22 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Fransa-Çin ilişkilerine bakış

Ali Rıza Taşdelen

Ali Rıza Taşdelen

Gazete Yazarı

A+ A-

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron 2018 yılı başlarında Çin’e resmi bir ziyaret gerçekleştirecek. Bu ziyaretin hazırlıklarını yapmak üzere Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian 24-26 Kasım tarihleri arasında Çin’deydi.

Le Drian, mevkidaşı Wang Yi ve Başbakan Yardımcısı Liu Yandong ile görüşmeler yaptı. Böylece, Fransa-Çin ikili ilişkilerini değerlendirme, Asya’daki birinci ortağı Çin ile ekonomik ilişkilerin geliştirilmesini görüşme fırsatı buldu.

Fransa-Çin toplam ticaret hacmi 2016 yılında 62 milyar avro olarak gerçekleşti. Ama Fransa açısından büyük bir dengesizlik var; Fransa’nın Çin pazarındaki payı 16 milyarken, Çin’in Fransa pazarındaki payı 46 milyar. Yani ticaret açığı 30 milyar euro civarında. Fransa, Çin pazarındaki payını artırmanın yollarını arıyor.

ÇİN’İ TANIMAK GELECEK YATIRIMIDIR

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping 2014 yılında Hollanda’da yapılan Nükleer Güvenlik Zirvesi’ne katılmış, sonra Paris’e geçmişti. Fransa 2014 yılını Çin yılı ilan etmişti. Fransa’nın Çin’i resmen tanımasının 50. yılıydı. 1964 yılnda, başında Charles De Gaulle’ün bulunduğu Fransa, Çin’i tanıyan ilk Avrupa ülkesi olmuştu.

Çin Devlet Başkanı, Fransız krallarının sembolü Versay Şatosu’nda ağırlanmış, kendisine kraliyet protokolü uygulanmış ve kırmızı halılar serilmişti. Dönemin Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande,”Çin’i tanımak, gelecek seçimi yapmaktır” diyerek Şi Cinping’e iltifatta bulunmuştu.

Atlantik cephesinden kurtulmanın sancılarını yaşayan Fransa için Çin, Hollande’ın ifade ettiği gibi geleceği temsil ediyor. Asya’da, Çin Fransa’nın birinci ticaret ortağı. Fransa ise Çin’in Avrupa’da üçüncü ticaret ortağı.

ÇİN DİYALOGTAN, FRANSA YAPTIRIMLARDAN YANA

Görüşmelerden sonra Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile birlikte basının karşısına geçtiler. İki ülke ilişkilerinin önemine dikkat çekilen klasik konuşmalardan sonra gazetecilerin sorularını cevapladılar. Sorular Kuzey Kore’nin nükleer denemeleri üzerine yoğunlaştı.

Dünya’nın en büyük nükleer gücüne sahip ABD, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’ni (KDHC), nükleer denemeleri nedeniyle yok etmekle tehdit ettmişti. Kendisi de bir nükleer güç olan Fransa, ABD’nin yanında yer alarak KDHC’nin oluşturduğu balistik ve nükleer “tehdit” konusunda kaygı duyduklarını, bölgede KDHC’ye karşı müttefikleriyle dayanışma içinde olduklarını açıklamıştı.

Fransa ve Çin Dışişleri Bakanları yaptıkları açıklamada KDHC konusunda farklı düşündükleri görüldü. Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, “KDHC nükleer ve balistik denemelerini durdursun, buna karşılık ABD ve Güney Kore de Kore Körfezi’inde askeri tatbikatlarına son versin” derken, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, “Güney Korelilerin güvenliğinin söz konusu olduğunu”, dolayısıyla “ABD ve Güney Kore’nin bunu asla kabul etmeyeceklerini” ifade ederek, “KDHC’nin ancak gerekli yaptırımlarla baskı altına alınarak diyalog masasına çekilebileceğini” ifade etti.

Aslında Fransa KDHC’ye karşı politikalarında ABD’den farklı düşünmüyor. ABD Başkanı Trump açıkça savaş naraları atarken, Fransa daha diplomatik bir dil kullanıyor.

Bugün dünya çapındaki saflaşmada ülkelerin yerini bir ölçüde İran, Suriye ve Kuzey Kore’ye karşı alınan tutum belirliyor. Bu bağlamda Fransa, Atlantik cephesiyle arasına henüz net sınırlar çekmiş değil.