Türk devlet arşivlerinde yer alan el yazmalarına göre, bir adam göktaşı düşmesinin ardından yaşamanı yitirdi, bir diğeri ise felç kaldı.
Uzmanlar olayın, Padişah II. Abdülhamit'e sunulan bir raporla da doğrulandığını aktardı.
NTV'de yer alan bilgiye göre, araştırmacılar bulgularını açıklayan akademik bir makalede, "Bu belgelerin resmi hükümet kaynaklarında bulunması ve yerel yetkililer tarafından yazılması nedeniyle onların gerçeklikleri hakkında herhangi bir şüphemiz yok. Bu belgeler, meteor düşmesi nedeniyle bir insanın hayatını kaybetmesinin tarihteki ilk kanıtı olacak" ifadelerini kullandı.
TARİHTEKİ BİLİNEN İLK METEOR KURBANI
Bilinen ilk meteor kurbanı Ann Elizabeth Fowler Hodges. Daha önce, Kasım 1954'te ABD'nin Alabama eyaletinde bir çiftlik evinde kanepede uyurken Ann Elizabeth Fowler Hodges'e Sylacauga adlı göktaşı isabet etmişti.
Hoghes karnından yaralanmış ve daha sonrasında iyileşmişti.
1677 yılında ise, bir keşişin bulutlardan gelen kükürtlü bir taş ile vurularak ödüğüne dair bir rapor tutuldu. Ancak olay hakkında günümüzde yeterince kanıta ulaşılamadı.
Daha yakın bir tarihte ise NASA, Güney Hindistan'da bir otobüs şoförünün 6 Şubat 2019'da bir göktaşı tarafından öldürüldüğünü iddalarını reddetti. NASA, kara kaynaklı bir patlamanın en olası neden olduğunu açıkladı.
OSMANLI'DA METEOR FACİASI
24 Şubat 2020'de Meteoritics & Planetary Science dergisinde Ege Üniversitesi Fizik Bölümü'nden Ozan Ünsalan, Trakya Üniversitesi Tarih Bölümü'nden Altay Bayatlı ve hem SETI Enstitüsü hem de NASA Ames Araştırma Merkezi'nden Peter Jenniskens tarafından yayınlanan bir makalede, resmi kayıtlara geçmiş tarihteki ilk ölümlü meteorit vakasının Osmanlı Devleti topraklarında, 22 Ağustos 1888 Çarşamba günü, saat 20:30 sıralarında yaşandığı gösterililiyor.
Dijital ortama aktarılan ve 60 milyondan fazla dokümanı barındıran T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı bünyesindeki Osmanlı Arşivleri'nden elde edilen 3 mektup, o gün yaşananları anlatmaktadır. Bu mektuplardan ilki, olayın yaşandığı yer olan ve o zamanlar Osmanlı Devleti topraklarında yer alan Musul (Irak) valisi Faik Mustafa Bey, dönemin İçişleri Bakanlığı konumundaki Dahiliye Nezareti'ne şöyle yazmaktadır:
(...) Ağustosun onuncu Perşembe gunü saat sekiz buçuk raddelerinde Suleymaniye’nin Serçinar garbi nahiyesinde vakî Çişane nam karyesinin zeylinde ve ahram şeklinde kain tepe uzerinde bir şu'le hasıl olarak mevad-ı turabiye ve haceriye-yi ihrak ile beraber havaya suud eden buhar Süleymaniye’nin şark cihetinde kain Dilaver karyesi cihetine giderek iş bu karyenin dahi bir tepeye istinadı bulunması hasebiyle bu tepenin altında bulunan iki nefer ademden birisine ziyadece tesir edip telef eyledigi gibi diğerinin hala esir fraş bulunduğu ve Gülambar kazasında vaki’ Horilmar nam karyede dahi boyle bir hal vuk’uuyla karye derununda ve etrafı erbaasında yağmur yağarcasına on dakika mikdarı taşlar yağdığı ve orada nüfusca hamdolsun bir güne mazarratı olmamıs ise de taşların tesadüf ettiği besatin ve mezruata hasar-ı külli irad ettiği ve mezkur taşlardan numune alarak bir parçasının gönderdiği Süleymaniye mutasarrıflığından ba-tahrirat işar olunmuş ve mezkur numune manzur ali nezareti penahları buyrulmak üzere postaya teslimen takdim kılınmış olmakla ol babda ve her halde emri ferman hazreti menlehul emre gider.
Burada sözü edilen tarihler, Rumi takvime göre verilmiştir (10 Ağustos 1304). Bu, Gregoryen takvimde 22 Ağustos 1888'e denk gelmektedir. Yukarıdaki mektup, 13 Eylül 1888'de kaleme alınmıştır (Rumi takvimde 1 Eylül 1304). Mektuptan da anlaşılacağı üzere göktaşlarının "10 dakika süresince yağmur gibi yağdığı, 1 kişiyi öldürdüğü, diğerini felç ettiği ve civarda hasara neden olduğu" belirtilmektedir. Meteorit, aşağıdaki haritada da gösterildiği gibi Gülambar civarında atmosfere giriş yapmış, sonrasında muhtemelen parçalanarak 67 kilometre uzaktaki Serçinar bölgesindeki (35° 35' 2.80" Kuzey, 45° 23' 6.69" Doğu) tepelere yağmıştır. Bu sırada 1 kişiyi öldürmüş, 1 kişiyi felç etmiş ve tarlalara zarar vermiştir.
8 Ekim 1888'de ise Dahiliye Nezareti'nin gönderdiği mektubu alan Sadrazam Kamil Paşa, bilgileri özetleyerek 9 Ekim'de Sultan 2. Abdülhamit'e iletti. Sadrazam'ın kaleme aldığı mektupta şunlar yazıyordu:
Geçen Agustosta Süleymaniye sancağı dahilinde kain Çişane nam-ı karye zeylindeki tepe uzerinde bir şu'le hasıl olub havaya suud eden buharın Dilaver Karyesinde bulunan iki kişiye tesiri ile birinin telef olduğunu ve Gülambar kazasında vaki’ Horilmar nam karyede dahi beş on dakika mikdarı nuzul eden taşdan nüfusca bir zaiyat olmadığını ve düşen taşlardan numune olarak bir parçasının gönderildiğini havi Musul vilayetinden Mebus-u Tahriratıyla zikr olunan taş parçası manzur-u ali buyrulmak içün dahiliye nazareti celilesinin tezkeresi ile ma’en arz ve takdim kılındı efendim.
Ne yazık ki Sultan 2. Abdülhamit'in bu olaya cevabı veya aldığı karara dair herhangi bir belgeye henüz ulaşılamamıştır. Benzer şekilde, toplandığı söylenen meteorit numunelerine dair de herhangi bir bulguya henüz ulaşılamamıştır. Dolayısıyla bu olayın bir meteorit düşmesi olmama ihtimali her zaman olmakla birlikte, olayların birden fazla kaynak tarafından yazılması ve devletin en üst kademelerine kadar ulaştırılmış olması, olayın meteorit kaynaklı olmasa bile gerçekliği konusunda herhangi bir şüpheye yer bırakmamaktadır.
Eğer gerçekten meteorit düşmesi ise bu vaka, resmî kaynaklarda kaydedilmiş en eski tarihli ve ölümle sonuçlanan meteorit düşmesi vakası olarak tarihe geçmektedir.