1989 yılında Mekke’de ender görülen, istisnai bir arkeolojik kazı gerçekleştirildi.
Kazının arkasında dönemin güçlü isimlerinden, 1973 petrol ambargosu ile Avrupa’yı dize getiren, Suudi Arabistan Petrol Bakanı, Mekke doğumlu Zeki el Yemani vardı.
Bu kazı çok değerliydi. Çünkü Mekke döneminde vahyin önemli bir bölümü bu evin çatısı altında gelmişti. Hz.Muhammed'inﷺ küçük bir mescidinin de olduğu bu evde Hatice(ra) Kasım, Abdullah, Rukiyye, Zeynep, Ümmü Gülsüm ve Fatıma'yı doğurmuştu.
Yapılan kazı, Hz.Muhammed’in ﷺ eşi Hatice bint Huveylid’in evini açığa çıkarmıştı. Olabildiğince hızlı, adeta bir kurtarma kazısı gibi gerçekleştirilip tamamlanan çalışmanın ardından, bir kazı raporu niteliğinde de olan “The House of Khadijah bint Huwaylid adlı kitap yayınlandı.
Oldukça az sayıda İngilizce ve Arapça basılan kitabın sponsorluğunu 2021 yılında Londra’da vefat eden, hem New York hem de Harvard üniversitesinden hukuk lisansı bulunan Ahmet Zeki Yemani üstlenmişti.
Kitap içinde kazı alanında ulaşılan evin teknik çizimleri ve tüm detayları bulunuyor. Bu nedenle de konu hakkında bilgi ve görsel bakımından en değerli başvuru kaynağı.
Hz. Hatice(ra) annemiz ve Hz.Muhammedﷺ bu evde 25 yıl yaşadılar. Peygamberin, İbrahim dışındaki 6 çocuğunun tamamını Hz. Hatice bu evde doğurmuştu.
Kazıya başlanmadan önce çok detaylı bir araştırma yapılmış. Konu ile ilgili tüm tarih kitapları ve seyahatnameler taranmış.
Bu sayede gerekli izinlerin alınmasının ardından başlayan kazıyla ortaya çıkarılan evin bölümleri çok rahat belirlenmiş.
Hz. Fatıma'nın(ra) doğduğu oda, peygamberinﷺ mescid alanı, mescidin nişleri, mihrabı ve misafir ağırlama bölümü gibi alanlar ortaya çıkarılmış.
Hz. Hatice evi hakkında en geriye giden bilgi; Dört halife dönemi sonunda, Muaviye bin Ebi Süfyan tarafından mescid olarak düzenlenip korunduğu.
Evin bulunduğu yer Mekke'nin önemli liderlerinden Kusay bin Kilab'ın kendisi ve akrabaları için yerleşim yerleri yaptığı alan.
Hicretten sonra evi Hz.Ali'nin(ra) abisi Akil satın alır. Yıllar sonra da Akil evi Muaviye bin Ebu Süfyan'a satar ve o da evin ana formunu bozmadan onarır ve bazı eklemelerle mescit olarak ziyarete açıp korunmasını sağlar. Bu haliyle de asırlar boyunca korunur yapı.
Bu alan peygamberin de doğduğu, Beni Haşim (Haşimoğulları) evleri ile de komşu. Evin bulunduğu yerde o zamanlarda mevcut olan sokağın isimleri el-Hacer ve el-Attarin Sokağı.
Tarihi kaynaklardan elde edilen bu bilgilerle evin Harem-i Şerif'in es-Selam Kapısı önünde olduğu bilindi.
Hz. Hatice evinin ilk yapıldığı zamanda sahip olduğu orijinal form kare ya da daire formunda mıydı kesin olarak bilinmiyor.
Fakat el-Azraki ve el-Fakihi gibi dönem tarihçileri, Mekkelilerin evlerinden Kâbe'yi daha çok görebilmek için daire formunda evler inşa ettiklerini aktarır.
Mekke'de kayda geçen kare formundaki ilk evi Kureyş'ten Humeyd bin Zuheyr yapmış. Bu ev hakkında şiir dahi yazılmış.
Buradan kare formunun istisna, daire formunun rutin olduğu tahmin edilebilir.
Başka nakillerde de İslam öncesi Mekke'de kare formunda ev olmadığı nakledilir.
Muaviye bin Ebu Süfyan'ın düzenlediği mescit haliyle ev 9.yüzyıl sonuna kadar gelir.
Tarihçi el Azraki Ahbar-u Mekke'de, burayı ziyaret ettiğinde peygamberin kendine mescit edindiği küçük odanın bir duvarının yaklaşık bir insan boyu kadar fazladan yüksek olduğunu aktarır.
Bunun nedeni, Ebu Leheb ve Adiy bin el-Hamra'nın fırlattıkları taşlardan korunma çabasıdır. Hicaz'a hizmet edilen tüm asırlar boyunca ev, mescit fonksiyonuyla 19.yy ortalarına kadar gelir.
Tarihçi Taberi, Endülüslü seyyah İbni Cubeyr evin genel ve mimari özelliklerini aktarır.
Ev hakkında en detaylı bilgiyi ve mimari tariflemeyi 15.yy tarihçisi el-Fâsi verir. Kitapta el-Fâsi'nin evi iki bölüme ayırarak verdiği bu tarif detaylı anlatılıyor.
Abbasi halifelerinden el Muktedi, el Muktedir ve 1207 yılında El Nasır dönemlerinde ev ciddi onarımlar görmüş.
Eyyubi idarecilerinden Melik el Eşref ve Melik el Nasır dönemlerinde ev bakım ve onarımlardan geçer. Osmanlı döneminde, 1524 yılında Mimar Sinan'ın gözetiminde evin belli yerleri tamamen yıkılıp yeniden yapılır. 1635'te Rıdvan Ağa'nın başında olduğu bir ekiple renovasyon yapılır.
Meşhur seyyah Evliya Çelebi'de seyahatnamesinde ev hakkında önemli bilgiler verir. Yine Osmanlı sultanlarından III.Ahmet ve Sultan Abdülhamid dönemlerinde de yenileme ve onarımlar yapılır. 19.Yüzyıl'a ait bir Hicaz Vilayeti Salnamesi'nde de evden detaylı söz edilir.
Ev hakkında detaylı bir planı ve açıklamayı 20.yy başlarında, 1902'de el-Batatuni verir. El Batatuni çalışmasında Mirat el Haremeyn eserinden yararlandığını da ekler. Bu tarihten bir süre sonra izler silinir. Suudi Arabistan Kralı Melik Abdülaziz buraya bir Kuran okulu yaptırır.
Osmanlı tarihçilerinden Eyüp Sabri Paşa Kanuni Sultan Süleyman döneminde yapılan onarımları detaylarıyla anlatır. Yine Osmanlı döneminde Mekke'yi ve evi ziyaret eden Alman oryantalist Christian Snouck Hurgronje, şehir ve ev hakkında çeşitli anlatımlar yapar.
Hz. Hatice evi tamamlanan çalışmaların ardından tuzdan ve her türlü kirli, asitli materyallerden arındırılmış kumla tekrara gömüldü ve üstü kapatıldı.
Bu bilgilere ve fotoğraflara merhum Kral Abdülaziz'in verdiği izin ve merhum Ahmet Zeki Yemani'nin çabası ile ulaşılabildi.
Hatice(ra) güçlü bir kadındı. Mekke'nin tanınmış ve saygın bir ailesine mensuptu.
Kocası Muhammed'iﷺ vahiy öncesinde ve sonrasında tüm kalbiyle ve malıyla destekledi. Hira'daki ilk vahyin telaşı ve korkusu ile ''Beni örtün, beni örtün'' sözünü bu evde söylemişti elçi.ﷺ
Onu örten Hatice'ydi. Hira'daki bu ilk vahyin sarsıcılığı karşısında onu ondan bu korkuyu gideren ''Ey örtüsüne bürünen, kalk ve uyar!'' ayeti de bu evdeyken indirilmişti. Korkusu geçince Hatice ne olduğunu sormuş, O'da ''hayatımdan endişe ettim'' demişti. Bu detaylar çok önemli.
Çünkü bu detaylar ''kurmaca'' yapan birinin tepkileri olamaz. Hiç beklemediği bir durum karşısında korkan, sarsılan, endişe duyan bir insanın olanlar karşısında gösterdiği gayet doğal ve insani tepkiler. Hatice'nin ''hayatımdan endişe duydum'' sözüne karşı cevabı rahatlatıcıydı:
Hayır, Allah'a yemin ederim ki O seni asla alçaltmaz. Çünkü sen aile ve akrabalık bağlarına düşkün, sorumlulukları altında yorgun düşüp ezilenlerin yardımına koşan, muhtaç olanlara dağıtan, misafirlerine cömert davranan ve zorluk zamanında insanlara yardım eden birisin'' demişti.
Bu evin aziz bir hatırası da yaşanan bu durumu danışmak üzere Hz.Hatice'nin kuzeni Varaka bin Nevfel'i çağırmasıydı.Varaka Hristiyan'dı ve İbranice okuma yazması da olan entelektüel bir kişiydi. Hatice Varaka'ya ''Kuzenim, bak şimdi sana neler söylenecek dinle'' diye söze başlar.
Varaka, Muhammed'eﷺ ''Orada neler gördün yeğenim anlat bana'' der ve olanları dinledikten sonra ''Bu büyük namus, Musa'ya da gelen Gabriel / Cebrail. Keşke şu an genç bir adam olsaydım! Keşke halkının seni kovacağı, seni yasaklayacağı güne yetişseydim'' der.
Olanların şaşkınlığı sürerken, bir de Varaka'nın bu sözleri üzerine Nebiﷺ ''Kavmim beni kovacak mı?'' diye sorar. Varaka, ''Evet, böyle bir davetle ortaya çıkıp da kendisiyle savaşılmayan hiç bir adam olmadı şimdiye kadar" diye cevaplar.
Senin günlerin geldiğinde hayatta olursam, tüm gücümle seni desteklerim'' diyen Varaka ne yazık ki onun günlerine yetişemeden vefat etti. Evin bir diğer hatırası da Nebi'ninﷺ çok sevdiği amcası Ebu Talib'in oğlu Ali(ra) ile ilgiliydi.
Ebu Talib'in fakirlikten dolayı bakmakta zorlandığı iki oğlundan biri olan Ali'yi(ra) bakmak üzere yanına, bu eve almıştı Hz.Muhammed.ﷺ Diğer oğlu Cafer'i de peygamberin bir diğer amcası Abbas(ra) almıştı bakmak için.
Sonuç olarak peygamberin davetine inanıp, ilk kabul eden kişi bir kadın, bu evin sahibi Hatice binti Huveylid'di. Ancak daha sonra Hz.Muhammed bu evin parasını ona ödeyip satın almıştı. Bu ev İslamiyetin doğduğu, ilk adımlarının atıldığı evdi.
Ona ikinci inanan da yine bu evdeki bir çocuk, ileride de bu evde doğan kızı Fatıma ile evlenip, Hasan ve Hüseyin'in babası olacak olan Ali'ydi. Sonuç olarak bu evin İslam tarihi ile olan bağları ve birçok değerli hatıranın da mekânı olması yapılan kazıyı daha da önemli kılıyor.
Hz. Hatice evinde Hz. Fatıma'nın(ra) doğduğu oda:
Bu kadar anının, yaşanan onca şeyin ve acı tatlı paylaşılan 25 yılın ardından Hatice'nin(ra) vefatı Hz. Muhammed'iﷺ derinden üzmüştü. Onun hatırasını da hiç unutmadı. İslam daveti başladıktan sonra hicret, Kureyş ile mücadele, Mekke'nin fethi ve sonrasında yine Medine'ye dönüş...