Yataklı ve yemekli vagonları bulunan Fransız demiryolu işletmesi Vagon-Li (Wagons-Lits) şirketinde, 22 Şubat 1933 tarihinde Belçikalı müdür Jannoni, telefonda Türkçe konuşan memur Naci Bey'e şirketin resmi dilinin Fransızca olduğunu bildirerek, 25 kuruş para cezası ve 15 gün işten uzaklaştırma cezası verdi.
Bu olay dönemin gazetelerine yansıyınca 25 Şubat 1933 günü aralarında Peyami Safa, Cahit Arf gibi tanınmış isimlerin de bulunduğu Darülfünun ve Milli Türk Talebe Birliği öğrencileri, toplanıp şirketin Beyoğlu'nda bulunan şirket bürosu önünde protesto gösterileri yapmaya başladı.
Daha sonra olaylar büyümüş, camları kırarak büroya giren öğrenciler, Mustafa Kemal'in duvarda asılı olan resmini aldıktan sonra büroyu tahrip etti.
Grup, ellerinde Mustafa Kemal resmi ve Türk bayraklarıyla şirketin Karaköy bürosuna gelmiş, aynı şekilde Mustafa Kemal'in resmini duvardan aldıktan sonra büroyu tahrip etti.
En sonunda İstanbul Valiliği'nin önüne gelen kalabalık, gazete binalarının önünde bir süre daha gösteriyi devam etmişler ve ellerindeki Mustafa Kemal resimlerini halkevine teslim ettikten sonra dağıldı.
Yaşanan olaylar üzerine şirket, Naci Bey'i işe başlatmış, Azınlıkların ve gayrimüslimlerin yoğun olarak yaşadığı Pera civarında birçok yabancı şirket, Türkçe isim kullanmaya başlamış ve yeniden "Vatandaş Türkçe konuş!" kampanyası başlatılmıştır.
Vagon-Li şirketi daha sonra Osmanlı Devleti döneminden kalan birçok yabancı şirket gibi devletleştirilmiştir. Ayrıca kurumun başına Türk bir müdür atanmıştır.
Olayların perde arkasında yeni ayrıntılar da zamanla ortaya çıkacaktı.
Şirketin çalışanlarından birisi, Mösyü Jannoni'nin kendilerine "Türklerin hepsi hırsız ve sahtekar" dediğini söyledi.
Bunun üzerine Jannoni hakkında "Türklüğe hakaret" suçlamasıyla ve 5 yıl hapis istemiyle dava açıldı.
Ancak karar verilmeden önce cumhuriyetin 10. yılında çıkan afla Mösyü Jannoni'nin davası düştü.
Olaylara katılan öğrencilerden biri olan ünlü tiyatro yazarı Haldun Taner, seneler sonra şirketi taşladıkları sırada dönemin İmar Bakanı Ali Çetinkaya'nın Hatay Pastanesi'den kendilerini gururla izlediğini söyleyecekti.
Taner, olayın devlet tarafından organize edildiğini düşündüğünü belirtecekti.
Vagon-Li Olayı'ndan sonra ülkede "Vatandaş Türkçe Konuş" kampanyasının başlatılması, Haldun Taner'i doğrular nitelikteydi.