Büyük Tufan, İncil ve Kuran'dan en az M.Ö. 2100 yıllarına dayanan Gılgamış Destanına kadar birçok dini metinde yer alan önemli bir olaydır.
Tüm gezegeni kaplayan ve tüm canlıları yok eden küresel bir sel olarak tanımlanır. İncil'deki anlatımlarda, tufan Tanrı'nın gazabından kaynaklandı ve 40 gün 40 gece sürdü. İslam’a göre ise, Allah tufanı insanların günahlarına karşılık olarak gönderdi.
Bu felaketin gerçekleştiği yeri ortaya çıkarmak için, çeşitli dini metinlerdeki tasvirlerine daha yakından bakmalıyız.
Hikayenin çoğu versiyonunda, Nuh'a Tanrı (veya Allah) tarafından, yeryüzündeki her canlıyı yok edecek bir sel nedeniyle tahtadan bir gemi inşa etmesi ve onu katranla örtmesi için talimatlar verilir. Daha sonra çalkantılı sularda yolculuğuna çıkmadan önce gemisini her hayvan türünden ikisiyle (yedi çift temiz hayvan ve bir çift kirli hayvan) doldurması istenir.
Hikaye ayrıca, canlıların Nuh'un Gemisine erişebilecek kadar yakın, ancak sel sularında hayatta kalabilecek kadar deniz seviyesinden yüksek bir dağda olmasını destekleyen ayrıntılardan da bahsediyor.
Ayrıca odun ve yiyecek gibi kaynakların bolluğu ve yakınlarda yelken açabileceği büyük su kütlelerinin olması Nuh’un Gemisinin bir zamanlar tam olarak nerede olduğunu çözmemize yardımcı oluyor.
Nuh’un Gemisinin İnşaatı için olası yerlerden ilki olan Ağrı Dağı ile başlayacağız.
Bu yerin, birçok dini metinde büyük bir selden söz edilen Mezopotamya'ya yakınlığı nedeniyle Nuh'un Gemisi'nin bulunduğu yer olduğuna inanılıyor. Aynı zamanda beş bin yüz otuz yedi metreden daha uzun olan iki zirveye sahip olması da Nuh'un Gemisi gibi büyük bir gemi için ideal bir yer haline getiriyor.
Nuh'un Gemisi için bir başka potansiyel yer de Karadeniz bölgesidir.
Bazı araştırmacılar, bu bölgenin bir zamanlar Akdeniz'den İran ve Irak'a kadar uzanan çok daha geniş bir deniz alanının parçası olduğunu iddia ediyor. Ayrıca, bu alan, gemi yapımı için yeterli kaynak sağlayabilecek çok sayıda su kütlesine ve gemide olduğu söylenen tüm hayvanlar için yeterli alana sahiptir.
Dicle ve Fırat nehirlerinin yakınındaki Şinar Ovaları da olası gözüken yerlerden bir tanesi.
Bu bölgenin sular çekilmeden önce çok daha büyük bir yapının parçası olduğu iddia ediliyor. Aynı zamanda odun ve katran gibi birçok kaynağa da erişebiliyordu ve Mezopotamya'ya, Ağrı Dağı'na veya diğer destinasyonlara giden bir gemi için başlangıç noktası olarak kullanılabilecek kadar yakındı.
Ürdün'deki Akabe Körfezi, hem Mısır hem de Mezopotamya'ya yakın konumu ve odun kaynaklarının bolluğu nedeniyle Nuh'un Gemisi'ni inşa etmek için başka bir potansiyel nokta olarak önerildi.
Akdeniz, bazı bilim insanlarının önerdiği bir başka olası yerdir. Ancak bu bölgede Nuh'unki gibi bir gemi için yeterince büyük (veya yeterince derin) olduğu bilinen hiçbir su kütlesi yoktur.
Son olarak, bazıları Amerika'nın, o zamanlar Dünya'da başka hiçbir yerde bulunmayan bir tür olan servi odununun varlığı nedeniyle potansiyel bir yer olabileceğini öne sürüyor.
Çünkü bu odun, eğer Nuh'un gemisi Atlantik Okyanusu üzerinden yelken açsaydı onu ideal bir seçim yapardı.
Nuh'un Gemisi için seçilen bölge neresi olursa olsun içerisindeki kaynaklar, ılıman bir iklim ve bir su kütlesine yakınlığı önemli noktalarıydı.
Bu unsurlar sayesinde Nuh Gemisini inşaa edebildi ve aynı zamanda Nuh'a ve ailesine yolculukları sırasında ihtiyaç duydukları cesareti ve gücü de verdiler. Tüm bu faktörler bir araya geldiğinde bahsettiğimiz bu yerler Nuh’un Gemisi için ideal yerler oluyor.