Türkiye Gençlik Birliği Genel Başkanı Kayahan Çetin'e yolda ulaştık. Hatay’da bir grup gönüllü genci karşılamaya, görevlerini anlatmaya gidiyordu. O, aracın içinde... Karanlıkta, gece 23:00 sularındayken konuştuk. Bir yandan da televizyon ekranlarında Tekyürek Kampanyası yürüyordu. Ekranda nakdi yardımlar, miktarları, sahipleri bir bir açıklanırken biz de Gaziantep’ten Hatay’a giden Nurdağı yolunda gençlik lideriyle ekranda buluştuk, Tekyürek’in gençlik ayağında neler yapıldığını dinledik. Tok sesiyle, hızlıca ama tane tane sahadaki TGB‘yi anlattı. Acıyı, mücadeleyi, umudu, enkazdan çıkan yeni dünyayı sesinden anlamak mümkündü.
TGB, üniversite gençlerine çağrı yaptı, önce yardım topladı, sonra gönüllü başvurularını aldı. Kulüpler, üniversite grupları, kime ulaşabilirlerse ulaştılar, duyuruya da devam ediyorlar. İnternet üzerinden yapılan çağrıya her gün yüzlerce başvuru geliyormuş. Kayahan’dan dinleyelim:
“TGB olarak depremin ilk anından itibaren seferber olduk. Kurduğumuz deprem komitesiyle bölgeye gittik. Hızlıca deprem gönüllüleri çalışmasını başlattık. Kısa sürede binlerce başvuru geldi. Türkiye'nin dört bir yanından arkadaşlarımız gönüllü olmak için öne atıldılar. Telefonla bizleri aradılar, görev talep ettiler. Hiçbir koşul öne sürmediler. Yatacak yer, beslenme ve ısınma tabiri caizse umurlarında değildi. İlk olarak yardım kampanyası başlattık. Öğrenciler arasında dayanışma yaratarak, seferber edebileceğimiz herkesi seferber ederek 12 tır gönderdik. Başta TGB Genel Sekreteri Samet Kunt olmak üzere bölgeye gittiler. İhtiyaçları tespit ettiler."
Kayahan Çetin, ilk elde yardımların toplandığını 2 bini aşkın gönüllü ordusunu AFAD ve devlet görevlilerinin yönergesiyle sahaya sevk ettiklerini söyledi: “Şu an yoldayız, gidiş sebebimiz de 50 kişilik TGB’li gönüllü arkadaşlarımızla buluşmak, onlara görevlerini anlatmak. Hatay’a geçecekler yarın. Orada çadır kentin sorumluluğunu alacaklar. Afşin Gençlik Merkezinde 40 kişilik bir merkezin sorumluluğunu aldık. Biz de ön hazırlıklar için gidiyoruz. Enkaz kaldırma ve çadır kentlerin kurulmasından sonra ihtiyaçlar artacaktır."
TGB Genel Sekreteri Samet Kunt, sahada, TGB merkezi İstanbul ve Ankara’da 7 gün 24 saat görev başında! İlk durak Kahramanmaraş merkez, sonra Elbistan, Pazarcık, çadır kentleri gezilmiş. Kayahan Çetin anlatsın:
“İhtiyaç varsa arkadaşlarımız hazır, dedik. Yetkililer, gönüllüler birkaç gün kalıp dönüyorlar, şeklinde bir zaafa dikkat çekti. Biz her türlü göreve hazırız, dedik. Adıyaman ve Hatay’da da aynı şekilde. Hepsi bölgeye gitmek için talimat bekliyorlar.“
TGB Genel Başkanına, gönüllülerin ortak yönlerini soruyoruz, "Türk genci karakteri", diyor kısaca. Kız erkek oranları eşitmiş ve memleketin dört bir yanından, farklı illerden geliyorlarmış. Kayahan’ı dinleyelim:
“Hepsi gönüllüler. Evlerinde oturmak istemiyorlar. Böyle bir yıkım karşısında bir şeyler yapmak isteyen, Türk gencinin sarsılmaz karakterini, milletine öncülük etmeye aday öğrenciler. Kimisi çalışıyor kimisi üniversitede. Hepsi öğrenci. Elinin taşın altına atmaktan çekinmeyen bir karakter onlarınki. Çorum, Van, İzmir… her ilden geliyorlar. Depremzedelere de bu özellikleri güç veriyor."
Sosyal medyada ve ekranlarda karpuz gibi milleti ikiye ayırma çabasını merak ediyoruz. Deprem bölgesinde de böyle bir durum var mı? Kayahan Çetin, tuhaf karşılıyor bu soruyu. Çünkü gerçek durumla asla ilgisi, bağlantısı yok! Şöyle anlatıyor durumu:
“Tabi eksikler var, çadır kent ihtiyaçları ve koşullar açısından anında bir sistem ve akış sağlanamadı… Ancak bu duruma karşı iki bakış açısı var: İlki, eksikleri gidermek için kolları sıvayan, devlet kurumlarının eşgüdümüyle göreve atılmak isteyenler! İkincisi, eksikleri bahane ederek ikilik yaratmak, zarar vermek isteyenler var. Biz birinci yolu tercih ediyoruz. Depremden etkilenen vatandaşlar da devlet görevlileri de, sahadaki herkes birinci istikamette hemfikir! İlk gün yayın yaptık, o yayın esnasında vatandaşlar geldiler, 'Aman devletimiz aleyhine bir şey söylemeyin', dediler. Düşünsenize! Tabii, dedim."
“İkinci grup nerede derseniz onları yalnızca sosyal medyada görüyoruz. Sahada hiç karşılaşmadık. Herkes şu anda hataları, eksikleri nasıl kapatırız mücadelesi veriyor. Sosyal medyadaki ekip veryansın ediyor, yo enkazdan önce Ak partililer çıkartılıyormuş da vs. vs. Oysa Hatay’a ilk intikal eden grup askerlerdi. Seferberlik ve eşgüdüm var burada.
Bütün kışkırtma odağı aslında sosyal medyadan geliyor. Elini taşın altına koyanlar sahada. Diğerleri sosyal medyada. Etkili oluyor mu derseniz hayır, olmuyorlar,"
Yurtlar meselesi Kayahan’ın bu tarifine pek uygun. Bölgede yurtta kalıp da evi barkı yıkılmış ama gidecek yeri olmayan öğrenciye rastladınız mı? Rastlamamışlar. Kayahan Çetin, yine somut gerçeklere işaret ediyor:
“13 milyon insanımızın etkilendiği ve toplamda 1 milyona yakın öğrencinin mağdur olduğu bir olay yaşıyoruz. Deprem bölgesindekilerin eğitime devam etmelerinin yolu uzaktan eğitim. Bununla beraber insanlarımız çadır kentlerde kalıyor ama hava eksi 8 derece. Donmamak için gece boyunca suları açık bırakıyorlar. Salgın hastalık gündemde. Hal böyleyken temel ihtiyaçların karşılanabileceği seçenek bu yurtlar. Üstelik depremzedeler için öncelik var, hatta ilk olarak kontenjan açığı doldurulacak, önce 160 bin boş kontenjan sonra adım adım depremzedelere açılacak. Depremzede durumundaki öğrenciler yurtlardan gönderilmeyecek. Biz bu konuda TGB olarak depremden etkilenen öğrencilere muafiyet hakkı da mutlaka tanınmalı, önerisi yapıyoruz. Ayrıca otellerde barınmak ayrı bir maliyet ve ülkenin turizm gelirine ihtiyacı var, unutmayalım."
Kayahan Çetin, memleketin bütünü ve geleceği açısından bakıyor meseleye. Büyük deprem, büyük felaket büyük çözümler de getiriyor besbelli… Arkadaşlarıyla kafa kafaya vermişler, sahada yiyecek giyecek taşıma, yerleştirme işlerinden kalan zamanlarında "Türkiye bu zorlukları nasıl aşacak?" Bunu tartışıyorlar. Diyor ki, “Bozguncular devlet enkaz altında kaldı dediler, ya. Biz yıkılan devlet değil sizin sisteminiz enkaz altında kaldı, diyoruz. Feveran eden vatandaşımız bile devlet nerede diyor. 1980'den beri devlet yıkıcılığı yapan propagandayla aslında bir sistem yıkıldı. Yükselen devletçiliktir! TOKİ binalarında da görüyoruz, feveran eden vatandaşın çağrısında da görüyoruz. Tek otorite olarak devlette de görüyoruz. Malzemeden çalanı engelleyecek tek mekanizmanın devlet denetimi olduğunu biliyoruz. Parolamız, devlet otoritesini güçlendirmek."
Çalışmalara Van’dan katılan Özgür Erdinler, yaşadığı Van depreminin acısını hatırladığını bu yüzden daha çok yardım etme isteği duyduğunu aktardı: “Türk milletinin insanlığını ve kardeşliğini görüyoruz. Aynı acıyı yıllar önce yaşadığım için buradaki halkımızın sorunlarını daha iyi anlıyorum. Amacımız elimizden gelenin fazlasını yaparak halkımızın yanında durmak. Gelen yardımları sınıflandırarak düzenli, tertipli ve koordineli bir çalışma yürütüyoruz. Vatandaşlarımızın yanında durduğumuzu gösterdikçe acısını mutluluğa çevirebiliyoruz.”
TGB Genel Başkanı Kayahan, İzmit Kocaelili, 25 yaşında. ODTÜ Tarih bölümü son sınıf öğrencisi. Son 5 yıldır TGB sıralarında siyasetin içinde. “Hem bağımsızlıkçı hem de toplumcu düzeni savunan bir hareket olduğu için TGB’liyim. Tam bağımsız Türkiye şiarını benimseyen, sağ sol ayrımı yapmadan vatan savunması çizgisinde birleştirdiğini görünce TGB'li oldum. TGB okulundan mezun olmak, gelecekte Türkiye‘ye liderlik edecek nesillerin gençleri olmaktır." diyor.
“Gönüllü TGB’liler sahada ihtiyaç noktalarına sevk ediliyor. Çadır kent sorumlusu olarak görev alıyorlar. Çadırda depremzedelerle birlikte kalıyorlar. Bir depomuz var, yardım tırlarıyla gelen ihtiyaç malzemeleri orada. Tasnifler yapılıyor. Gıda paketleri hazırlanıyor, sınıflandırılıyor, dağıtılıyor. Çadır sorumluları, eksikleri tespit ediyor ve AFAD merkezine bildiriyor. Mesela soba var mı eksik? Planlama yapılıyor. Çocuklar için Aile Bakanlığı ve Kızılay’ın ekipleri var."
Samet Kunt, TGB Genel Sekreteri. Tam 10 gündür bölgede, iller arasında mekik dokuyor. Gençlerin yardıma koşmak için büyük özveri gösterdiğini söyleyen Kunt, gönüllü arkadaşları için şunları söyledi: “TGB olarak her zaman Türk gençliğinin erdemlerinden, ahlakından, vatanseverliğinden bahsettik. Bunun temelsiz bir şey olmadığı deprem meselesiyle de ortaya çıktı. Kaderlerini milletinin kaderiyle birleştirdiler. Gittikleri yere umut götürüyorlar. Bölgeye gitmeye hazırlanan arkadaşlarımız da aynı şekilde. Gittikleri yeri değiştirmeye, umut taşımaya gidiyorlar. Bütün gönüllü arkadaşlarımıza bir kez daha çağrı yapıyoruz. Herkese ihtiyaç var. Bu yüzden herkesi TGB’nin başlatmış olduğu Deprem Bölgesinde Gönüllü Ol kampanyasına destek vermesini bekliyoruz.”
Deprem bölgesine Ankara’dan gelen Aslı Sezen Sezgin, Afşin’deki çalışmaları şöyle anlattı: “AFAD'dan gelen isteği öğrendiğim zaman orada olmamız gerektiğini düşündüm. Bu yaraların sarılmasını istiyorsak hep beraber mücadele etmeliyiz. Biz de gençler olarak en ön safta olmalıyız. Bu yüzden geldim. Buradaki çadır kentte günümüz sabah 8.00’de başlıyor. Uyanma ve kahvaltıdan sonra görevlendirilen çeşitli alanlar var, ben depo kısmında çalışıyorum. Buraya yollanan bütün yardımların düzenlenmesi ve dağıtımıyla ilgileniyoruz. Gıda kısmında çalışan arkadaşlarımız da dağıtım ve düzenlemeyle ilgileniyorlar. Geceleri ikişer saatlik vardiyalarla güvenlik için nöbetler tutuyoruz.”
Konya’dan gelen TGB Deprem Gönüllüsü Mehmet Ersoy: “Türk gençliği olarak bir şeyler yapmamız gerektiğinin farkındaydım. Ama etrafımda benim gibi düşünen birlikte hareket edebileceğim insanlar yoktu. Karşıma TGB çıktı. Programlı ve disiplinli bir şekilde ekip topladıklarını öğrendiğimde onlarla olmaya karar vermiştim. Sabah erken uyanıp kahvaltı yaptıktan sonra herkes, daha önce belirlenen görev bölgesine dağılıyor. Gıda, kıyafet ve çadır temin etmek başlıca görevlerden. Halkın temel ihtiyaçları karşılanmış olup hayatlarının bir nebze de olsa yavaş yavaş normale dönmesi üzerine çalışmalar yapıyoruz.”