Günümüzden binlerce yıl önce ortaya çıkan Antik Mısır medeniyeti, bugün dahi pek çok insanda büyük bir hayranlık uyandırıyor. Çünkü Antik Mısır, çok sayıda tuhaf icada, ilginç uygulamalara, geleneklere ve elbette görkemli anıtlara ev sahipliği yapıyordu. Tüm bunların yanında, son derece karmaşık ve gizemli inanç sistemleri de Antik Mısır’ın en dikkat çekici özelliklerinden biriydi.
Birbirinden farklı özelliklere sahip çok sayıda tanrı, tanrıça ve kutsal ruh barındıran Antik Mısır panteonu bugünden bakıldığında gerçekten de hayli ilginç görünüyor. Bununla birlikte Antik Mısır’da bazı hayvanların tanrılaştırıldığı, belirli “hayvan tanrılara” adaklar adandığı ve onlara tapıldığı biliniyor. Antik Mısır’ın hayvan tanrıları arasında ise kediler ve timsahlar ön plana çıkıyor. Peki ama neden? Antik Mısırlılar neden kedilere ve timsahlara tapıyorlardı? Detaylara birlikte bakalım.
Antik Mısır, oldukça köklü ve karmaşık bir inanç sistemine sahipti
Bu karmaşık inanç sistemi içerisinde hayvanlar da önemli bir yer kaplıyordu. Bununla birlikte Antik Mısırlılar, neden hayvanlara ve özellikle kediler ile timsahlara tapıyorlardı, sorusuna yanıt verebilmek için hem Antik Mısır’daki inanç sisteminde hem de Mısırlıların hayvanlarla kurduğu ilişkiye yakından bakmak gerekiyor.
Antik Mısır insanları gündelik hayatta gözlemledikleri bazı hayvanların özelliklerini, tanrılara atfediyordu
Antik Mısır’daki hayvan başlı veya hayvan vücutlu tanrı ve tanrıça tasvirlerinin arkasında yatan temel sebep de buydu. Özellikleri tanrı ve tanrıçalara atfedilen hayvanlar arasında ise ilk sıralarda böcekler, aslanlar, inekler, kuşlar, maymunlar, timsahlar ve elbette kediler vardı.
Bazı tanrılar da hayvanlarla özdeşleştiriliyordu. Ancak gündelik yaşamdaki hayvanlara kutsallık atfedilmiyordu
Örneğin Antik Mısır mitolojisinde aşk, evlilik ve doğum gibi kavramlarla ilişkilendirilen Hathor isimli tanrıça, pek çok özelliğini ineklerden almıştı. Öyle ki çoğu zaman inek boynuzlarına sahip bir kadın olarak tasvir ediliyordu.
Buna karşın inekler Antik Mısırlıların en sevdiği besin maddeleri arasındaydı! Muhtemelen hiçbir Antik Mısırlı, tanrıça Hathor’dan çekinmemiş, bir ineği mideye indirme fırsatını hiçbir zaman geri çevirmemişti… Yani modern Hindistan’daki kutsallık kavramı ile kıyaslandığında Antik Mısırlıların kutsallık anlayışı da son derece pragmatist uygulamalar içeriyordu.
Hayvanlar hem dini yaşamda hem de sosyal hayatta önemli bir yer kaplıyordu
Antik Mısırlılar, hayvanlar söz konusu olduğunda da faydayı ön plana koyuyorlardı. Örneğin kediler gündelik yaşamın önemli canlıları arasındaydı çünkü evleri ve ambarları farelerden ve yılanlardan koruyorlardı. Öte yandan köpekler de özellikle Mısırlı avcılar için oldukça önemliydi.
Antik Mısır’da hayvanlara atfedilen önem, onlara duyulan sevgiden değil, işlevselliklerinden geliyordu
Öyle ki hayvanlar, büyük oranda hayvan tanrılara kurban edilmek üzere yetiştiriliyordu! Örneğin timsahlar özel tapınaklarda, ilgili tanrının rahipleri tarafından yetiştiriliyor, daha sonra Antik Mısırlılara satılıyordu. Mısırlılar ise tapınaklardan satın aldıkları hayvanları öldürüyor, mumyalıyor ve ilgili tanrıya sunuyordu. Kısacası Antik Mısır’da hayvanların kendileri değil, sembolize ettikleri tanrılar kutsaldı… Peki, ama neden özellikle kedi ve timsah biçimli tanrılar popülerdi?
Kediler, Antik Mısır’daki diğer pek çok hayvandan daha önemliydi. Bu nedenle Antik Mısır, çok sayıda kediye ev sahipliği yapıyordu
Öyle ki, neredeyse evcil hayvanlar olarak görülüyorlardı. Hane halkıyla bir arada yaşayan çok sayıda kedi vardı. Bu durumun sebebi ise daha önce bahsettiğimiz gibi, kedilerin diğer hayvanlardan çok daha işe yarar olmasıydı.
Kediler, Antik Mısır’daki evleri ve ambarları zararlı böceklerden, farelerden ve yılanlardan koruyorlardı. Kedilere yüklenen bu “koruyuculuk” görevi, Antik Mısır medeniyetinin erken dönemlerinde Mısır’ın koruyucu tanrıçası olan Bast’ın ortaya çıkmasına neden oldu… Koruyucu tanrıça Bast, yüzyıllar boyunca kedi başlı bir insan olarak resmedildi.
Timsahlar, Antik Mısır’ın en korkulan hayvanları arasındaydı. Bu korku, timsah başlı tanrı Sobek’in doğmasına neden oldu!
Nil Nehri, binlerce yıl önce bölgede yaşayan insanlar için bugün olduğundan çok daha büyük bir öneme sahipti. Temizlik, gıda sevkiyatı, ticaret ve ulaşım büyük oranda bu nehir sayesinde mümkün oluyordu. Fakat Nil Nehri çok sayıda ölümcül timsaha da ev sahipliği yapıyordu. Antik Mısır’ın yaşam kaynağı, aynı zamanda ölümle birlikte anılıyordu. Antik Mısır’da “suların efendileri” timsahlardı…
Antik Mısır’daki tüm suların hamisi, timsah başlı tanrı Sobek, bu şekilde ortaya çıktı! Halk tapınaklarda özel olarak yetiştirilen timsahları Sobek’e adak adıyor, kendilerini Nil Nehri’ndeki timsahlara karşı koruması için ona yalvarıyorlardı…
Sonuç olarak Antik Mısır’daki insanlar, gündelik yaşamda karşılaştıkları bazı hayvanların özelliklerini tanrılarla özdeşleştirmiş, bu tanrılara gerçek anlamda saygı duyarak tapınmışlardı. Buna karşılık, timsah şekilli bir tanrının ortaya çıkmasına neden olan timsahlar veya kedi kafalı bir tanrıçayı var eden kediler, kutsal canlılar değildi.