Emperyalist devletlerin Osmanlı İmparatorluğu’nu paylaşım savaşı sırasında dönemin yöneticilerinin Ermeni azınlıklara karşı uyguladığı ‘Techir Kanunu’, gerek Ermeni Diasporası gerekse batılı devletler tarafından Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı “soykırım” yalanınına dönüştürülmüştür.
Çarpıtılan sözde tarihsel belgeler, asılsız kaynaklar ve diaspora gücünün de etkisiyle Türkiye, uluslararası platformlarda ‘Soykırım uygulayan ülke’, Türkler ise ‘soykırımcı millet ‘ olarak yansıtılmaya çalışılmıştır.
Ancak bu konuda Talât Paşa Komitesi ve Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in verdiği mücadele ise, Avrupa’yı dize getiren bir kararın alınması sonucunu doğurmuştur. İşte gün gün, Perinçek-İsviçre Davası ve Türkiye’nin emperyalist şebekelere karşı İkinci Lozan Zaferi…
PERİNÇEK: SOYKIRIM YAPMADIK, VATAN SAVUNDUK
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, 7 Mayıs 2005’te İsviçre’ye gitti. Lozan Antlaşması’nın yapıldığı sarayın merdivenlerine çıkarak, “Ermeni soykırımı iddiası tarihsel bir yalandır, uluslararası bir yalandır, emperyalist bir yalandır” açıklamasını yaptı. İşçi Partisi (şimdiki Vatan Partisi) Ulusal Strateji Merkezi, Atatürkçü Düşünce Derneği ve Ulusal Kanal, Lozan Antlaşması’nın 82. yıldönümünde, İsviçre’nin Lozan kentinde Ermeni soykırımı yalanına karşı miting ve yürüyüş yapma kararı aldı.
Lozan 2005 Eylemi 22 Temmuz 2005 günü başta KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş olmak üzere, 250 yurtseverin katılımıyla Zürih’te basın toplantısıyla başladı. Komite 18 Ocak 2006’da İstanbul Pera Palas’ta Rauf Denktaş başkanlığında yoğun katılımla, tarihi bir toplantı yaptı. Talat Paşa Komitesi 18-19 Mart 2006 tarihlerinde Berlin’deydi. 13-14-15 Nisan 2007'de de Paris’te bir dizi eylem kararı aldı. Mücadele AİHM'de zaferle taçlandı.
Doğu Perinçek; 2005 yılının Mayıs, Temmuz ve Eylül aylarında İsviçre'nin Lozan, Opfikon ve Köniz şehirlerinde verdiği konferanslar sırasında Osmanlı İmparatorluğu'nun 1915 ve sonraki yıllarda Ermeni azınlıklara yönelik sözde soykırım suçu işlediğini reddetmiş, bunun "uluslararası emperyalist bir yalan" olduğuna dair ifadeler kullanmıştı. Bunun üzerine, İsviçre-Ermenistan Derneği, 15 Temmuz 2005'te Doğu Perinçek hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.
6 Mart 2007'de başlayan duruşmalar sonunda 9 Mart 2007'de Lozan Sulh Ceza Mahkemesi, davacı tarafı haklı buldu ve Doğu Perinçek'in İsviçre Ceza Yasası'nın 261. maddesinin 4. fıkrasını tanımlayan “ırksal ayrımcılıktan” suçlu olduğuna karar verdi. Mahkeme gerekçeli kararında, sözde Ermeni Soykırımı'nın gerek İsviçre'de gerekse genel olarak kabul görmüş "tarihi bir olay" olduğu kaydedildi. Ayrıca, kararda Avrupa Konseyi böyle bir soykırımı tanımamış olsa da tanımış gibi gösterildi.
Mahkeme Perinçek'e 90 gün tecilli hapis cezası veya buna karşılık 9 bin frank para cezası, İsviçre-Ermenistan Derneği'ne 100 frank tutarında manevi tazminat ve davayı açan Sarkis Şahinyan'a 10 bin frank ödemesine hükmetti. Ayrıca bunlar dışında, 3 bin frank para cezasına çarptırdığı Perinçek'in, bu parayı hemen ödememesi halinde 30 gün hapis yatmasına ve parayı yatırmak için 5 gün süre tanınmasına karar verdi. Mahkeme masrafı olarak da Perinçek'in 5 bin 873 İsviçre frangı ödemesine karar verildi.
DİASPORA VE PKK ÇEVRELERİ PERİNÇEK’İ HEDEF ALDI
Bu sıralarda Perinçek- İsviçre davası Türkiye'deki bölücü ve neoliberal çevreleri rahatsız etti. İnsan Hakları Derneği, liderlerin 24 Nisan Çanakkale yerine Erivan'a gitmesi için çağrı yaptı.
1915 tehcirini soykrım olduğunu savunan Batı devletlerinin fonladığı sivil toplum örgütleri Vatan Partisi Lİderi Doğu Perinçek'i de hedef aldı.
Açıklamada, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Çanakkale Zaferi nedeniyle devlet liderlerine yaptığı "24 Nisan'da Çanakkale'ye gelin" çağrısına tepki gösterildi.
Devlet Liderlerine seslenen sözde soykırımın savunucuları, Çanakkale'ye değil Erivan'daki soykırım anıtı'na gidin çağrısı yaptı.
Oysa Türkiye’nin haklı davasından bir adım geri atmayan Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, ileride kazanılacak zaferin ışığını görürcesine hakkında verilen kararı "emperyalist bir kinin ürünü" olarak değerlendirdi ve kararı temyiz edeceklerini duyurdu.
Doğu Perinçek, Lozan Sulh Ceza Mahkemesi'nin kararını bir üst mahkeme olan Vaud Kantonu İstinaf Mahkemesi'ne taşıdı. İstinaf Mahkemesi Perinçek'in bu hükme karşı yaptığı temyiz başvurusunu 13 Haziran 2007 tarihli kararla reddetti. Mahkemenin gerekçeli kararında "Ermeni soykırımı tıpkı Yahudi soykırımı gibi, Ceza Kanunun 261. maddesi 4. fıkrasının kabulü sırasında yasa koyucu tarafından, âşikar ve malûm bir tarihî olgu" olarak tanımlandı.
İSVİÇE FEDERAL YÜKSEK MAHKEMESİ KARARI
Perinçek, Vaud Kantonu İstinaf Mahkemesi kararına karşı temyiz başvurusu için İsviçre Federal Yüksek Mahkemesi'ne başvurdu. Federal temyiz mahkemesi 12 Aralık 2007 tarihinde verdiği kararla; hukuk doktoru, politikacı, yazar ve tarihçi kimliği olan Perinçek'in, tarafsız bir komisyon aksi yönde bir sonuca varsa dahi sözde Ermeni Soykırımı hakkındaki görüşlerini değiştirmeyeceğini ifade etmesinden hareketle, kasti hareket ettiği sonucuna ulaştı ve Perinçek'in başvurusunu reddetti.
AİHM İKİNCİ DAİRESİ KARARI
Doğu Perinçek daha sonra, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10’uncu maddesine dayanarak, 10 Haziran 2008'de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurarak İsviçre'ye dava açtı. 17 Aralık 2013'te görülen davada; İsviçre tarafı Perinçek'in mahkûm edilmesine gerekçe olarak, 20'den fazla ülkenin Osmanlı İmparatorluğu'nda 1915-17 yılları arasında meydana gelmiş tehcir ve katliamları soykırım olarak tanıdıkları teziyle savunma yaptı. Bern hükûmeti, uluslararası ceza hukuku literatürünün soykırımlarla ilgili bölümünde Ermeni soykırımı'nın "klasikler" listesinde gösterildiği tezini işledi. Doğu Perinçek'i "ırkçı ve milliyetçi" olarak tanımlayan İsviçre, Vatan Partisi liderinin ifade özgürlüğünün engellenmediğini savundu.
PERİNÇEK’TEN AVRUPALILARA ‘ANAYASA DERSİ’
Doğu Perinçek ise savunmasında, uzun bir liste ve tez sunarak sözde Ermeni soykırımı iddialarını reddeden tek kişinin kendisi olmadığını ifade etti. Soykırım ifadesinin Birleşmiş Milletler'in 1948 tarihli Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi ile tanımlanmış uluslararası bir ceza olduğunu belirten Perinçek, Fransa Ulusal Meclisi tarafından 2008 yılında hazırlanan rapor ve Fransa Anayasa Konseyi'nin sözde Ermeni soykırımını reddeden kişileri cezalandıran yasaların Fransız Anayasasına aykırı olduğuna ilişkin kararlarını emsal gösterdi.
Ancak yine de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), "Perincek v. İsviçre" davasında kararını açıkladı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "İfade Özgürlüğü" başlıklı 10’uncu maddesinin İsviçre mahkemeleri tarafından ihlal edildiğine oy çokluğuyla hükmetti.
Mahkeme gerekçeli kararında, kendisine yapılan başvurunun, Ermeni halkını hedef alan eylemlerin gerçek olup olmadığına veya hukuken soykırım olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceğine ilişkin olmadığını açıkladı. Ayrıca, sözde "Ermeni soykırımı" tartışmasına girmemekle birlikte, bu terimi "kanıtlanması zor, dar kapsamlı hukuksal bir kavram" olarak nitelendirdi ve "Ermeni soykırımı iddiaları ile Yahudi soykırımının birbirleriyle karşılaştırılamayacağı” yönünde karar verdi. Perinçek'in maddi ve manevi tazminat talepleri ise reddedildi.
AİHM BÜYÜK DAİRESİ KARARI
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi, Strasbourg, Fransa İsviçre hükümeti, Ermeni diasporası kuruluşlarının baskısı üzerine ikinci dairenin vermiş olduğu karara itiraz etti ve davanın esastan görülmesi için 17 Mart 2014'te Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin temyiz organı olarak bilinen Büyük Daire'ye başvurdu. 3 Haziran 2014'te İsviçre'nin başvurusunu kabul eden AİHM Büyük Dairesi, 28 Ocak 2015'teki ilk duruşmada tarafların savunmalarını dinledi. Duruşmada Doğu Perinçek ve İsviçre'ye 30'ar dakika süre tanındı ancak İsviçre tarafı süresini aştı. Müdahillerden Ermenistan ve Türkiye'ye ise 15'er dakika süre verildi.
Avrupa üniversiteleri, özgürlükler ve insan hakları konusunda Perinçek-İsviçre Davasında kazanılan hukukî mevzileri inceliyorlar.
HAPİSHANEDEN VATAN CEPHESİNE
Ergenekon davaları nedeniyle yurt dışına çıkış yasağı olan Perinçek, 28 Ocak’taki ilk oturumda kendisini savunabilmesi amacıyla yurt dışına çıkış yasağı kararının kaldırılması için İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvurdu. Başvuruyu karara bağlayan mahkeme Perinçek'in yurt dışına çıkış yasağını kaldırdı. Davanın bu aşamasına Ermenistan ve Türkiye üçüncü taraf olarak müdahil oldu. Fransa da davanın müdahilleri arasında yer aldı fakat görüşünü yazılı olarak mahkemeye sundu. 28 Ocak'taki duruşmayı izleyen Türk heyetinde Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekilleri Şaban Dişli, Egemen Bağış; Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri Gülsün Bilgehan, Haluk Koç, Deniz Baykal ve Süheyl Batum yer aldı.
15 Ekim 2015'teki duruşmada davaya taraf olan Ermenistan'ı, Ermenistan Başsavcısı Gevorg Kostanyan, Avustralyalı avukat Geoffrey Robertson ve avukat Amal Clooney temsil etti. Fransa'nın Strasbourg şehrinde görülen davada mahkeme, 17 Aralık 2013'te 2’inci Daire'nin verdiği hükme uydu ve 1915 olaylarıyla ilgili beyanlarından ötürü İsviçre tarafından "soykırımı inkâr" ettiği gerekçesiyle mahkûm edilen Doğu Perinçek'in ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetti.
Büyük Daire, Perinçek'in İsviçre'de ceza alması konusunda verilen ihlal kararıyla ilgili bu ülkenin itiraz başvurusunu 7'ye karşı 10 oyla reddetti. Gerekçeli kararda, Perinçek'in 2007 yılında İsviçre'de katıldığı toplantılarda kullandığı ifadelerin, hakkında yasal işlem yapılmasına neden olacak ölçüde Ermeni toplumunun onurunu kırıcı nitelikte olmadığı ve İsviçre'nin bu tür ifadeleri suç saymak ve cezalandırmak konusunda hiçbir uluslararası yükümlülüğü bulunmadığı belirtildi. Kararın, ayrıca kesin bir hüküm olduğu ve tarafları bağlayıcı nitelikte olduğu açıklandı.
‘MİLAT VE DEVRİM’
Doğu Perinçek’e göre, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları, Dışişleri Bakanlığı’nın AİHM 2. Daire kararından sonra yayınladığı bildiride belirtildiği gibi, “milâttır”, “devrimdir.” Çünkü her iki karar da, yalnız düşünceyi açıklama özgürlüğünü güvence altına almıyor, çok daha önemlisi, 1915 olaylarının hukuken soykırım olarak nitelenemeyeceğini de saptıyor.
AVRUPA ÜNİVERSİTELERİNDE DERS OLDU
AİHM’nin 17 Aralık 2013 ve 15 Ekim 2015 tarihlerinde verdiği kararlar, Avrupa üniversitelerinde, uluslararası ilişkiler, düşünce özgürlüğü, insan hakları ve Avrupa Hukuku konulu derslerde örnek kararlar olarak inceleniyor. Avrupa’nın başka ülkelerinde de üniversiteler konuyu gündemlerine aldılar. Hukuk fakültelerinin dergilerinde çok sayıda inceleme yayımlandı.
Avrupa’da eskiden emperyalistlerin Ermeni soykırımı yalanları öğretiliyordu, şimdi Ermeni soykırımının yalan olduğunu açıklama özgürlüğü öğretiliyor. Ayrıca yetkili mahkeme kararı olmadan alınan “soykırım” kararlarının geçersizliği öğretiliyor. Bilindiği gibi Almanya'daki 2,8 milyon üniversite öğrencisinin arasında yaklaşık 100 bin Türk kökenli genç öğrenim görüyor.
Öğrenilebildiği kadarıyla Almanya’da 2016 yılında Perinçek-İsviçre davasını öğrenim konuları arasına alan üniversiteler şunlar: Dresden Üniversitesi, Frankfurt Viadrina Avrupa Üniversitesi, Bonn Üniversitesi ve Augsburg üniversitesi.
Augsburg Üniversitesi 2016/2017 kış döneminde blok seminer olarak okutulan dersin ana konusu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi. “AİHM’in güncel ve tartışmalı kararları” konulu bölümünde işlenen dersi Prof. Dr. Monika Polzin veriyor. Dersin gündeminde Perinçek-İsviçre Davası bulunuyor.
Perinçek-İsviçre Davası’nda AİHM Büyük Daire’nin 15 Ekim 2015 günlü kararının Türkçe, İngilizce ve Fransızca metinleri bu kitapta derlenmiş bulunuyor.
Perinçek-İsviçre Davası zaferi, İsviçre basınında da geniş yer buldu.
Gazete manşetlerinden duyurulan haberlerde konu ile ilgili yasa değişikliğinin İsviçre’nin gündeminde olduğu vurgusu dikkat çekti.