İnsanlık tarihi, gerçekten yaşamış veya yalnızca kurgusal eserlerde var olan pek çok ünlü karakter ile dolu. Ancak gerçekten yaşayan ve ölümsüz bir kurgusal karaktere esin kaynağı olan çok az insan var.
1431-1476 yılları arasında yaşayan Eflak Voyvodası, düşmanlarına karşı acımasız tavrıyla, nefretiyle ve onlara karşı uyguladığı akıl almaz işkencelerle tarihe geçti. Düşman askerlerini “kazığa oturtma” işkencesiyle öldürdüğü için Kazıklı Voyvoda lakabını aldı.
Düşmanlarının kanını içtiği efsanesi yüzünden tarihin en ünlü insanlarının arasına girdi.
Babası II. Vlad, “Ejderha Kardeşliği” veya “Ejderha Tarikatı” olarak bilinen gizemli bir oluşuma mensuptu. Bu nedenle II. Vlad, Rumence ejderha anlamına gelen Dracul soyadıyla anılıyordu. Kısacası Dracul adı, III. Vlad’a bu gizemli tarikattan miras kaldı.
Kazıklı Voyvoda’nın soyadı “Dracul,” Rumence ejderha anlamına geliyordu.
III. Vlad, Transilvanya ve Moldova ile birlikte Romanya’yı oluşturan üç an bölgeden biri olan Eflak’ta dünyaya geldi. Osmanlı İmparatorluğu ile Avrupa arasında sıkışan bölge, Kazıklı Voyvoda’nın yaşadığı dönemde kanlı savaşların merkez üssü konumundaydı.
Eflak Hükümdarı II. Vlad, 1442’de Osmanlı İmparatorluğu’na yenilmiş ve esir düşmüştü. Bu gelişme üzerine II. Vlad ve 7 yaşındaki kardeşi Radu da imparatorluğun esiri haline geldi. İki kardeş, 5 yıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırları içerisinde yaşadı. Bazı tarihçiler, III. Vlad’ın “Osmanlı nefretinin” bu esirlik döneminden kaldığını ileri sürüyor.
Ailesi, Eflak’taki güçlü aileler tarafından öldürüldü.
Böylece III. Vlad, Eflak hükümdarlığının en önemli varisi konumuna yükseldi. Ancak iktidarına ortak olmak isteyen çok sayıda rakibi vardı.
Ziyafete, rakip ailelerin çok sayıda üyesini davet etti. Ardından muhtemel rakiplerinin hemen hepsini ziyafet sofrasında rehin aldı.
Potansiyel rakiplerini rehin aldığı ziyafet esnasında katletti.
1462’de Eflak tahtına çıktığında, ülkesi Osmanlılarla savaş halindeydi. Üstelik Osmanlılar, pek çok açıdan Eflak’tan çok daha güçlü bir konumdaydı. Ancak III. Vlad, alternatif savaş yöntemleriyle karşısındaki kalabalık ordulara karşı zaferler kazanabiliyordu. Düşman askerlerinin kuyularındaki suları zehirliyor, düşmanın ekinlerini yakıyordu. Ayrıca hasta insanlara, Osmanlı ordusuna sızmaları ve askerlere hastalık bulaştırmaları için para ödüyordu.
III. Vlad’ın işkenceleri son derece korkunç olmakla beraber oldukça çeşitliydi. Düşmanlarının derilerini yüzmek, bağırsaklarını deşmek, kafalarını kesmek veya onları canlı canlı kaynar suya atmak, hükümdarın sevdiği işkenceler arasındaydı. Ancak diğer tüm işkencelerden daha fazla sevdiği bir işkence biçimi vardı: düşmanlarını kazığa oturtmak.
Öyle ki bu kazıklardan bir “orman” meydana getirdiği ve burada yemek yemekten keyif aldığı söyleniyordu. İşte Vlad’ın bu favori işkencesi, “Kazıklı Voyvoda” olarak anılmasına, kanlı ve korkunç eylemleriyle büyüttüğü şöhretinin tüm Avrupa’ya yayılmasına neden oldu.
Haziran 1462’de Osmanlı ordusuna zafer elde etmişti. Savaş bölgesinden ayrılırken, Târgoviște şehrindeki 20.000 mağlup Osmanlı askerinin “kazığa geçirilmesini” emretti.
1476 yılında Osmanlılar tarafından öldürüldü.
Tarihçilere göre bedeninden ayrılan kafası İstanbul’a, dönemin padişahı Fatih Sultan Mehmet’e götürüldü. Cesedi ise parçalandı.
azıklı Voyvoda tarihteki en gaddar hükümdarlardan biriydi. Bununla birlikte Eflak tarihinin en önemli hükümdarları arasında gösteriliyor. Hükümdarlık döneminde Osmanlı’ya karşı elde ettiği kısmi zaferler nedeniyle Romanya’nın ulusal kahramanları arasında anılıyor.
Günümüzde pek çok insan, İrlandalı yazar Bram Stoker tarafından yaratılan Dracula karakterinin “kana susamışlığının” Kazıklı Voyvoda’dan gelen bir özellik olduğunu düşünüyor.
Kaynak: Listelist.com