“Ördek sendromu” kısa anlatımıyla yaşamın dışarıdan mükemmel göründüğü, ancak aslında öyle olmadığı durumlarda kullanılan yaygın bir ifade biçimi. Kişiler çoğu zaman çevresine başarılı bir birey profili göstermek ister. Ancak bunu yaparken mücadele etmeden, savaşmadan veya çaba göstermeden başarıya ulaştıkları izlenimini verir. Aynı şekilde bu yapay görünümü yayınlamaya olanak sağlayan sosyal medya kullanımı da giderek artış gösteriyor. Ve her geçen gün daha fazla insan yapay bir profil çiziyor.
Psikologlara göre, kimse başarısız olduğu anları ve kötü yanlarını başkaları fark etsin istemez. Genellikle kurgulanmış mutluluk ifadeleri ile kötü anlar ve hisler gizlenir. Kişi bu şekilde kaygı ve depresyondan uzaklaştığını düşünür fakat bu sadece geçici bir gizlenme yöntemidir. Öte yandan bu durum kişilerin öz saygılarının azalmasına ve depresyon hissine daha yakın hissetmelerine zemin hazırlar. Yapılan araştırmalara göre, idealize ettiğimiz yaşam ile gerçek yaşam arasındaki mesafenin açılmasının birden fazla psikolojik soruna yol açtığı ifade ediliyor.
Ördek sendromunu yukarıda tanımladık. Peki bu sendromun sosyal medya ile bağı nedir? Sosyal medya kullanan kişilerin paylaştıkları post ve hikayelerde yalnızca alımlı, başarılı ve mutlu anlarını paylaştıklarına şahit olmuşsunuzdur. Bireylerin kendilerini olduğundan farklı bir şekilde göstermeleri onları yakından tanıyan kişiler tarafından da sıklıkla eleştiriliyor. Haliyle bu durum tarafların karşılıklı gizlenmesine ve maskelerin takılmasına yol açabiliyor. Popüler paylaşım platformu Instagram başta olmak üzere, sosyal ağlarda kişilerin sergiledikleri suni yaşamlar takip edilerek taklit ediliyor. Bu durumda ördek sendromuna dair birçok örnek yaşantının oluşmasına olanak sağlıyor.
Paylaşım yapan kişilerin beğeni sayıları, paylaşım sayıları ve yorum etkileşimleri de geçirdikleri günün enerjisini büyük oranda etkiliyor. Bu etkileşim bazen pozitif ilerlerken çoğu zaman ise negatif bir çizelge gösterebiliyor. Bu durumda yaşanan gelgit durumları ve karmaşık hisler psikolojik travmalara yol açarken, sanal dünya beraberinde sanal algıları da getirebiliyor. Tam bu noktada tıpkı ördek sendromunda anlatıldığı gibi parlak görünen yaşamların ardında hüzünlü bir alt metin göze çarpıyor. Sosyal medya ve ördek sendromu arasındaki ilişki de tam olarak böyle ilerliyor.