1 Aralık Medyanın Halleri
Hazırlayan: Ercan Dolapçı
PKK/HDP’YE 539.5 MİLYON TL’LİK HAZİNE YARDIMI DURDURULMALI
NEDİM ŞENER / HÜRRİYET
Türkiye Cumhuriyeti güvenlik güçleri bir yandan terörle mücadele ediyor diğer yandan terör örgütünün siyasi kolu HDP’ye Hazine’den yardımda bulunuyor. Kanuna göre son milletvekili genel seçimlerine katılma hakkı tanınan ve ülke barajını aşan siyasi partilere her yıl Hazine’den ödenmek üzere devlet yardımı yapılıyor. Hazine yardımı yerel seçimlerin olduğu yıllarda normal tutarın 2 katı, milletvekili seçimi yıllarında ise 3 katına çıkıyor
Bu kapsamda PKK’nın siyasi ayağı HDP’ye 2023 yılı bütçesinden toplam 539.5 milyon TL Hazine yardımı yapılacak.
Konunun hukuki bir açıklaması elbette var ama ne ahlaki ne vicdani izahı yok. Bir yandan PKK ile hem yurtiçinde hem yurtdışında mücadele et, diğer taraftan hakkında Anayasa Mahkemesi’nde kapatma davası devam eden siyasi ayağı HDP’ye Hazine’den 539.5 milyon lira ödeme yap.
Bunu durdurmanın ve engellemenin yolu yok mu?
Hukukçular, Hazine yardımının kapatmaya kararı verilmesi halinde durdurulabileceğini söylüyor. Ne zaman çıkacağı belli olmayan karar açıklandıktan sonra nerede harcandığı belli olmayan yardımın geri alınması ise imkânsız gibi bir şey.
Yasa gereği Hazine yardımının 179.8 milyon liralık kısmı ocak ayının ilk 10 gününde, kalan kısmı ise Yüksek Seçim Kurulu’nca seçim kararının ilan edilmesini izleyen 10 gün içinde HDP’ye ödenecek.
Prof. Dr. Ersan Şen, kapatma davasını açan Yargıtay Başsavcılığı’nın Hazine yardımının ödenmemesi konusunda tedbir kararı alınması için Anayasa Mahkemesi’ne başvurabileceğini söyledi.
Anayasa Mahkemesi, 2021 yılı haziran ayında HDP’nin kapatılması istemiyle açılan davanın iddianamesini oybirliğiyle kabul ettiğinde, Yargıtay Başsavcılığı’nın Hazine yardımlarının bulunduğu banka hesabına bloke konulması yönündeki tedbir talebinin bu aşamada reddine hükmetmişti. Ancak davanın geldiği aşama itibarıyla Yargıtay Başsavcılığı’nın bu talebi yenilemesi de mümkün. Öyleyse iş Yargıtay Başsavcılığı’na düşüyor.
Yargıtay yapmazsa yetkisi var mı bilmiyorum ama, Hazine’den sorumlu Bakan Nureddin Nebati, ödemenin durdurulması için hukuki olarak elinden ne geliyorsa yapmalı.
Asıl önemlisi ise PKK’nın uzantısı siyasi partinin kapatılması yanında bir yenisinin kurulmasının engellenmesidir. Yurtiçinde ve sınır ötesinde ne kadar başarı sağlanırsa sağlansın Ankara’da TBMM çatısı altında siyasi faaliyeti sonlandırılmazsa PKK terörüne karşı kesin başarı sağlanamaz.
3. ÇEYREK BÜYÜME ŞAŞIRTACAK
KEREM ALKİN / SABAH
TÜİK, 2. çeyrek büyüme oranı verisini yüzde 7,58 olarak açıkladı. 2022'nin ilk çeyrek büyümesi için benim tahminim yüzde 7,2 idi. Anadolu Ajansı'nın 1. çeyrek tahmin anketinin ortalaması da yüzde 7,2 idi. Yani, tahmin hesaplarımız aynıydı. İlk çeyrek anketinde tahminler yüzde 5,4 ile yüzde 8,1 aralığında yer alıyordu. Gerçekleşme de TÜİK tarafından yüzde 7,47 olarak açıklanmıştı. Bu defa, finans sektörü ekonomistleri ile ve araştırma merkezleri ile nasıl bu kadar birbirimizden saptık; bugün açıklanacak (hatta şu dakikalarda açıklanmış) veriler ile durumu anlamış olacağız.
İşin ilginci, yıllardır finans sektörü ekonomistlerinden zaman zaman daha yukarıda kalan tahminlerim önce eleştirilirdi; ardından tutunca da tebrik alırdım. Bu sayede, çok kaşarlı tost ve ayran kazandım. Ancak, bu defa, ben 3. çeyrek için yüzde 1 bir GSYH büyüme oranı tahmininde bulunur iken, ekonomistlerin bu defa ben gerisinde kaldım. Umudum, 3. çeyrek büyümenin benim tahminim düzeyinde değil, ekonomistlerin tahminleri doğrultusunda yüzde 3,9 ile 4,3 oranında çıkması yönünde. Çünkü, bu düzeyde bir 3. çeyrek büyüme oranı performansı, yüzde 5 ile 5,4 oranı aralığındaki yıl sonu büyüme oranı tahminlerini yukarı doğru revize edecektir. Nitekim, benim de tüm 2022 için büyüme oranı tahminim yüzde 5,4. Ekonomistlerin yıl sonu için tahmin aralığı ise yüzde 4,5 ile yüzde 5,7 arası. Bakalım, 3. çeyrek büyüme bizi nasıl şaşırtacak.
ABD-YPG DANSININ SONU…
KURTULUŞ TAYİZ / AKŞAM
ABD, Türkiye'nin başına yüz yıllık kanlı bir bela açmak için PKK/YPG'den oluşan bir terör ordusu kurmaya kalktı. Türkiye'nin gelecek yüz yılını karartmak için bu terör örgütünü destekliyor.
ABD öncülüğündeki Batılı koalisyon güçleri, Suriye'ye konuşlandıkları günden beri "IŞİD'le mücadele" adı altında Türkiye'ye karşı hazırlık içindeler.
Ne yazık ki -başta CHP olmak üzere- Amerika'nın 5. Kolu olarak faaliyet yürüten çevreler, devamlı "IŞİD"i gösterip bu gerçeği perdelemeye uğraştılar. Bir de üstüne terör örgütü YPG'nin "laik yapısından" dolayı Türkiye'ye komşu olabileceğini bile yayarak kafaları karıştırdılar. Kemal Kılıçdaroğlu'nun YPG'yi "kendi ülkesini savunan bir örgüt" olarak sunması da başımıza örülmek istenen yüz yıllık belanın nasıl gizlenmek istendiğini açıkça gösteriyor.
Türkiye'nin yanı başına bir garnizon terör devleti kurup, güçlendirecekler. Ardından bütün Avrupa, bu terör devletine destek olacak. "İkinci İsrail" gibi Türkiye'yi adım adım zayıflatıp parçalayacak ve küçültecekler. Ama bizim muhalefet partileri, 6'lı masa sakinleri "YPG laiktir, bize iyi komşu olur" masalını anlatıp duracak!
Neyse ki, Türkiye yakın zamana kadar yaşadığı zayıflığı, zafiyeti geride bıraktı. Yanı başında kurulmaya çalışılan "ikinci İsrail" projesini büyük oranda darbeledi. Ancak hala bitirici hamleler gelmiş değil. Tel Abyad, Münbiç, Kobani, Kamışlı gibi sınır hattına yerleştirilen PKK/YPG buralardan tümden temizlendiğinde ve bu bölgeler tarihi dokusuna kavuştuğunda ancak "terör devleti" projesi bitti denebilecektir.
Türkiye, işte bu sürecin arifesinde duruyor. Birinci operasyonda ABD ve Rusya, terör örgütünü Türkiye'nin elinden almayı başarmıştı. Fakat şimdi koşullar çok daha fazla Türkiye'nin lehinde. Bitirici hamle, terör örgütünün sınırlarımız boyunca yerleştiği tüm alanlardan sökülüp atılmasıdır.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU’NU UYUTAN ANAYASA TASLAĞI
MEHMET BARLAS / SABAH
CHP ve İyi Parti seçmeni bile "Bu iş kabak tadı verdi" diyorsa artık gerisini siz düşünün. Güldür Güldür'deki 6'lı masa skecinde olduğu gibi belki de bunlar Erdoğan'ın diplomasi ve siyaset dehası karşısında şansları olmadığını anladılar ve ülkeyi yönetemeyeceklerini düşünüyorlar. Dahası iktidar olmaya niyetleri bile olmayabilir. Siyaset esnafı olarak kariyerlerine devam etmeyi düşünüyorlar.
Bütün bu saçmalıkların arasında 6'lı masanın yetersizliklerini Erdoğan'dan sonra en iyi gören siyasetçi MHP Lideri Devlet Bahçeli. Bir diğeri de AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik. Bu iki politikacı, muhalefetin anayasal çalışmaları hakkında çok önemli açıklamalar yaptı.
Türkiye bu altılı masanın bir cumhurbaşkanı adayı çıkarmasını beklerken bu son anayasa taslağı gibi garip bir metni karşısında buldu. Muhalefet, seçmenini bir kez daha hayal kırıklığına uğrattı. Bu arada geçtiğimiz günlerde uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, 2023 Türkiye seçimleri raporunu yayınlamış. "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kazanma ihtimali yüzde 75" diyorlar. 6'lı masa bu kafada giderse makas daha da açılır.
KATAR KRONOMETRESİ
ATTİLA GÖKÇE / MİLLİYET
2022 Dünya Kupası’nın grup maçlarında tanık olduğumuz en önemli yenilik, bence maça eklenen “oynanmamış” dakikalar. Hep birlikte gördük ki maça eklenen zaman ortalama 8 dakika!
FİFA’nın Katar’da oynanan maçlarda ortaya koyduğu bir tavır var: Maçtan çalınmış dakikaları saniyesine kadar hesaplayıp sahibine futbolsevere iade etmek.
Oyuna saygı gösterisi.
FİFA Hakem Komitesi Başkanı Pierluigi Collina, oyuncuların sakatlık ve tedavi uygulamasına duyarlılıkla yaklaştıklarını bu uygulamada geçen zamanı dikkatle ölçtüklerini açıklarken VAR konusunda da hakemin izleme ve karar süresini çabuklaştırmak istediklerini açıklıyor.
Maça eklenen zaman konusunda akla gelmeyen konulardan biri de gol sevincinin “takımca” kutlanması… Collina sahadaki oyuncuların önce golü atan oyuncunun üstüne çullanarak (!) sevinci paylaşmasıyla birlikte teknik direktör ve kulübedeki yedek oyuncuların da gösteriye katılmasını normal karşılıyor; “Futbol, eninde sonunda bir oyun ve eğlencedir” diyor.
Maça eklenen sürelerle ilgili en önemli olay 12 Temmuz 2021’de oynanan Danimarka-Finlandiya maçında Danimarkalı Christian Eriksen’in kalp sorunuyla yere yığılıp kriz geçirmesiydi. Eriksen tedaviden sonra futbola döndü. Bu olay sporcu sağlığı ile ilgili duyarlılığı ve dikkatleri artırdı. Hakemlerin oyunu durdurmasını sıklaştırdı. Oyunun sık sık durması, akışı da aksatmaya başladı. İngiltere-İran (6-2) maçında İran kalecisi Alireza Beiranvand’ın sakatlığı sırasında oyun uzun süre durdu. Farklı rakamlar da var. Ama o maçın ilk yarıda 14, ikinci yarıda 13, toplamda en az 27 dakika durmasıyla “oynanmayan süre” rekoru kırıldı.
Öteki maçlarda da oyuna eklenen süre 6 ve 10 dakikaları normal karşılamamıza yol açtı. Katar’da oyuna eklenen zaman ortalaması 8 dakika.
Süper Lig’e dönüp “üç dakikalık” alışkanlıkları anımsadım. Hakemlerin çoğu, oyun daha uzun süre durduğu halde ortalama üç dakika uzatmalarla durumu “idare” (!) ettiler. Kronometre dikkatsiz kullanıldı.
Oyuna saygı: Kronometreyi de doğru kullanmak gerek. Sağlık ve tedaviye evet… Yalandan yatıp zaman çalmaya hayır!
KARA HAREKÂTI OLMADAN AMERİKA ÇEKİLİR Mİ?
NEDRET ERSANEL / YENİŞAFAK
Harekât Amerika’ya yapılıyor gibi değil mi?
Bir askerî eylemin gelişini ilanen söylemenin-üstelik, “bir gece ‘ansızın’ gelebiliriz” hücum düsturumuzken-iki nedeni olabilir…
Birincisi, çatışmaya girmeden istediğinize ulaşabileceğinizi düşünüyorsunuzdur. İki, geleceğimizi biliyor olmalarının fark etmeyeceği, sonucu değiştirecek bir karşılık geliştiremeyeceklerini, ellerinin dar kaldığını hesaplamışsınızdır…
Türk planında ikisi de var. İkisi de doğru…
Peki Türkiye ne istiyor? 30 Km derinliğinde güvenlik şeridi. Yani, ABD ve Rusya’ya, ‘sözünüzü tutun’ diyor. Ama daha çok Amerika’ya. Nereden anlıyoruz? A) Resmi söylemlerin gizli öznelerinden, b) onlar da üzerine alınıyor. ABD Büyükelçisi’nin Savunma Bakanı Akar’ı ziyaretinde konuşulanlardan çok hızlı haber alan kimi köşeler, “Amerikalılar, Türkiye’nin kara harekâtı yapmasına gerek kalmadan PYD-YPG güçlerini 30 kilometrenin altına çekmeyi öneriyorlar” yazmıştı.
Eğer doğru ise, neredeyse geri sayımın başladığı böylesi anda, “adı verilen hedef coğrafyalarda” hareketlilik gerekir. Bakalım, görelim.
Türkiye söyleyeceğini söyledi zaten; “Hiç kimse Türkiye’nin güvenlik ve huzur çemberini genişletme amaçlı askerî harekâtlarından rahatsız olmasın”…