İstanbul, İzmit Körfezi'nden Marmara Denizi'ne bağlanan Kuzey Anadolu fay hattının çok yakınında yer alır ve bu nedenle depremlerden tarih boyunca etkilenmiştir. Özellikle 1509, 1690, 1894 ve 1999 depremleri İstanbul'da meydana gelen en büyük depremlerdir.
İlk kez deprem raporu ise II.Abdülhamid döneminde hazırlanmıştır.
Bizans İmparatorluğu döneminde meydana gelen 554, 869 yıllarındaki depremler 40 gün boyunca sürmüştür. İstanbul'da II. Abdülhamid döneminde gerçekleşen 10 Temmuz 1894 depremi, güneyden kuzeye doğru üç sarsıntı halinde hissedilmiştir.
Beyoğlu ve Boğaziçi'ne daha az zarar veren depremin merkez üssü Yeşilköy'den 8 kilometre uzaklıkta ve Güneydoğu Marmara Denizi'nde oluşmuştur.
Birçok bina hasar görmüştür. Kapalı Çarşı, Fatih, Beşiktaş, Ortaköy, Sultan Ahmet, Aksaray, Edirnekapı, Topkapı, Balat, Bakırköy, Silivikapı semtleri zarara uğrayan yerlerdendir.
Semih Tezcan, Yalçın Acar, Ahmet Civ tarafından hazırladığı araştırmada depremin büyüklüğü 9, enlemi 40,60 boylamı 25,60 olarak belirtilir. Başka kaynaklara göre ise İstanbul'da 1894 yılında yaşanan depremin büyüklüğü 7.0'dır.
1894'de öğle saati 12.24'te sarsıntı meydana geldi. İstanbul dışında, Yunanistan, Girit, Bükreş, Konya ve Anadolu'nun büyük bir kesimi depremi hissetmiştir.
İstanbul il sınırı içinde 474 kişinin ölümüne neden olan deprem, 482 kişinin yaralanmasına, 387 dayanıklı yapı ve 1087 ev, 299 dükkanın büyük ölçüde hasar görmesine yol açtı. Belirtilen rakamlar sadece tespit edilen sayılardır. Ölü ve yaralı sayısının daha fazla olduğu düşünülüyor çünkü Yalova'da ölen ve yaralanan insanların sayısı bilinmiyor.
1894 depreminde II. Abdülhamit Atina Rasathanesi müdürü ile deprem raporu hazırlatmıştır. Rapor, deprem bölgesinde yapılan bilimsel incelemeler, ölçümler sonucunda oluşturulmuştur. Rapor bilimsel açıdan hemen olaydan kısa bir süre içerinde hazırlandığı için İstanbul'un ilk deprem hasar raporu olarak kabul görür.
1894 İSTANBUL DEPREMİ RAPORU BELİRLİ KISIMLARI
"Deprem, 10 Temmuz 1894 tarihinde öğleden sonra saat 12'yi 24 dakika geçe 3 kez kuvvetli şekilde meydana geldi. Bu sarsıntılar meydana gelen tahribatın tamamını oluşturuyor. Birinci sarsıntıdan önce arabalar geçiyor ve yerin altından büyük sesler duyulmuştur."
Bu hareket diğerlerinden en hafifi olup hiç bir eşya oynamamıştır. Hareket 4,5 saniye kadar sürmüş ve büyüklüğü giderek artmıştır. 8 ve 9. saniyelerde büyüklüğü artmış ve tahritbatlara neden olmuştur.
Üçüncü sarsıntı ikinciden sonra meydana gelmiş ve beş saniye daha sürmüştür. Arka arkaya gelen sarsıntılar toplam 17,18 saniye sürmüştür.
Raporda depremin yerin dalgalı bir deniz gibi sallandığı belirtilir. Üç hareketin merkezleri birkaç derece ile kuzey doğu ve güney batı yönünde oynamıştır.
Raporda bölgeler birinci, ikinci kısım olarak bölünmüştür. Birinci kısım depremin merkezidir ve en çok zarar gören yerleri içerir. Çatalca'dan, Adapazarı'na kadar İzmit Körfezi boyunca 175 km uzunluğunda devam eder.
İkinci bölge de yalnız kötü inşa edilmiş bazı binalar yıkılmış ve diğer bazı binalar çatlamıştır. Bu bölgeler, Çorlu, Tekirdağ, Mudanya, Aksihar, Üsküdar, Ortaköy, Arnavutköy'den oluşur.
Üçüncü bölge deprem büyüklüğü bazı evler hasar görmüştür. Bölge Bandırma, Bilecik, Karaköy'den geçen hattır.
Dördüncü bölgede deprem az hissedilmiştir. Yunanistan, Girit, Bükreş, Konya ve Anadolu'nun büyük bir kısmı yer alır.
İstanbul'daki deprem çok büyük hasar yapmış, zarar görmeyen bina kalmamıştır. Depremin büyüklüğü Heybeli ve Kınalı ada'larda daha fazla hissedilmiştir.
ZEMİNİN YAPISINA VE MALZEMELERE DİKKAT ÇEKİLİYOR
Binalarda kullanılan malzemelerin iyi olmaması ve binaların eksikliği ve hepsinin merkezde olması İstanbul'da ve köylerde zararın artmasına nedendir. Yapılan incelemeler sonucu ahşap binaların ve iyi yapılan tuğladan, demir ile bağlanan binaların depreme dayandıkları tespit edildi.
Anlaşılacağı üzere günümüzde de yerleşim yerlerinde dikkat edilmesi gereken hususlar o zamanlarda da belirlenmiştir. Yani zeminin yapısının sağlam olması, yapı malzemelerinin ve inşaatın kaliteli olması gibi hususlara o zaman da dikkat çekiliyor.
RAPORDA AHŞAP BİNALAR DEPREME DAYANMIŞTIR
Depremin bu kadar zarar vermesinin en büyük sebebi, inşaatta kullanılan malzemelerin eski ve fena olmasıdır. Bu yüzden şehrin içinde ve dışında büyük hasar meydana gelmiştir. İstanbul’daki binaların çoğunun kargîr değil ahşap olması hasarın daha da artmasını önlemiş ama kârgir binaların çoğu yerle bir olmuştur.
Ahşap yapıların zelzeleye böyle dayanıklı olması hayret vericidir, zira ahşap binaların hemen yanıbaşında yükselen yepyeni ve hatta demirlerle bağlanmış kârgir binalar yıkılmıştır.
Dr. Hamiyet Sezer "1894 İstanbul depremi hakkında bir rapor"