Feodal imparatorluktan modern cumhuriyetin kuruluşuna kadar emperyalizm ve yerli işbirlikçileriyle kıyasıya mücadele eden genç Türkiye Cumhuriyeti’nin, 100’üncü yılının arifesinde uydurma belgelerle hâlâ ‘soykırımcılıkla/jenosite’ suçlandığı konuların başında “Dersim İsyanı” geliyor.
Dersim meselesi, kuruluşunun ilk on yılında iç isyanlarla boğuşan Türkiye hükümetinin, Osmanlı Devleti’nin aşiretlerin ve eşkıyaların otoritesine terk ettiği önündeki en önemli meselelerden biriydi.
O dönemlerde bölgede geniş bir coğrafyaya verilen Dersim adı, cumhuriyetin çıkardığı bir yasa ile Tunceli’ye (Tunç-eli) dönüştürülmüş, aşiret hukukuna dayalı olmayan üniter/ulus devlet Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuku bölgede tesis edilmek istenmiştir.
Feodal imparatorluk çağından itibaren yağma, talan ve eşkıyalıkla geçimini sağlayan ağaların egemenliği altında ezilen halk için, Türk Devrimi’yle birlikte yeni bir umut doğdu.
Bölgeye giden çeşitli bürokratların hazırladığı raporlar ışığında tenkil harekâtı düzenlemeye karar veren cumhuriyet hükümeti, emperyalist devletler için suistimale oldukça müsait Dersim konusunu da bir an önce bölge halkı ve cumhuriyet lehine sonlandırmak istiyordu.
Dönemin silahlı aşiret reisleri, emperyalist devletlerin temsilcileriyle işbirliği yapmakta ve yeni cumhuriyete tabi olmaktan kaçınıyorlardı.
Öyle ki, Şeyh Hasanlılar aşireti lideri Seyit Rıza, Ağrı İsyanı elebaşlarından Nuri Dersimi aracılığıyla İngilizlerle sık sık mektuplaşmış ve cumhuriyet hükümetine karşı yardım talep etmiştir.
Yurt içinde emperyalist ordulardan temizlediği topraklarda otoritesini sağlamlaştırmaya çalışan Türkiye hükümeti, önlem üzerine önlem alsa da bölgeye kapsamlı bir askerî harekât yapılmadıkça bütün çözümlerin geçici olacağının bilincindeydi.
Dersim isyanı, Hükümetin aldığı bir dizi kararı tanımayan aşiretlerin vergi ve asker vermeme ile bölgeye dokunmama ültimatomu ardından, 21 Mart 1937 günü Singeç Köprüsü'nün havaya uçurulması ve yanında bulunan karakolun basılarak 33 Mehmetçiğin şehit edilmesiyle başladı.
Tunceli’ye 1937 yılında İsmet İnönü’nün başbakanlığı döneminde ilk hareket, 1938 yılında Celal Bayar’ın başbakanlığı döneminde ise ikinci harekat yapıldı.
Başbakan İsmet İnönü 17 Haziran 1937 günü harekâtı, yerinde incelemek için Tunceli'ye gitti. 11 Eylül günü de Seyid Rıza ve iki adamı Erzincan'da Hükümet Konağı'na gelerek kayıtsız şartsız teslim oldu. Ayrıca 6 aşiret reisi de yakalandı. Seyit Rıza'nın eşi Bese Hanım ise çatışmalar sırasında öldü. 12 Ekim günü de Seyid Rıza ile birlikte 57 kişinin davası Tunceli Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı. Atatürk de Kasım ayı içinde başta Diyarbakır olmak üzere Güneydoğu ve Doğu Anadolu'yu kapsayan geniş bir yurt gezisine çıktı.
İsyanın elebaşı Seyit Rıza ve 6 adamı hakkında verilen idam kararı 15 Kasım 1937 günü infaz edildi.
Resmi raporlara göre 60'a yakın aşirette 20 binin üzerinde silah vardı. İçişleri Bakanı M. Faik Öztrak, 7 Temmuz 1939 günü TBMM'de yaptığı konuşmada bugüne kadar 14 bin 539 silah toplandığını açıklar. 3. Ordu Müfettişi bölgeyle ilgili olarak verdiği bilgide ise ölü ve diri ele geçirilenlerin sayısının 7 bin 954 kişi olduğunu belirtir. Bunun içinde sürgüne gönderilenler de vardır. Askeri yetkililere göre ise öldürülenlerin sayısı 2 bin 500'dür. Başbakan İsmet İnönü’nün Meclis'te verdiği bilgiye göre 30 asker/bekçi şehit olur. 4 subay, 46 er yaralanır. İsyancılardan 265 kişi ölür, 20 yaralı, 849 kişi teslim olur. 4 bin 991 silah ele geçirilir. Yakılan yıkılan köy sayısı ise 60’tır.
Doğu isyanlarıyla sürekli uğraşan Ankara yönetimi, Anadolu'nun merkezinde yeralan Dersim'de ayrı bir yapılanmaya izin vermedi ve isyanı bastırarak bölgede büyük bir kalkınma hamlesi gerçekleştirdi. Tunceli bu hamleyle Türkiye'nin okuma yazma oranı en yüksek iller arasına girdi.
Gel gelelim yapılan harekatlara uluslararası askeri ataşelerin bile davet edildiği resmi kayıtlarla sabitken, cumhuriyet hükümeti on yıllardır “katliamcılıkla” suçlanmaktan geri kalmamıştır. Bölgede feodal çağdışı tahakküme son veren ve bölge halkını cumhuriyet yasalarıyla buluşturan dönemin kurucu kadrosu, çeşitli cenahlardan hedef alındı.
Ancak asıl hedef alınan kişi elbette dönemin Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk idi. Ancak doğrudan cumhuriyetin kurucusunu hedef tahtasına oturtmaktan çekinen odaklar, olayın üzerine ikinci adamlar ve askeri yetkililer üzerinden gitmeyi tercih ediyordu.
Bugün terör örgütü PKK’nın siyasi ayağı olan HDP de, Türkiye’yi 1938 Olayları’nda “soykırım” yapmakla suçlayan oluşumlardan bir tanesi.
HDP'li vekiller âdeta isyancı elebaşı Seyit Rıza için seferber oldu.
Garo Paylan'dan Sırrı Sakık'a kadar HDP'li vekiller, cumhuriyete karşı ayaklanan terörist elebaşı Seyit Rıza'yı anma yarışına girdi.
Tutuklu terör hükümlüsü eski HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş da, "Seyit Rıza'nın mücadelesini sürdüreceğiz" mesajını vermişti.
Dersim İsyanı’nın yıldönümlerinde ve Seyit Rıza’nın idamlarının yıldönümlerinde anma etkinlikleri düzenleyen HDP’liler, Dersim anmalarında ne hazindir ki Atatürk’ün kurucusu olduğu CHP ile bütünleşiyor.
Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmak amacı güden feodal bir ayaklanma olan Dersim İsyanı konusunda son yıllarda CHP'li isimlerin HDP’liler ile birlikte ayrılıkçı/isyancı safta yer tuttukları görülüyor
CHP'DEN 'DERSİM ÖZRÜ"
2014 yılında CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Dersim için özür dilemiş, “Genel başkanımın bilgisi dahilinde buraya geldim, CHP Genel Başkan Yardımcısı olarak Dersim'de acı duyan herkesten bin kere özür diliyorum" ifadelerini kullanmıştı.
Aynı günlerde Dersim tartışmalarına CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün de katılmış ve "Dersim Katliamı, meclis özründen sonra ise bir 'Dersim Kanunu' ile çözülebilir" demişti.
KILIÇDAROĞLU SEYİT RIZA'YA "İSYANCI" DİYEMEDİ!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Dersim İsyanı elebaşı Seyit Rıza için “terörist, isyancı” diyemeyip "Seyit Rıza bölgede sevilen bir insandı" açıklaması bir yana, 2017 yılında CHP İl Başkanı Ali Rıza Güder, HDP'li isimlerle birlikte Tunceli'de bulunan Seyit Rıza heykeli önünde anma etkinliğine katılmıştı.
CHP'li Güder, “1938 Dersim, Türkiye Cumhuriyeti’nin cinnetidir” ifadelerini kullanmıştı.
PERİNÇEK: SEYİT RIZA HEYKELİ SİLAHTIR
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ise, bu konuya ilişkin verdiği bir söyleşide “Cinnet içinde olan cumhuriyet değil, CHP yönetimidir. Seyit Rıza heykelinin kaldırılması için Tunceli Valiliği’ne başvuru yaptık. O heykel orada Atatürk ile karşı karşıya duramaz. Orada duran bronzdan bir heykel değil, cumhuriyete yönelmiş bir silahtır.” vurgusunu yapmıştı.
2018 yılında Ahmet Hakan’ın “Tarafsız Bölge” programına katılan Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun “Ben Dersim’li Kemal’im” sözlerine yönelik, "Dersim ile yüzleşin' sloganı, PKK ve ABD'nin sloganıdır” ifadelerini kullanmıştı.
Perinçek sözlerine şöyle devam etti:
Cumhuriyet Dersim ile niye yüzleşecek? Doğru bir şey yaptığı için mi yüzleşecek? İstiklal Savaşı için de mi yüzleşecek?
Geçtiğimiz yıl ağustos ayında CHP’li yöneticiler HDP ve EMEP'le birlikte Erzincan Kılıçkaya Köyünde düzenlenen “Zini Geçidi anmasına” katıldı. Anmada Atatürk’ün emriyle Dersim kalkışmasının bastırılmasına 'katliam' denildi.
Anma yürüyüşünde katılımcılar, üzerinde CHP, HDP, EMEP, PSAKD ve Eğitim Sen imzasının bulunduğu “Dersim’den Zini’ye tüm katliamları kınıyoruz” yazılı pankart açtı.
Aydınlık Gazetesi Haber Müdürü, dönemin Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Utku Reyhan ve CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya arasında geçtiğimiz yıl ‘Dersim’ tartışması yaşanmıştı.
CHP'li Sarıbal, geçtiğimiz yıl mayıs ayında "Dersim'de yitirilen canları saygıyla anıyorum" paylaşımı yapmıştı.
CHP’li Kaya, Utku Reyhan’ın hatırlattığı CHP’li Sarıbal’ın Dersim isyanı için ‘katliam’ nitelemesini reddetti. Daha sonra Reyhan’ın o paylaşımı canlı yayında okumasıyla CHP’li Kaya, Atatürk’e ve cumhuriyete ‘katliamcı’ diyen CHP Milletvekili Orhan Sarıbal ve Dersim isyanı için CHP adına özür dileyen Sezgin Tanrıkulu için “İkisi de arkadaşımızdır, onurumuzdur” ifadelerini kullanmıştı.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ise, Sarıbal'ın paylaşımına destek vererek "Biz Dersim'le helalleştik" açıklamasını yapmıştı.
Son olarak sık sık skandallarla gündeme gelen Halk Tv yayınında da, alt bantta hava durumu verilirken "Tunceli" ismi değiştirilerek yerine "Dersim" yazılması tepki toplamıştı.