İrlanda patates kıtlığı, İngiltere'nin dünyanın dört bir yanında sebep olduğu felaketlerin en kötülerinden biridir. İngilizler; adada 17. yüzyıldan itibaren Ulster Plantation ile ilk kolonizasyon faaliyetlerini gerçekleştirmesi ve 1801'den itibaren adayı tamamen idaresi altına alması sonucu mezhepçiliğe dayanan bir mülkiyet sistemi gelişmiştir.
Bu mülkiyet sisteminde çoğu İngiltere topraklarında yaşayan, kraliyete sadık ve Anglo İrish olarak anılan protestan arazi lordları; topraklarını aracılara kiralardı. Aracılar ise kiraladıkları geniş toprakları çok küçük parçalar halinde katolik İrlandalı köylülere kiralar ve böyle para kazanırdı. Köylü aileleri de bu küçük toprağı işler ve kira öderdi.
İngilizlerin gelişiyle birlikte uygulanan bu sistem, zaman geçtikçe nüfusun artmasıyla arazi sisteminde büyük bir tıkanıklığa sebebiyet vermiştir. Katolik köylü nüfusunun artmasıyla köylü ailesinin başına düşen toprak gitgide düşmüştü. Daha önce tereyağı, süt, et ve çeşitli sebzeler gibi pek çok gıdaya erişebilen köylüler toprakların küçülmesiyle, küçük topraklarında onları doyurabilecek tek seçenek olarak patatesi görmüştü. küçük bir alanda onlara yetebilecek tek ürün patatesti. tüm İrlanda kırsalı patatese bağımlıydı. Ekonomik olarak ciddi sıkıntı çeken köylülerin evlerinde onları yağmurdan koruyabilecek bir çatı ve bir battaniye bile lüks haline gelmişti. Ev ve arazi için kira ödedikleri için mal varlıkları patatesleri ve domuzlarından ibaretti. Sefalet akıl almaz boyutlardaydı.
1844'te yeni dünya kaynaklı bir patates hastalığı, Kıta Avrupa'sına yayılarak çiftçilerin kabusu olmuştu. kısa sürede bu hastalık tek yiyeceği patates olan milyonlarca kişinin bulunduğu İrlanda adasını da vurdu. 1845’te hasat edilen patatesin yarısı hastalıktan etkilenmişti. hastalık, ürünü çürüterek tüketimini imkansız hale getiriyordu. Bunun yanında, sadece tarladaki değil ambardaki çoktan hasat edilmiş patatesi de etkiliyordu. 1846’da patatesin dörtte üçünün hastalığa maruz kalması ile İrlanda kırsalında açlıktan ölme vakaları başladı.
1847 ve 1848 yıllarında hastalığın vurduğu patateslerin fazlalığı nedeniyle tohumluk patates de kalmayınca işler daha da kötüye gitti. Çiftlik ve sokak hayvanları öldürüldü. Yaban meyvelerine hücum edildi ve sonunda sıra insanlara geldi. Evler yağmalandı, salgın hastalıklar baş gösterdi, köyler ceset yığınlarına teslim oldu, yamyam çeteleri meydana geldi ve çiftçilerin kendi öz evlatlarını yedikleri vakalar kayıtlara geçti. Kıtlığın etkileri geçene kadar 775 bin-iki milyon arası İrlandalı çiftçi; kıtlık, şiddet olayları ve salgın hastalıklar sebebiyle hayatını kaybetti. Ölülerin yanında 2 milyon İrlandalı İngiltere, İskoçya, ABD ve Kanada gibi başka ülkelere göç ederek kıtlıktan kaçtı. Büyük kısmı gittikleri ülkelerde sefalet içinde yaşadı. Kıtlık çoğunlukla, İrlandaca dilinin dominant olduğu yerleri vurdu ve İrlanda kültürü büyük hasar gördü. İrlanda nüfusu, 175 sene geçmesine rağmen halen kıtlık öncesi seviyesine ulaşamamıştır.
Peki İngilizler bu kıtlık sürecinde neler yaptı? Britanya hükümetinde kıtlığın en başında serbest piyasaya müdahale edilmemesi fikri hakimdi. Piyasanın, müdahale edilmediği taktirde yıllarca İngilizlere baş ağrısı olan İrlanda'yı kendiliğinden düzelteceğine ve raporların abartıldığına inanılıyordu. Bu yüzden hayır kurumlarına geniş yetkiler verilmesi ve bunların İrlanda içinde etkili olması mümkün olmadı, çünkü özel teşebbüsün zarar göreceğine inanıldı. İrlanda adasına kızılderili kabilelerinden Osmanlı İmparatorluğuna kadar pek çok yerden yardım yağsa da hiçbiri yeterli olmadı. İngilizler durumun ciddiyetini anladığı vakit kıtlıktan etkilenen milyonlarca kişi vardı ve attıkları tüm adımlar havanda su dövdü. Kıtlığı önlemek için atılan adımlarda yetki, genellikle arazi lordlarına verildi. Arazi lordları da bu yetkiyi olabilecek en kötü şekilde kullandı çoğu zaman. Bunun yanında pek çok İrlandalıya göre İngilizler bile isteye gerçekleştirmişti bu durumu. İrlanda'da isyanlar çıkıp duruyordu ve ada, kalabalık nüfusu taşıyamayacak hale gelmişti. Mülkiyet sistemi iflas etmişti ve tek çare, ülkeden birkaç milyon kişiyi dışarı atmaktı. Bu hamle ayrıca, sanayi devriminin gölgesinde hızla gelişen Glasgow ve Londra gibi büyük şehirlerde ihtiyaç duyulan işçi nüfusunu sağlayacaktı. Ancak uzun vadede bu yaşananların etkisi, İrlandalılar arasında hızla güçlenecek olan milliyetçilik ve cumhuriyetçilik olarak geri döndü.