Koşuşturma kültürü tarihe mi karışıyor? Koşuşturma kültürü ne? İşte yanıtlar
Pandemi süreci, dünya genelinde iş-yaşam dengesinin sarsılmasına sebep oldu. İş dünyasında ardı arkası kesilmeyen istifalar, esasında bir kültüre karşı sessiz bir isyanın başlangıcıydı: Koşuşturma kültürü.
"Ertelerseniz, kaybedersiniz.", "Çalışmak, insanı özgürleştirir." gibi mottolara sahip olan koşuşturma kültürü, zamanın ve enerjinin metalaşmasına sebep oluyordu. Peki bu sessiz isyan, koşuşturma kültürünün bir sonu olabilir mi? Gelin hep birlikte, koşuşturma kültürünün ne olduğuna, zararlarına ve koşuşturma karşıtı kültürün doğuşunu inceleyelim.
Sürekli üretken ve yaratıcı olmaya zorlanan insanlar, tükenmişlik sendromu ile karşı karşıya kalabilirler. Ayrıca uzun saatler çalışmak ve birçok görevi bir arada yapmak, üretkenliği azaltır ve yaratıcılığı öldürür. "Haftada 4 gün çalışma" akımının fikir öncülerinden Aidan Harper, "Koşuşturma kültürü, insan olarak sahip olduğumuz tek değerin üretkenlik yeteneğimiz olduğu varsayımını yaratıyor." diyor ve ekliyor: "İnsanlığımızdan çok çalışma yeteneklerimizle yargılanıyoruz."
