22 gün süren yoğun çatışmaların ardından zaferle sonuçlanan Sakarya Meydan Muharebesi, "Türk'ün zaferi" olarak tarihe geçti.
Anadolu'nun düşman işgalinde olduğu İstiklal Harbi sürecinde, Türk ordusu Eskişehir Muharebesi sonrası 100 kilometrelik sahayı terk ederek Sakarya Nehri'nin doğusuna çekildi.
Bu çekilmenin ardından bölgeye Yunan güçlerinin gelmesi, halk arasında umutsuzluğa, Mecliste ise sert tartışmalara yol açtı.
Durumun önlenebilmesi için harekete geçen Meclis, Türk milletinin kaderini belirleyecek savaşta Mustafa Kemal Atatürk'ü 5 Ağustos 1921'de "Türk Orduları Başkomutanı" olarak görevlendirdi.
Sakarya Meydan Muharebesi öncesi ordunun ihtiyacını karşılamak amacıyla, kanunla kendisine verilen yetkiyi kullanan Mustafa Kemal Paşa, tüm halkı fedakarlığa çağırarak, "Tekalif-i Milliye Emirlerini" çıkardı.
Böylece, kaynakların önemli bir kısmının Sakarya Cephesi'ne aktarılmasını sağlayan Atatürk, 12 Ağustos 1921'de Batı Cephesi'ne giderek, düşmanın muhtemel hareketlerine yönelik stratejileri de belirledi.
13 Ağustos'ta ileri saldırıya başlayan Yunan kuvvetleri, 23 Ağustos'tan itibaren ağırlık merkezi Sakarya mevzisinin güney kanadı olmak üzere taarruza geçti.
Yaklaşık 100 kilometrelik cephede başlayan, büyük çarpışmaların yaşandığı savaş, tarihin önemli meydan muharebeleri arasında yer aldı.
"Tarihi emir, tarihi mücadeleyi başlattı"
Düşmanın üstün kuvvet ve silahlarla yaptığı taarruzlar, Sakarya mevzisinde zaman zaman çekilmelere yol açtı.
Bu süreçte, kuşatmayı karşılamak için manevralar yapan Türk ordusu büyük kayıplar verdi.
Yunan ordusunun, Türk savunma hatlarını zaman zaman kırdığı böyle bir ortamda Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, 26 Ağustos'ta çizgiye bağlı cephe sistemini değiştiren o tarihi emrini verdi: "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanı ile ıslanmadıkça terk olunamaz."
Başkomutanın bu emrini alan Türk ordusu ile Yunan ordusu arasında takip eden günlerde çarpışmalar bütün şiddetiyle sürdü.
Emrin ardından geri çekilmek zorunda kalan birçok birlik, ilk tutunabildiği yerde durmaya, yeniden çarpışmaya başladı. Türk ordusunun birçok neferi bu süreçte mevzisini savunma çabası içinde son nefesini verdi.
Türk ordusunun "çelikten bir kale" gibi düşman karşısında çıktığı bu süreçte, Mehmetçik şehit oldu ancak vatan savunmasını bırakmadı.
Canla, başla savaşan Türk kuvvetlerini, 23-30 Ağustos'taki yoğun saldırılarına rağmen kuşatamayan Yunan birlikleri, bu sefer şansını Haymana istikametinden denemeye çalıştı.
"Düşman tamamen yok edildi"
Bu taarruzda da başarılı olamayınca, bulunduğu hatları savunarak buralarda kalmaya çalışan Yunan kuvvetleri, Türk ordusunun 10 Eylül'de başlattığı genel karşı taarruz ile ağır bir hezimete uğradı.
22 gün 22 gece devam eden Sakarya Meydan Muharebesi, 13 Eylül 1921'de, düşmanın Sakarya Nehri'nin doğusunda tamamen yok edilmesiyle sonuçlandı.
Bozgun halinde kaçan Yunan askerleri, Sakarya Nehri'nde boğuldu.
Tarihin akışını değiştiren bu zafer, Türk halkının esarete izin vermeyeceğini bir kez daha dünyaya ilan etti.
Türk Kurtuluş Savaşı'nın müjdecisi oldu
Bu büyük başarı üzerine 19 Eylül 1921 günü TBMM tarafından, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'ya "Mareşal" rütbesi ve "Gazi" unvanı verildi.
Türk ordusunun, Yunan ordusunu hezimete uğrattığı Sakarya Meydan Muharebesi, Türk Kurtuluş Savaşı'nın zaferle sonuçlanacağının en büyük müjdecisi oldu.