Türk kahvesi içtikten sonra vücut, anında birkaç farklı değişim yaşar. Tüm vücut enerji akışından etkilenmeye başlar. Bu enerji, çocuklarda 3 saat, yetişkinlerde ise 5-7 saat sonra etkisini kaybetmeye başlar. Türk kahvesinin birçok faydası olmasına rağmen, aşırı tüketimi önerilmemektedir. Çünkü aşrı dozda içtikten sonra uykusuzluk ve mide problemleri yaşayabilirsiniz. Ayrıca yüksek tansiyon problemi de fazla Türk kahvesi tüketiminin sonucu olabilir.
Yemek yedikten sonra içilen kahve sindirime yardımcı olur. Şekersiz kahve tüketimi, kilo ve mide problemlerini önler. Hafızanızı güçlendirir, daha enerjik hissetmenizi sağlar ve üşengeçliği ortadan kaldırır. Türk kahvesinin düşünme gücüne olumlu etkisi olduğu çok açık. Birçok yazar, şair, ressam sanat eserlerini ortaya çıkarırken kahve fincanını yanından ayırmaz. Söylentilere göre, “Şair Eşref” ironi yazılarını yazmadan önce 2 fincan kahve içermiş.
Normal adette içilen Türk kahvesinin faydalarını özetlediğimizde hiçbir yan etkisinin olmadığını görüyoruz. Bir fincan kahve 50 mg. kafein içerir ve vücuttan kolayca atılır. Uyarıcı özelliğiyle bir fincan dahası beyninizi sinyallere karşı açık hale getirir ve vücuttaki enerjiyi arttırır. Türk kahvesinin faydaları:
Kolesterolü düşürür
Ağrı kesici etkisi yaratır
Meme kanseri riskini azaltır
Astım riskini azaltır
Sosyalleştirir
Siroz riskini azaltır
Kolay nefes almayı sağlar
Diyabet ve parkinson rahatsızlıklarını önlemeye yardımcı olur
Pankreas kanseri riskini azaltır
Depresyonu iyileştirir.
Kahve her ne kadar sağlıklı ve yararlı bir besin olsa da bazı hastalıkları bulunan veya ilaç kullanan kişiler için tüketimi, sağlıklı bireyler için ise aşırı tüketimi bazı olumsuzluklara yol açabilir. Özellikle tansiyon, kalp ritmi bozukluğu (aritmi), taşikardi ve diğer kalp hastalıkları olan bireylerde kahve tüketimi çarpıntıya yol açabilir. Bu olumsuzluk herhangi bir kalp hastalığı olmayan bireylerde de aşırı kahve tüketimi sonucunda görülebilir. Tansiyon hastalarında ise kahve tüketimi, kan basıncının yükselmesine neden olabilir. Tüm besinlerde olduğu gibi kahvenin tüketiminde de ölçülü olunmalıdır. Günde 3 fincanın üzerinde kahve tüketiminin doğurganlığı olumsuz etkileyebildiği, 5 fincanın üzerinde kahve tüketiminin de kemik erimesine yol açabildiğini gösteren bilimsel çalışmalar mevcuttur. Yine aşırı kahve tüketimi uykusuzluk, gerginlik, sinirlilik ve hassasiyet gibi olumsuzluklara yol açabilir. Kansızlık sorunu bulunan kişilerde aşırı kahve tüketimi besinlerdeki demirin emilimini azalttığından kansızlığı şiddetlendirebilir. Bu bireylerin kahve tüketimi konusunda hekimine danışması, tükettiği zamanlarda ise bir fincan ile sınırlandırarak yemeklerden 45 dakika önce ve sonrasındaki sürece denk gelmemesine dikkat etmesi önerilmektedir. Bunlara ek olarak kahvenin sade veya yalnızca süt eklenerek tüketilmesi önerilir. Kremalı, şekerli, şuruplu ve hazır süt tozları içeren kahvelerde yağ ve şeker içeriği çok yüksek olduğundan kahvenin bu şekilde tüketimi faydadan çok zarara neden olacaktır. Aynı zamanda diüretik olan kahve, idrar çıkışını arttırır. Bu etkisinden dolayı yeterli su tüketmeyen kişilerde sıvı kaybına (dehidratasyon), böbrek ve kalp hastalıkları olanlarda ise elektrolit dengesizliklerine yol açabilir.
Eğer siz de sağlığınıza önem veriyor ve beslenmenize dikkat ediyorsanız, beslenme planınıza kahve ekleyerek sağlığınızı güçlendirebilir, hastalıklardan korunabilirsiniz. Herhangi bir sağlık probleminiz yoksa günlük 1-2 fincan filtre kahve veya Türk kahvesi tüketebilirsiniz. Fakat herhangi bir sağlık sorununuz var ise veya herhangi bir sebeple ilaç kullanıyorsanız sizin için zararlı olabileceğini göz önünde bulundurarak kahve tüketmeye başlamadan önce mutlaka ve mutlaka hekiminize danışınız.
Türk Kahvesi, Türkler tarafından keşfedilen kahve hazırlama ve pişirme metodunun adıdır. Özel bir tadı, köpüğü, kokusu, pişirilişi, ikramı... kısacası, kendine özgü bir kimliği ve geleneği vardır.
1543 yılında Yemen Valisi Özdemir Paşa, lezzetine hayran kaldığı kahveyi İstanbul’a getirdi.
Türkler tarafından bulunan yepyeni hazırlama metodu sayesinde kahve, güğüm ve cezvelerde pişirilerek Türk Kahvesi adını aldı.