📌Osmanlı'nın yemek kültürü günümüzde hala etkisi hissettirmektedir. Büyük bir medeniyetin izlerinin hissedildiği en önemli alanlardan biri de elbette mutfağıdır.
📌 Osmanlı, tarih boyunca zengin mutfağı ile adından sıklıkla söz ettirmiştir. Bugünkü Türk mutfağının temellerini Osmanlı Saray mutfağı oluşturmaktadır.
📌 Kahvenin, ülkemizde yaygınlaşmasından sonra yeni alışkanlıklar ortaya çıktı. Sabahın erken saatlerinde kahve içmeden önce peynir, bal reçel gibi yiyecekler yenir sonra kahve faslına geçilirdi.
📌Kahvaltı da buradan, kahveden önceki yemek anlamına gelen "kahve altı"ndan geldi.
📌 Günde yalnızca iki öğün yemek yenilen Osmanlı mutfak kültüründe kahvaltılara ehemmiyet verilirdi. Fakat 19. yüzyıla gelene kadar bugünkü manasıyla bir kahvaltı anlayışı yoktu. Selçuklular, Beylikler ve Osmanlılar döneminde öğünler iki olarak yenirdi.
📌 Sabah çok erken vakitlerde namazdan sonra bir şey yeme içme hemen hemen yoktu. İlk yemek kuşluk yemeği olarak anılır ve kuşluk vaktinde yenirdi. Kuşluk, sabah ile öğle vakti arasında kalan zaman dilimi olarak da tanımlanır. İki öğün yemek yeme alışkanlığı seyahatnamelere de konu olmuştur.
📌İkinci Bayezid zamanında sarayda namazdan sonra bal, kaymak, peynir, yumurta ve soğuk et yendiği kayıtlara geçerken saray ve halkın yaptığı kahvaltı çoğunlukla farklılık göstermişti. Sarayda kahvaltılar kumaşla örtülmüş bakıp kaplarla hareme getirilirdi.
📌Kahvaltı beraberinde değişik bir adeti de ortaya çıkarmıştı. Her sabah sultan kızlarına ekmek, tereyağı, simit, pide, peynir ve kaymağın özel kilitli küçük bakır kaplarda verilmesi adettendi. Vezir konaklarında ise namazdan sonra kilerci kalfa tarafından kahvaltılar hazırlanır, sonra ise kahveler ikram edilirdi. Bu yemek haremde veya selamlıkta yenirdi.
📌Osmanlı sultanları arasında da kahvaltı kültürü değişik yönleriyle karşımıza çıkmaktadır. Örneğin, Fatih Sultan Mehmet'in farklı bir kahvaltı alışkanlığı vardır. Fatih, balığı çok sevdiği için sabah kahvaltısında bile sarımsak, sirkeli ve soğanlı balık yiyordu. Bununla beraber Osmanlı'da kahvaltılarda çok tercih edilen mantıyı da oldukça tüketiyordu.
📌Sultan Abdülhamid'in kızı Ayşe Osmanoğlu anılarında Sultan Abdülhamid'in sabah kahvaltısını çok hafif yaptığını ve genellikle sütlü çitil maden suyu içtiğini belirtir.
📌Halk kesimi ise sabah kahvaltılarında çorba içme geleneği edinmiş, içerisine ekmek doğradıkları çorbaları içmeyi tercih etmişlerdi. Kahvaltıda kimi zaman yoğurt, kavun veya salatalık da tercih ediliyordu.
📌Osmanlı toplumundaki zengin kahvaltılarında ise saraydaki gibi bal, kaymak, reçel, peynir, zeytin ve börek de bulunurdu. Ayrıca Türklerin çok eski zamanlardan beri kahvaltılarda ciğer ve ızgara yedikleri de bilinir. Bu geleneğin günümüzde sucuk ve kavurma ile devam ettiğini söyleyebiliriz.
📌Osmanlı'da kış sabahlarında İstanbul'da kahvaltıda sulu ve sıcak "palude" içilirdi. Kahvehanelerde ve sokaklarda bu içecek üzerine tarçın ve gül suyu serpilerek servis edilir ve fincanda satılırdı.
📌Kahvaltı kelimesi 1876 yılında yayımlanmış olan Ahmet Vefik Paşa'nın Lugat-ı Osmani'sinde geçmektedir. 18. yüzyıldan itibaren Osmanlı kaynaklarında yer almıştır.
📌Şemsettin Sami'nin yirminci yüzyıl başında hazırladığı Kamus-ı Türki sözlüğünde "Esasen aç karnına kahve içmemek için kahveden evvel yenen muhtasar kısa yemek" şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanımlardan hareketle kahvaltının Osmanlı zamanında esas bir öğün değil kahve içmeden önce mideyi hazırlamak için yenilen atıştırmalık olduğunu görüyoruz.
📌Bugün soflarımızın vazgeçilmezi olan çay, Osmanlı'ya Avrupa kültürü tesiriyle gelen bir yeniliktir. Önceleri çay Osmanlı toplumunda ilaç ve şifa niyetine içilen bir içecekti. Çay, ilk olarak 19. ve 20. yüzyıllarda Osmanlı seçkin sınıfının sofralarında yaygınlaşmaya başlamıştır.
📌Cumhuriyet döneminden sonra Karadeniz bölgesinde çay üretiminin başlamasıyla geleneksel Türk içeceği haline gelmiştir. Ayrıca zamanla kahvaltılara sütlü çay ve "şokola" adı verilen içecek de eklenmiştir.
📌Kahvaltının Osmanlı'da üçüncü bir öğün olarak tanınması yine Batı kültürü ile etkileşimler sonucu meydana gelmiştir. Yeni çalışma saatleri ve şartları ile Osmanlı toplumunda bilhassa seçkinler sınıfında kahvaltı geleneği yaygınlaştırmıştır.
📌1917 yılında yayımlanan dergilerde artık kahvaltının önemine vurgu yapan yazılar yer almaktadır. Kahvaltı saati bu dergilerde yayımlanan yazılara göre 6 ile 9 arasında olmalıdır. Resmi memurlar için öğle tatilinin 12 olması da kahvaltı saatlerini düzenlemede etkili olmuştur.
Kaynak: fikriyat.com