1 Aralık Medyanın Halleri
BABACANGİLLERİN AK PARTİ’DEKİ KÖKÜ KURUMADI
SALİH TUNA - SABAH
Babacangillerin AK Parti'de kökü mü kurudu peki?
Bu soruya cevap vermeden önce mahut "kavramla" neyi kastettiğimi tekrar hatırlatayım:
Benim gözümde Babacan bir isim değil, bir sıfattır. Babacan olmak, bulunduğun yere ihanet etmektir. İhanet tarzı da "bozgunculuk" veya fitnede "görünür olmadan tam ortasında bulunmaktır." Babacangillerin ortak özelliği de makam ve mevkilerini kaybettiklerinde iflah olmaz şekilde Erdoğan düşmanı kesilmektir. İmdi, "Babacangillerin AK Parti'de kökü mü kurudu?" sorumuza cevap vermenin tam vaktidir. Tek kelimeyle: Maalesef!..
Hiç kurumuş olsaydı vaktiyle, "Berat Albayrak bakanlıktan ayrılırsa ekonomi düzelir..." şeklindeki muhaliflerin algısı hiç çalışır mıydı? Dedim ya bu tarz algılar içerden dedikodu yöntemiyle sinsi destek bulamazsa çalışmaz.
(…)
Çözümün rotası bellidir: Tasarruf ve üretim. Sayın Berat Albayrak da bunun için, yani ekonomik bağımsızlık için ekonomide paradigma değişikliğine gitmişti. Mali önlemler, yapısal reformlar ve para politikalarını kapsayan "yeni ekonomik dönüşümü" gerçekleştirmeye çalışmıştı. Şimdi girdiğimiz rota aynı rotadır. Müstevlilerin ve işbirlikçilerinin isteği de aynıdır. Dün "Albayrak gitsin ekonomi düzelir" diyenler, bugün "Erdoğan gitsin ekonomi düzelir" diyorlar. Meseleleri şahıslarla değildir.
‘DIŞ GÜÇLERİ İNKAR EDENLER YA KÖRLER YA DA ONLARIN UZANTILARI’
MEHMET METİNER - YENİŞAFAK
Hâlâ dış güçler kim diye soranlara cevabımız şudur: Türkiye’ye karşı terör örgütleri üzerinden vekâlet savaşı sürdüren, Doğu Akdeniz’de, Kıbrıs’ta Türkiye’yi tasfiye etmek için askeri güçleriyle ta burnumuzun dibine kadar gelen, dolar üzerinden ekonomimizi çökertmek isteyen, Libya’da Mavi Vatan mücadelemizi sabote etmek için karşımıza dikilen kimler ise işte onlardır. Ekonomi yönetimindeki eksikliklerimizi, hatalarımızı ve yanlışlarımızı konuşalım/tartışalım elbet. Ama bunu yaparken ekonomimize yönelik dışsal saldırıları görmezlikten gelirsek asıl yanlışlığı yapmış oluruz. Her şeyi dış güçlere bağlamayalım, kendi hatalarımızı da görelim eyvallah. Lakin ülkemize yönelik sözünü ettiğim küresel saldırıları inkâr edersek, dış güçlerin saldırısı yok dersek işte o vakit ya siyaseten körüz ya da o güçlerin içerdeki uzantılarıyız demektir.
‘GÜRCAN’IN YAPTIĞI TİPİK BİR ‘ELEMAN’ GÖRÜNTÜSÜDÜR’
FATİH ALTAYLI - HABERTÜRK
Suça konu olan bölüm ise Gürcan’ın bir Güney Avrupa ülkesi diplomatıyla gerçekleştirdiği buluşmalar. Ayda bir kez Ankara’da bir otelin lobisinde buluşmuşlar. Gürcan kendisine gelişmelerle ilgili bilgi vermiş, diplomat sorular sormuş, bu sorulara yanıt vermiş. Bir sonraki buluşmaya bu yanıtları toparlamış götürmüş. Bazen de bir otomobil içinde buluşmuşlar, konuşmuşlar, evrak alıp vermişler. Bu çalışmaları karşılığında diplomattan her seferinde zarf içinde 400 dolar para almış. Takip son derece detaylı bir çalışma olduğu için, Gürcan da bunları reddetmiyor. “Ben rapor hazırlarım ve bunları yayınlarım. Devletin gizli bilgilerine erişmem mümkün değil. Verdiğim bilgiler açık kaynaklardan elde ettiğim, herkesin ulaşabileceği bilgilerdir. Ben bunlara sadece kendi yorumumu da katarım. Benim mesleğim bu zaten” diye ifade vermiş. Bundan sonrası yargının konusu. Gürcan’ın verdiği bilgiler devlet sırrı niteliğinde midir, gizli bilgi midir, ortada bir suç var mıdır bunu yargı tespit eder. Suç var ise cezasını da yargı verir. Ancak konu siyaseten taşınabilir bir yük değildir. Bir siyasetçinin, Türkiye’nin geleceğinde rol almaya talip birinin profesyonel olarak hizmet satması başka bir şeydir, bir yabancı diplomattan zarf içinde gizlice para alması başka bir şeydir. Verdiği bilgiler gizli olmasa bile, tipik bir “eleman” görüntüsüdür. Kanunen suç olmasa bile, siyaseten kabul edilemez bir durumdur.
ATLANTİKÇİ İSİMLER ‘ÇİN EMPERYALİST’ DEDİRTMEK İÇİN UYDURUYORLAR
HASAN BASRİ YALÇIN - SABAH
Çin, Uganda'nın Entebbe Havalimanı'na el koyacak. Nasıl mı? 2015 yılında havalimanı inşaatı için Çin, Uganda'ya kredi sağlamış. Yaklaşık 200 milyon dolar değerinde. İnşaat tabii ki Çin firmaları tarafından yapılmış. Ama Uganda borcunu ödeyememiş. Sonuç olarak da Çin, Uganda'nın dünyaya açılan tek kapısına el koyuyor.
Çin'in Afrika'ya dair yaklaşımına zaman zaman değiniyoruz. Ve son derece açgözlü olduğunun altını çiziyoruz. Ama bu tür değerlendirmeler genelde Batı emperyalizminin gölgesinde kalıyor. Uzun yıllar boyunca hep güçlü ülkeler Batılı devletler olduğundan genelde biz de emperyalizmi Batı'yla hızlı bir şekilde ilişkilendirip geçiyoruz. Ama bu örnekten de görüldüğü gibi yayılmacılığın doğulusu veya batılısı yok. Bir kere içeri nüfuz etti mi kanser hücresi gibi sürekli çoğalıyor ve vücudu halsiz bırakana kadar durmak bilmiyor.
Bu tümörün iyi huylusu, kötü huylusu gibi ayrımını yapmak isteyenler olabilir ama işin aslı öyle değil. Bir devlet için adı Uganda diye küçümsense bile havalimanına el konulması son derece can yakıcı ve küçük düşürücü bir durum. Ve korkarım yakın dönemde tüm dünyada küresel rekabet arttıkça bunun benzeri örnekleriyle çok daha fazla karşılaşacağız.
Hazırlayanın Notu: Çin’in Afrika ülkeleriyle gelişen ilişkileri Batı medyasının hedefinde. Çin’in Uganda Büyükelçiliği “havaalanına el koyulması” iddiasına yanıt verdi. Büyükelçilik Sözcüsü, Uganda’nın değerli varlıklarını borçları için feda ettiği yalanının Çin ile Uganda arasındaki dostluğu bozmak üzere planlandığını belirtti. Sözcü, Çin’in iddiaların aksine, Afrika’nın bağımsız kalkınmasını desteklediği ve bu desteğin de sürdürülmesinde istekli olduğunu bildirdi. Havaalanının 2022 yıl sonunda bitirilmesinin öngörüldüğü ifade edildiği açıklamada iki ülke arasında imzalanan yatırım ve kredi anlaşmasında herhangi bir gizli madde bulunmadığı belirtildi. Büyükelçilik anlaşmada bir siyasi koşulun da yer almadığına dikkat çekti.