Bugün Rusya’nın NATO’nun genişlemesine karşı başlattığı operasyonla yeniden gündeme gelen ırkçılık esasında yeni bir ideoloji değil. Aksine ırkçı görüşler Batı’da kurumlaştı. İngiltere’nin Mısır Sömürge Valisi Evelyn Baring’in görüşleri Batı’nın ırkçılık gerçeğini ortaya koyan cinsten. Baring şöyle diyor:
“Kesinlik, doğu kafası için nefret edilecek bir şeydir. Kolayca büyük yanlışlıklara yol açabilecek bu kesinlik yokluğu aslında doğu kafasının genel karakteridir. Avrupalı sağlam düşünür.
Meseleleri açıkça ortaya koyar. Mantık öğrenmiş olmasa dahi doğuştan mantıklıdır. Tabii olarak şüphecidir bir teklifin doğruluğunu kabul etmeden önce delil ister. Daima canlı duran zekâsı makine gibi çalışır.
Doğu kafası ise ülkesinin pitoresk görüntüleri gibi en yüksek noktada simetri duygusundan yoksundur. Düşünce sistemi düzensiz ve dağınıktır. Arapların ataları söz ilmini en yüksek dereceye çıkarmışlarsa da onların torunları en dar anlamda düşünce yeteneğinden yoksun kalmışlardır.”
Baring’in görüşlerini bugün Ukrayna krizinde Batı basını dillendiriyor. “Onlar da bizim gibi araba kullanıyor” diyen muhabirler ırkçılığın gerçek yüzünü gösteriyor.
1603’de Hugh Davis, Virginia’da bir zenci ile cinsel ilişkiye girerek vücudunu kirletmek ve kendini önce Tanrı katında sonra da Hıristiyanlar nazarında utanç içinde bırakmak suçlamasıyla kırbaçlandı.
1662’de Virginia Kolonisi, yeni bir kanun çıkartarak, zina suçunun cezasının zencilerle işlendiği takdirde iki kat olarak uygulanmasına karar verdi.
1664’te Maryland Eyaleti, beyazların ve özellikle beyaz kadınların zencilerle evlenmesini yasaklayan bir kanun çıkardı. Eğer beyaz bir kadın siyahi bir erkekle evlenirse, kendisi de köleliği kabul etmiş olacak ve çocukları da köle sayılacaktı.
1691’de Virginia Kolonisi, her türlü ırk arasında evliliği yasaklayan başka bir kanun çıkardı. Buna göre herhangi bir beyaz kadın ya da erkek, bir zenci, melez ya da Kızılderili ile evlenirse, bir daha dönmemek üzere koloniden sürülecekti.
1830 Amerika’sından: Çalışırken üründen yememesi için kafasına, ağız kısmı kapalı, demirden bir kafes takılan bir köle.
1890-1905’de Belçika, Afrika’da Kongo’yu sömürgeleştirirken 10 milyon yerliyi katletti. Köle olmayı kabul etmeyenlerin ellerini ve ayaklarını hunharca kestirdi.
26 Aralık 1908'de ABD’li Jack Johnson, Kanadalı Tommy Burns’u yenerek dünyanın ilk siyahi ağır sıklet boks şampiyonu oldu. Ancak ırkçı beyazlar onun bu zaferini bir türlü hazmedemediler ve görmezden geldiler.
Almanya'da iktidar olan Hitler, tarihte görülmemiş bir soykırım gerçekleştirdi. Hitler, Yahudileri, çingeneleri, hatta hasta ve engellileri sistematik biçimde öldürdü. Nazi Almanyası Batı tarihinde kara bir leke olarak anılmaya devam ediyor.
1948 yılında 54 yaşındaki George W. McLaurin, ilk Afro-Amerikan öğrenci olarak ABD’deki Oklahoma Üniversitesi’ne kabul edildi edilmesine ama tahmin edileceği üzere ayrımcılığa maruz kaldı ve dersleri takip ederken beyaz öğrencilerden ayrı bir yerde oturmak zorunda bırakıldı.
1954’te Dorothy Counts, beyazların lisesine kabul edilen ilk ABD’li siyahi öğrenci olarak tarihe geçti. Fakat beyazların aşağılamasına ancak 4 gün dayanabildi ve okuldan kaydını aldırmaya mecbur kaldı.
14 Kasım 1960'ta Afrika kökenli Ruby Bridges eğitim için beyazların gittiği okula girdi. Buna tepki gösteren beyaz anne ve babalar kendi çocuklarını dışarı çıkardılar. Öyle ki bir kadın, tahta bir tabutun içine siyah bebek koydu ve onu protesto etti. Barbara Henry dışında tüm öğretmenler, siyah bir çocuğa ders vermeyi reddettiler.
Batı'nın ırkçılığı yalnız Afrikalılara ve sömürge ülkelerine yönelik değildi. Kendi davetleriyle Almanya'ya çalışmaya giden Türklere de çeşitli saldırılar düzenlendi. Bunlardan en çok bilineni ise 1993 yılında yaşanan Solingen katliamı. 29 Mayıs 1993 tarihinde Almanya'nın Solingen şehrinde, Türk kökenli Genç ailesinin evinin neonaziler tarafından kundaklanması sonucu aileden beş kişinin yaşamını yitirmesiyle sonuçlandı.
Almanya'da neo-naziler tarafından düzenlenen saldırılar bununla da kalmadı. Döner cinayetleri adıyla anılan katliamlar 200-2006 yılları arasında yaşandı. Bu saldırılarda dokuz kişi hayatını kaybetti.
Almanya'da özellikle 1980 sonrası başlayan ve Türken raus (Türkler dışarı) sloganıyla akılda kalan bu ırkçı eylemler de Batı'nın karanlık tarihine geçti.
Batı'nın ırkçılık tarihi burada da son bulmadı. Ukrayna'da 2014 yılında neo-nazi grupları 2 Mayıs 2014'te Odessa'da sendika binasını yaktı. Yaşanan olayda 50 kişi hayatını kaybetti. Olay Ukrayna'nın "Madımak"ı olarak tarihe geçti.
Nazi kıyafeti giymiş bir Ukraynalı.
Batı'da yalnız Türk, Afrika ve Rus düşmanlığı olmadı. Başta Fransa olmak üzere Avrupa'da islamofobi giderek yayılıyor.
2017 yılında Kanada'nın Quebec bölgesindeki İslami kültür merkezinde bulunan altı kişi akşam namazı sırasında silahlı bir saldırıda katledildi, 18 kişi ise yaralandı. Kanada Başbakanı Justin Trudeau, saldırıyı "ibadet sırasında Müslümanlara düzenlenmiş bir terör saldırısı" olarak tanımlayarak kınadı.
25 Mayıs 2020 tarihinde akşam saatlerinde Minneapolis'te 20 Amerikan doları sahte banknot ihbarı için gelen polislerden biri olan polis memuru Derek Chauvin'in kelepçeli şekilde yere yüzüstü yatırdığı Afro-Amerikalı şüpheli George Floyd'un boynuna 8 dakika 46 saniye boyunca diziyle bastırarak öldürdü.
Rusya'nın NATO'nun doğuya doğru genişlemesine karşı askeri operasyon başlatmasının ardından Batı Dostoyevski'yi dahi yasaklar hale geldi. Kişisel ve keyfi yaptırımlar uygulayan Batı'da Rusofobi baş gösterdi. Aynı Batı koronavirüs salgını ortaya çıktığında Asyalıları suçlamıştı. Dönemin ABD Başkanı Trump koronavirüse çin virüsü adını vermişti