Wagner ve Prigojin isimleri üzerinde uzun süredir Batı kaynaklı bir kara propaganda hüküm sürüyor. 2017’den beri ABD yaptırımları altında bulunan Wagner, son olarak 2022 Aralık’ında ABD Ticaret Bakanlığı’nın kara listesine girdi. “Askeri nihai kullanıcı” olarak etiketlenen şirket, dünyanın herhangi bir yerinde Amerikan ekipmanlarıyla üretilen herhangi bir teknolojiye erişimden mahrum bırakıldı. Bloomberg, 2022 Kasım sonunda ABD Başkanı Biden yönetiminden kaynaklara dayandırdığı haberinde, Wagner’in “yabancı terör örgütü” listesine girmesi için Washington’da bir hazırlık olduğunu yazdı.
Wagner’in faaliyetleri ve Prigojin’in rolü, Ukrayna Savaşı’na kadar arka plandaydı. Ancak 2022 Eylül’ünde, özellikle cephedeki başarılardan sonra Prigojin, Wagner’in ne olduğunu ve kendisiyle ilişkisini berraklığa kavuşturan bir açıklama yaptı.
Prigojin, Batı’da “paralı asker” olarak karalanan Wagner grubunun “Rus vatanseverler ve üst düzey askeri profesyoneller” olarak tanınmasının zamanının geldiğini söyledi. Ayrıca bir özel askeri yüklenici firma olan Wagner PMC’yi, 2014 yılında Ukrayna saldırısı altındaki Donetsk ve Lugansk halkını koruyacak bir savaş gücünü finanse etmek için kurduklarını açıkladı.
Wagner, özellikle son yıllarda Afrika’da ABD ve Fransa destekli terör örgütlerine karşı bağımsızlık mücadelesi veren Mali, Kongo, Sudan, Orta Afrika Cumhuriyeti gibi devletlerle yaptığı işbirliğiyle öne çıktı. Wagner’in faaliyetleri; ABD derin devletinin Dış İlişkiler Konseyi (CFR), RAND Corporation, CSIS gibi merkezi düşünce kuruluşlarından New York Times, Washington Post gibi Atlantik medyasının amiral gemilerine kadar tüm mecralarında Rusya’nın “gayrıresmi uzantısı” olarak hedef alındı. Wagner’in işbirliği yaptığı ülkeler Sırbistan’dan Libya’ya, Mozambik’ten Yemen’e, Suriye’den Latin Amerika’ya kadar uzanıyor.
Kara propagandanın merkezindeki isim Prigojin, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in kritik kararlarında görüşlerine sürekli başvurduğu bir isim. Rusya Millî Güvenlik Kurulu görüşmelerinin değişmez katılımcısı olan Prigojin, Ukrayna Cephesi Komutanlığı’na General Sergey Surovikin’in atanmasında da etkili olmuştu.
Batı medyasında “Putin’in şefi / ahçısı” olarak anılan Prigojin, 2016’dan beri ABD’nin yaptırım listesinde. Geçen yıl FBI tarafından 250.000 dolar ödülle “en çok arananlar” listesine konuldu. Dışişleri Bakanlığı’nın sitesinde Wagner’in Afrika faaliyetleriyle ilgili doğrudan Prigojin’in aleyhine resmi bir rapor yer alırken ABD Hazine Bakanlığı, Nisan 2021’de Asya, Avrupa ve Afrika’da seçimlere yönelik operasyonlar düzenlediği gerekesiyle Rus iş adamını ayrıca bir yaptırım listesine koydu. Ukrayna Operasyonu başladıktan hemen sonra Prigojin, hem ABD hem de AB tarafından ilk yaptırım uygulanan Ruslardan biri oldu.
Beyaz Saray, Wagner’in Donbass bölgesinde yaptığı başarılı operasyondan sonra doğrudan Prigojin’i hedef alan bir açıklama yaptı. Biden’ın Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, Putin’in savaşın seyrini değiştirmek için giderek daha fazla Prigojin’e başvurduğunu söyledi. Wagner’in Ukrayna sahasında “10 bini sözleşmeli, 40 bini Rus hapishanelerinden gelen 50 bin personeli bulunduğunu” iddia eden Kirby, Prigojin’in de Wagner’in Ukrayna operasyonlarını finanse etmek için ayda 100 milyon dolardan fazla harcadığını ileri sürdü.
Prigojin, daha önce Türkiye’nin terörle mücadele operasyonuyla ilgili Aydınlık’a özel demeç vermişti. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 18 Nisan 2022’de Irak’ın kuzeyindeki PKK hedeflerine yönelik başlattığı Pençe-Kilit Operasyonu’nu değerlendiren Prigojin, “Türkiye, teröristlere karşı kutsal bir mücadele yürütüyor ve Kürt kökenliler de dâhil olmak üzere teröristleri toprak bütünlüğüne ve güvenliğinin temellerine saygı duymaya zorluyor.” demişti.
Prigojin ayrıca, “Türkiye, bu harekâtla sınır bölgelerini düzene sokuyor, çünkü orada yaşananlar ülkenin güvenliğini doğrudan etkiliyor. (…) ABD tarafından finanse edilen çok sayıda alçak, istikrarsızlık yaratıyor ve bizzat Türkiye topraklarında dahi milli güvenliğe tehdit oluşturuyor. (…) Türkiye’nin milli çıkarlarını mümkün olan her şekilde savunma hakkı vardır.” ifadelerini kullanmıştı.
Prigojin, son Karabağ Savaşı’nın ilk günlerinde de Aydınlık’a değerlendirmelerde bulunmuştu. 1 Ekim 2020 tarihli Aydınlık’ta yayımlanan demecinde Rus iş insanı, “Türkler, Ermenistan sınırını geçmedikleri sürece, hukuki olarak Karabağ çatışmasına müdahil olma hakkına tam anlamıyla sahiptir. (…) 2018 Turuncu Devrimi’nin ardından, yani Paşinyan’ın iktidara gelmesiyle, çok yüksek sayıda Amerikan NGO’su Ermenistan topraklarında boy gösterdi. Sorunun özü burada yatıyor. Çatışmayı Amerikalılar kışkırtıyor.” demişti. Prigojin, Karabağ konusunda Türkiye’nin saldırgan bir tavrı olmadığını, hatta imrenilecek bir çizgi izlediğini vurgulamıştı.
Prigojin, önceki aylarda ise ABD Senatosu’na gönderdiği açık mektupta FETÖ’ye de değinmiş ve Washington’un Fethullah Gülen’i ülkesinde saklamasına tepki göstermişti:
“Diğer devletlerin milli değerlerini, gelenek ve kültürlerine kadar yok etmek için ABD, tüm dünyada düzenli olarak siyasi süreçlere ve seçimlere müdahalede bulunmaktadır. (…) ABD, birçok ülkeden binlerce suçlu, hırsız ve dolandırıcıların parası için bir cennettir. ABD, terörist gruplar kurar, liderlerini barındırır ve ailelerinin güvenliğini garanti eder. ABD, topraklarında tüm dünyadan Fethullah Gülen, Chen Guangcheng, Rıza Pehlevi ve birçokları gibi hainleri yetiştirir ve saklar.”
HAZIRLAYAN: IŞIKGÜN AKFIRAT