Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarından 12 yıl önce emekli olan 63 yaşındaki Avni Öztürk'ün bitkilerle sanat hikayesi, ilkokul yıllarında resme duyduğu sevginin ortaokulda öğrendiği desenleri kamışla işleme tekniğiyle bütünleşmesiyle başladı.
Arifiye Sinyalizasyon Şefliğinde görev yaptığı yıllarda Sapanca Gölü kıyısındaki kamışları da kullanarak sanatsal çalışmalar yapan Öztürk, 30 yılı aşkındır doğadan topladığı saz, yulaf, dut, ıhlamur, iğde gibi çeşitli ağaç yaprakları, menekşe, hatmi, baldıran, karahindiba, çiçekler, yosunlar, dikenler ve ağaç kabuklarıyla tablolar oluşturuyor.
Evinin bir bölümünde oluşturduğu atölyesinde çalışmalarını sürdüren Öztürk, yaptığı yaklaşık 50 tabloyu zaman zaman Türkiye'nin farklı yerlerinde açılan sergilerde izlenime sunuyor.
Doğa, tarihi yapılar ve şehirleri resmetmesinin yanı sıra çevre bilinci, sosyal hayat, beraberlik konularını da işleyen Öztürk, sanatını insanlığa faydalı olma bilinciyle sürdürerek gelecek nesillere aktarmayı hedefliyor.
Çeşitli kentlerde açtıkları sergilerde gelen olumlu mesajlar üzerine bitkilerle resim sanatını geliştirmeye çalıştığını dile getiren Öztürk, doğadaki renk çeşitliliğini sadece kamışla yansıtmanın mümkün olmadığını düşünerek, çeşitli ağaç yaprakları, diken, yosun, ağaç kabukları, çiçek ve birçok bitkiyi kullanmaya başladığını kaydetti.
"Faydalı olabilmek anlayışıyla devam eden bir çalışma"
Çalışmalarını hayata geçirme motivasyonunu "Ömür ne çabuk geçti diyedir hayretimiz, faydalı olmak gayretidir tek hayratımız." sözleriyle açıklayan Öztürk, "Faydalı olabilmek anlayışıyla devam eden bir çalışma, sadece kendimizi tatmin etmek için değil kesinlikle. Hala o yıllardaki şevkle çalışmalarımız devam ediyor." diye konuştu.
Öztürk, çalışmalarının aynı zamanda çevre bilinci ve sosyal hayatla bağının bulunduğuna işaret ederek, "Acımadan neyimiz varsa attık denize, dalgalar ne attıysak onu getirdi bize.' Denize göle gidin çöp atarsak çöpü bize iade eder, çiçek atarsak çiçeği gönderir bize. 'Eskiden yol boyları yediveren güldü, bencillik dirilirken diğerkamlık öldü.' düşüncesiyle hareket etmemiş olsaydım bütün çalışmalarımı çöpe atardım. Diğerkamlık önemli." değerlendirmesinde bulundu.
Çevre farkındalığı, beraberlik, tabiat manzaraları, tarihi yapılar, eski ev ve sokakları eserlerinde sıkça işlendiğinden bahseden Öztürk, sanatın tanıtımının önemli olduğunu ve artık öğretim aşamasına geçmek istediğini dile getirdi.
6 ay 15 gün süren eser, şiir yazdırdı
Öztürk, yapımı 6 ay 15 güren çalışmasının kendisine "Karınca misali yürür bazen çalışmalar, bazen daha da yavaş. Ümitsizliğe kapılırım. Geçen zaman, aylar, yıllar sırıtıp durur ardımdan. Fark edip dönerim, aynı yerde olmadığımı görür çocuk gibi sevinirim." şeklinde şiir yazdırdığını belirterek, "Bir senede kaç tablo yaptığımız önemli değil. Acaba bir şeyleri değiştirebilir miyiz? Hem teknik hem kolaylık yönünden ama kesinlikle estetiği de bozmadan. Başarıyı daha ileriye götürecek yenilikler, Allah'ın inayetiyle yaptığımız buluşlar çok önemli. İyi bir misal olmaya çalışıyoruz. Bütün gayretimiz bu yönde." ifadelerini kullandı.
KAYNAK: AA