Önce Hulusi Akar, ardından ise Yaşar Güler. Milli Savunma Bakanlığı'na asker kökenli isimlerin atanması yeni bir teamül mü oluşuyor sorusunu beraberinde getirdi. Askeri Tarihçi Mesut Uyar, geçmişten bugüne Genelkurmay Başkanlıkları ile Savunma Bakanlıkları arasındaki ilişkiyi inceledi:
"Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler'in Milli Savunma Bakanlığı'na atanmasıyla art arda 2. kez görevdeki Genelkurmay Başkanı bakan oldu. Böylelikle yeni bir gelenek başladı diyebiliriz.
Doğal olarak Türkiye'de sivil-asker ilişkilerini inceleyenlere yeni bir konu çıkmış oldu
Türkiye tarihinde Genelkurmay Başkanı'nın ön plana çıkması Ahmet İzzet Paşa'nın 1909'da bu göreve gelmesiyle başladı. 5 yıllık görevi esnasında Harbiye Nazırları sık sık değişirken o görevine devam ettiği için Genelkurmay bakanlığın önüne geçti.
İkinci önemli adım Enver Paşa'nın 1914'te hem Harbiye Nazırı hem de Genelkurmay Başkanı olarak atanmasıyla atıldı. 1. Dünya Savaşı esnasında bakanlık ve Genelkurmay birleştirilirdi ve bir nevi bakanlık Genelkurmayın emrine girdi.
3. adım ise Kurtuluş Savaşı döneminde Fevzi (Çakmak) Paşa'nın asıl olarak Genelkurmay başkanlığını ama aynı zamanda çoğu zaman Milli Müdafaa Vekilliği yürütmesiyle atıldı. 1944'e kadar Genelkurmay Başkanlığını yürütürken Milli Savunma Bakanlarının önüne geçti.
1947'ye kadar Milli Savunma Bakanlığı'nı çoğunlukla emekli subaylar yürüttü (9 bakandan 7si). Demokratikleşmenin başlamasıyla bakanlığa siviller atanmaya başladı. Tek istisna Seyfi Yurtbek'in 1952'deki bir yıllık bakanlığıdır.
27 Mayıs darbesi döneminde 1960-61 arasında dört emekli general kısa süreli bakanlık yaptıktan sonra bakanlık tekrar sivillere döndü. Genellikle bakanlığa siyasetçiler değil de eski valiler veya üst düzey bürokratlar atandı. 12 Eylül dönemi bakanı Haluk Bayülken eski diplomattı
Kısacası Orgeneral Yaşar Güler'in Milli Savunma Bakanlığı'na atanması basit bir karar değil ve etkisi sonraki yıllarda da devam edecek önemli bir dönüm noktası"