un, çoğunluğu İngiliz askerlerden oluşan İtilaf Devletleri orduları tarafından işgal edilmesi başkentin insanları için korkunç bir dönemin habercisi niteliğindeydi. İşte Osmanlı tebaası için zaten yeterince zor ve karanlık olan bu dönem, Hrisantos isimli eli kanlı bir haydut nedeniyle daha da katlanılmaz hale geldi.
Osmanlı zaten oldukça zor bir dönemi atlatmya çalışırken bir de bir seri katil ile sarsıntı yaşadı.
O seri katil ise Hristo Anastadiyadis Veledi Ahilya’ydı. Halk arasındaki ismi ise Hrisantos’tu.
İstanbul’da bulunan Rum azınlığından biri olan bu seri katil, işgalci kuvvetlerin verdiği destek sayesinde eli kanlı bir seri katile dönüştü. Şimdi gelin Hrisantos’a biraz daha yakından bakalım…
Asıl adı Hristo Anastadiyadis Veledi Ahilya olan Hrisantos 1898 yılında İstanbul’un Beyoğlu semtinde dünyaya geldi.
Ahliya isimli babası, 1910 yılında Atina’ya gitti ve kendisinden bir daha haber alınamadı. Annesi Andernohin’in ise Beyoğlu’nda bir genelev işletiyordu. Bununla birlikte Hrisantos’un, ilk suç teşebbüslerinde kendisine yardımcı olan “Laternacı Koço” adıyla bilinen kendisinden 5 yaş büyük bir erkek kardeşi ile bir kız kardeşi vardı.
SUÇA ÇOCUKKEN BULAŞTI
Çocukluk döneminde terzi çıraklığı yaptığı bilinen Hrisantos, suç batağına da yine çocukluk dönemlerinde bulaştı.
Laternacı Koço ile birlikte tramvay yolcularını gasp ediyor, annesinin işlettiği geneleve gelen erkeklerin paralarını çalıyordu. Yaşı ilerledikçe Beyoğlu’nun namlı hırsızlarından birine dönüşen Hrisantos, güpegündüz insanları gasp etmekten de geri durmamaya başladı.
KENDİ ÇETESİNİ KURDU
Hrisantos, suç dünyasının namlı isimlerinden biri haline geldikten sonra ileride korkunç suçlar işleyeceği “Hrisantos Çetesini” kurdu.
Hrisantos önderliğindeki çetede, dönemin diğer ünlü haydutları yer alıyordu. Zafiri, Fantoma Mehmet, Harito, Makarnacı Niko, Demirci Andon ve Hrisantos, Tatavla (Kurtuluş) Papazköprü, Dolapdere, Sinanköy, Bülbülderesi ve Beyoğlu’nun en korkunç yüzleri haline geldi.
İLK CİNAYET
Çetenin ilk cinayeti ise şöyleydi: Çete üyeleri bir muhallebici dükkanına girerek 65 yaşındaki dükkan sahibini öldürdüler. Daha sonra ise dükkandaki paraları da çaldılar ve ortalıktan kayboldular. Çetenin ortadan kaybolması bir işe yaramadı ve olay gerçekleştikten kısa bir süre sonra yakalandılar. Bu korkunç cinayet çete üyelerinin 15 senelik kürek cezasına çarptırılmasına neden oldu ve İstanbul halkı bu ceza ile biraz da olsa rahata erdi.
Hrisantos ve çetesi hapisteyken İstanbul İtilaf Devletleri tarafından işgal edildi ve çete hapisten çıktığında arayıp da bulamadıkları bir ortam ile karşılaştılar. İstanbul halkı zaten zor bir durumdayken çete, İngilizlerden para ve silah desteği de alarak eylemlerine hiç ara vermeden devam ettiler.
Hrisantos ve çetesinin öldürdüğü insanların büyük bir çoğunluğu güvenlik güçlerinde yer alan insanlardı. Hrisantos’un öldürdüğü ilk polis memuru ise Mehmet Efendi’ydi. Mehmet Efendi, bir gece görev yaptığı merkeze giderken çetenin bir kadına tecavüz ettiğini gördü ve yardım etmek için yanlarına gitti. Mehmet Efendi maalesef ki yardım edemedi ve olay yerine vurularak hayatını kaybetti.
Fahri Efendi isimli komiser çetenin peşine düşen ilk kişi oldu ancak ne yazık ki başarılı olamadı. Başarılı olmamanın yanı sıra Fahri Efendi, Hrisantos çetesi tarafından öldürülen ikinci polis memuru oldu. Bu döngü bu şekilde devam etti ve en sonunda Hrisantos, Osmanlı’nın ilk seri katili haline geldi.
NASIL ÖLDÜ?
Yakalanan çete üyeleri Hrisantos hakkında birtakım bilgiler vermeye başladılar. Bu sayede azılı katilin yakalanması da her an gerçekleşebilirdi. Güvenlik güçlerinin gözden kaçırdığı şey ise Hrisantos’un ne kadar akıllı birisi olduğuydu. Güvenlik üçlerinden kaçan seri katil Yunanistan’a kaçtı ve orada sakin bir hayat yaşamaya başladı. Ancak orada da çok rahat duramadı ve sevgilisine âşık olan bir jandarmayı öldürdü.
Bu cinayetten sonra Yunanistan’dan da kaçmak zorunda kalan Hrisantos, Selanik’e gitti ve oraya yerleşti.
Orada da tutunamayan Hrisantos, İstanbul’a yeniden döndü ve yeniden cinayetler işlemeye başladı. O sırada güvenlik güçleri bu seri katil hakkında oldukça önemli bir bilgiye ulaştılar ve hemen peşine düştüler. Balıkçı Agaton’un evinde gizlenen seri katil bu kadar kaçma girişiminden sonra başarılı olamadı ve o evde bir polis memuru tarafından öldürüldü.