Christopher Nolan'ın 21 Temmuz'da gösterime giren biyografik filmi Oppenheimer sinemaları kasıp kavururken, ilk atom bombası testiyle ilgili şaşırtıcı bir çalışma yayımlandı.
Çalışmaya göre Trinity adı verilen ve ABD'nin New Mexico eyaletindeki boş bir çölde gerçekleştirilen bu testte ortaya çıkan radyoaktif malzeme, aslında onlarca eyaleti birden etkilemişti.
Independent Türkçe'nin aktardığına göre atom bombasının mucidi J. Robert Oppenheimer'ın hayatını konu alan film, aynı zamanda bombanın geliştirilme sürecini, Los Alamos'ta yürütülen araştırmaları ve Trinity denemesini de odağına alıyor.
Atom bombasının ilk çalışmaları II. Dünya Savaşı sırasında Manhattan Projesi adıyla başlamıştı. 1942'de ABD'nin New Mexico eyaletindeki Los Alamos bölgesinde bir grup ünlü bilim insanı gizlice toplanmıştı. Bu kişiler, Oppenheimer öncülüğünde üç yıl çalıştıktan sonra ilk bombayı yapmayı başarmıştı.
RADYOAKTİF TORTULAR, KANADA VE MEKSİKA'YA DA DAĞILDI
Böylelikle 16 Temmuz 1945'te yapılan Trinity denemesi, dünyadaki ilk nükleer patlama unvanını almıştı.
Yeni araştırma, bu test sırasında açığa çıkan radyoaktif tortuların 46 eyaletin yanı sıra Kanada ve Meksika'nın bazı bölgelerine dağılmasıyla sonuçlandığını gösteriyor.
Araştırmacılar, bu türden testlerin "radyoaktif serpintilerin geniş çapta yayılmasına" neden olduğunu ve "çevresel kirlenmeye ve maruziyete" yol açtığını vurguluyor.
ABD hükümeti ayrıca 1951 ve 1998 arasında tahmini 815 yer altı nükleer bombasını patlatarak kapsamlı testler yürütmüştü. Çalışmada bu testlerin etkileri de ele alındı.
10 GÜN İÇİNDE 46 EYALETE ULAŞTI
Princeton Üniversitesi'nden Sébastien Philippe liderliğinde yürütülen çalışmada radyoaktif serpintilerin eriştiği alanları belirlemek için bu testlerden hemen sonraki günlerin hava durumu kayıtları incelendi.
Henüz hakem değerlendirmesinden geçmeyen araştırma makalesinde Trinity testinden kaynaklanan radyoaktif serpintinin patlamadan sonraki 10 gün içinde 46 eyalete ulaştığı ifade edildi.
Bulgulara göre serpinti ABD'nin dışında Kanada ve Meksika'ya da ulaşmıştı.
Philippe, "Bu çok büyük bir keşif ama kimseyi şaşırtmamalı" diye konuştu.
"SERPİNTİNİN ETKİLERİ HAFİFE ALINDI"
Ekibe göre Manhattan Projesi'nde çalışan bilim insanları, nükleer serpintinin etkilerini hafife almıştı.
Stevens Teknoloji Enstitüsü'nde nükleer tarihçi Alex Wellerstein, "Radyoaktif tehlikeler olduğunun farkındaydılar ama akut riskin patlamanın meydana geldiği yerin çevresindeki alanları kapsadığını düşünüyorlardı" dedi.
Tarihçiye göre Manhattan ekibi, radyoaktif maddelerin yakın ve uzak ekosistemlere nasıl yerleşebileceğini pek düşünmemişti:
"Düşük dozda radyoaktif maddenin kalabalık nüfuslar üzerindeki etkisini gerçekten düşünmemişlerdi."
Bulgular, nükleer patlamalardan kaynaklanan radyasyona maruziyet nedeniyle federal hükümetten tazminat almaya hak kazanan kişilerin sayısının artmasını sağlayabilir.
Gazeteye konuşan bölge sakinleri, olay sırasında ve sonrasında orada olanların, 78 yıldır resmi makamlarca kabul edilmeyen ciddi sağlık sorunlarıyla boğuştuğunı söylüyor.
Kısa süre önce yayımlanan bir bilimsel çalışma da Trinity denemesi sonucunda ortaya çıkan radyoaktif kül bulutunun ülkenin 46 eyaletini etkilediğini ve Meksika'ya Kanada'ya da ulaştığını ortaya koymuştu.
Söz konusu çalışmanın sonuçlarının, atom bombası denemesi yüzünden hastalık geçiren kişilerin tazminat alabilmesinin önünü açabileceği ifade edilmişti.
Yerel halk ayrıca, konunun film aracılığıyla yeniden gündeme gelmesinden de umutlu.
Babasını, anneannesini, babaannesini ve dedelerini kanserden kaybeden bölge sakini Tina Cordova, "Film yapımcıları bizi kabul etsin ya da etmesin, insanlar filmi izleyecek, bundan etkilenecek ve evlerine gidip Google'da arama yapacaklar ve bizi bulacaklar." dedi.
"Eğitimsiz olmamıza güvendiler"
Atom bombasının ilk çalışmaları II. Dünya Savaşı sırasında Manhattan Projesi adıyla başlamıştı. 1942'de ABD'nin New Mexico eyaletindeki Los Alamos bölgesinde bir grup ünlü bilim insanı gizlice toplanmıştı. Bu kişiler, Oppenheimer öncülüğünde üç yıl çalıştıktan sonra ilk bombayı yapmayı başarmıştı.
Manhattan Projesi kapsamındaki çalışmalar New Mexico eyaletinin gözden uzak Los Alamos kentinde kurulan bir yerleşkede sürdürülmüştü.
Kendisine de tiroid kanseri teşhisi konan Cordova, "Bizim bilgisiz ve eğitimsiz olacağımıza ve kendimizi koruyamayacağımıza güveniyorlardı" diye konuştu:
Artık o insanlar değiliz.
Nükleer test denemesi sırasında 13 yaşında ola Lucy Benavidez Garwood, "Değer görmediğimizi hissediyorum. Sanki hayatlarımıza veya kültürümüze değer vermiyorlarmış gibi." ifadelerini kullandı.
Tsunamiye benzetildi
Son tahminlere göre, Trinity testindeki patlama, Oppenheimer ve ekibinin beklediğinden daha büyüktü. Veriler patlamanın yaklaşık 25 bin ton TNT'ye eşdeğer olduğunu söylüyor.
Patlamada ortaya çıkan radyoaktif külllerin, halkın ekinlerini ektiği bölgelere ve kullandığı yağmur sularıyla sulama kanallarına indiği aktarılıyor.
Test sırasında henüz 4 yaşında olan ve büyüdüğünde kanser atlatan Jimmy Villavicencio, "Annemin tsunami dediği büyük bir bulut görmüştüm" dedi:
Bir rüzgar fışkırması gibi bir ses duyduk ve hemen arkasından toprak kütleleri geldi. Toprak yastık kılıflarını, arabaları kapladı. Frtına dindikten çok sonra da 'kar taneleri' düşmeye devam etti. Haftalar sonra komşunun tavukları ölmeye başladı. Bizse halen bedelini ödüyoruz.
Filmin etkisi: Yeni tazminatlar ödenebilir
Bugün bilim insanları New Mexico'daki 33 kentin 28'inde radyoaktif madde biriktiğini düşünüyor. Üstelik bu birikim, ülkenin federal tazminat programı kapsamında hesaplanandan daha yüksek.
1990'da çıkarılan Radyasyona Maruz Kalma Tazminat Yasası kapsamında hükümet, nükleer testlerden etkilenen yurttaşlara 2,5 milyar dolardan fazla ödeme yapmıştı.
Ancak testlerin gerçekleştirildiği bölgelerde yaşayan birçok insan halen tazminat alabilmiş değil.
New Mexico Senatörleri Ben Ray Luján ve Mike Crapo bu yasanın kapsamını genişletmek için yıllardır mücadele ediyor.
Senato, perşembe günü (27 Temmuz) değişiklik önerisini ilk kez ele aldı ve kabul etti. Ancak yasanın Temsilciler Meclisi'nden de geçmesi gerekiyor.
Luján, oylamadan sonra verdiği bir röportajda, "Bu tarihi bir zafer" dedi ve başarıyı kısmen Oppenheimer filminin başarısına ve New Mexico'da geçen sahnelerine bağladı:
Ne zaman daha fazla hikaye anlatılsa ve daha fazla bilgi paylaşılsa hepimizi eğitiyor.