7-Kargasabunu Faruk Duman
Öykü ve romanlarıyla tanınan Faruk Duman bu kez on masalın yeniden yazımıyla okurunun karşısında: “Meşe Adamları”, “Sarraf”, “Zümrüdüanka”, “Kişneme”, “Eğil Çınarım Eğil”, “Tılsımlı Yorgan”, “Nuh”, “Z.”, “Söz Satıcısı”, “Canlanma”.
“Kargasabunu”nda masal dünyasından seçtiği on metne tılsımlı kalemiyle dokunan Faruk Duman kitabın önsözünde şunları söylüyor:
“Ta ilkokul yıllarımdan, yani kitap okumaya ve büyüklerden masallar dinlemeye başladığımdan beri, büyülü, gerçeküstü, hayallerle dolu dünyalar o kadar ilgilimi çekti ki, yazmanın asıl amacı, benim için, bu dünyaya/dünyalara yolculuk oldu…
Ben, çoğun bilinmeyen ama benim öykü dilime yatkın olacak, yorumlanabilecek, yeni kahramanlar ve olay parçalarıyla zenginleşebilecek bu anlatılardan yola çıkarak bu öyküleri yazdım… Okuyunca göreceksiniz; bizim masal kaynağımız, henüz ucundan bile geçmediğimiz kadar ulu ve derin ve düşündüğümüz, bildiğimiz kalıplardan uzak. Çok daha yaratıcı, keskin, yer yer korkunç ve dehşetli, uçsuz bucaksız bir kaynak. Elbette, benim istediğim onu olduğu gibi aktarmak olmadı, onu hocalarımız zaten yaptı. Ben, o kaynaktan yeni öyküler yaratmak, bugünün öykülerini yaratmak, böylece okuru da bundan haberdar etmek istedim.”
6-Yol Arkadaşım-Maksim Gorki
Maksim Gorki’nin 1894 yılında yazdığı Yol Arkadaşım yoksul Maksim ile kendisini Gürcistan prensi diye tanıtan Şakro arasında geçmektedir. Şakro'nun Maksim’i bahçıvan yapacağı vaadi ile ona Gürcistan'a kadar eşlik etmesini ister. Maksim yoksulluktan dolayı bunu kabul etmesiyle birlikte yolda başlarına gelen olayları ve Maksim'in çektiği sıkıntıları konu alır. Şakro'nun ihaneti ile sonuçlanan yolculuk, Maksim'in büyük hayal kırıklığına uğramasıyla biter.
Eser, kitaba adını veren Yol Arkadaşımla birlikte üç hikâyeden oluşmaktadır. Türkçeye Ataol Behramoğlu tarafından çevrilmiştir. Kitaptaki her üç hikâye de Kuzey Kafkasya'da geçer.
“Hayat bizi, iskambil kağıdı gibi karıştırıp rastgele bir yerlere düşürüyor.”
5-Akim Sevgilim-Füruzan
Kitaba adını veren öykü “Akim Sevgilim”, teyzeleri Mihriban ile Keriman arasında kalmış Gönül adlı kızın gözünden anlatılıyor. Cumhuriyet’in ilk yıllarında Erenköy’de bir köşkte üç kız kardeş arasında yaşanmış kıskançlıklar, çatışmalar ve kırık bir aşkın hikâyesi “Akim Sevgilim”. Soylu ve varlıklı ailenin kızı, “küçük teyze” Keriman’ın genç bir göçmenle, bahçıvan Akim’le yaşadığı gizli ilişki aileyi çekip çeviren büyük teyze Mihriban tarafından bozulur. Tutkulu bir sevda kasvetli bir aile çatışmasının kurbanı olunca umutlar söner ve yerini derin öfke kaplar.
“Ne kadar da güzel, yakışıklı, çalışkan, becerikli genç bir adamdı o. Düşünsene, Keriman Teyzemi çiçekler ecesi yapmıştı. Okşamış, öpmüş, sevmişti. Kaç bin kez öpmüştü o güzel ağzıyla. O her buseden sonra şarkısını tekrarlıyordu, ‘Akim sevgilim’ diyerek. Sesi yaz bahar esintisi oluyordu. Havanın sıcağı gibi titreşiyordu aralarında. Sevişmelerinin, sarılışlarının buharı nasıl da amberliydi.”
4-Ötekinin Rüyası-Cortazar
Arjantinli Yazar Cortazar, olay öyküsüyle felsefeyi ve büyüyü birleştirmeyi başaran ender isimlerden birisi. Ötekinin Rüyası’nda zaman, mekân ve özneyle deyim yerindeyse oynuyor.
Julio Cortázar’ın üç ciltlik öykü külliyatının bu ilk kitabı, edebiyata ve gerçekliğe yaklaşımıyla çağdaşlarını olduğu kadar sonraki nesilleri de derinden etkileyen Arjantinli yazarın zengin ve fantastik öykü dünyasının ilk durağı. Yazarın 1937-1945 arasında kaleme aldığı ilk dönem öykülerinin yer aldığı Öteki Yaka ve kendi ismiyle çıkan ilk eseri olan Hayvan Hikâyeleri’nin (1951) yanında Oyunun Sonu (1956) ve Gizli Silahlar (1959) derlemelerini de içeren Ötekinin Rüyası, Cortázar’a aşina olanların her okuyuşta farklı yönlerini keşfedecekleri bir başucu kitabı, yeni başlayacaklar içinse mükemmel bir giriş niteliğinde.
“Cortázar esas devrimi öyküleriyle yaptı.” – Mario Vargas Llosa
3-Mahalle Kahvesi-Sait Faik
Türk öykücülüğünü çağdaş hâle getiren Sait Faik aslında yaşamından da kesitler sunuyor. Şair Orhan Veli Sait Faik’ten şöyle bahseder:
Mahalle çocuğu, Sait’in hikâyelerinde bir iki tane değildir; birçoktur. Bunu, onun bu yaşa kadar değişmemiş mizacına veriyorum. Bence Sait Faik ne genç hikâyecidir, ne ihtiyar. Bence o, kırkını aşmış bir mahalle çocuğudur.
Ama sakın bu hükmü onu kötülemek için söylenmiş bir söz sanmayın. Çocuk deyişim ona gençlikten daha genç bir yaş biçişimden, mahalle çocuğu deyişim de onu, ekseri mahalleden yetişenler gibi, halktan bir insan, halka bağlı bir insan sayışımdan ileri geliyor.
2-İnsan Ne ile Yaşar-Tolstoy
Rus Edebiyatının ve dünya edebiyatının en önemli isimlerinden birisi olan Tolstoy’un “Kıssadan hisse” öyküleri yalınlığı ve verdiği “ilahi adalet” mesajıyla dikkat çekiyor.
Tolstoy “İnsan Neyle Yaşar?” eserinde insan yaşamına dair hayati sorular sorarken, bu soruları iyilik-kötülük; yaşam-ölüm, harislik-kanaatkarlık benzeri karşıtlıkları temel aldığı ahlaki bir çerçevede yanıtlar.
1- Joseph Fouché-Stefan Zweig
Stefan Zweig, bu ünlü biyografik yapıtında, Fransız Devrimi’nin en kanlı günlerinde "Lyon Kasabı" adıyla tarihe geçen Fouché’nin öyküsünü anlatıyor. Fouché, devrimden terör dönemine ve monarşiye, tek başına siyasetin yönünü belirleyen her devrin adamı. Balzac’ın deyişiyle, "psikolojik açıdan çağının en ilginç karakteri.