23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

1 Kasım Medyanın Halleri

İşte günün öne çıkan köşe yazıları...

1 Kasım Medyanın Halleri

MUSTAFA KEMAL’DEN GAZZE’YE

Mahmut Övür- Sabah

Daha vahimi, o tarih şuuru olsaydı, Milli Mücadele günlerinde Mustafa Kemal'in şu sözlerinin bir benzerini bugün de duyardık:

"Milli sınırlarımız içerisinde özgür ve bağımsız yaşamak istiyoruz. Bu yasal emelimize ulaşmak için uğraşıyoruz. Şu kutsal savaşımlarda ulusumuz, İslam'ın kurtuluşuna, dünya mazlumlarının refahını artırmaya hizmet etmekle gururludur..."

Ya da 23 Temmuz 1921'de Hakimiyeti Milliye Gazetesi'nde yer alan şu tespiti bugünün gazetelerinde de görürdük:

"Aynı emperyalist devletler aynı derecede şiddetle Türk'ün de Arap'ın da Anadolu'nun da Suriye'nin de düşmanlarıdır."

O gün Anadolu'da ve İslam coğrafyasındaki mazlum milletleri boğmaya çalışan emperyalistler, 100 yıl sonra bugün de aynı şekilde Irak'ı, Afganistan'ı, Libya'yı ve en son Gazze'yi işgal edip kan döküyor. ABD'si, İngiltere'si, Fransa'sı yine birlikteler.

Ama acı olan şu ki bu işgale karşı hem Türkiye'deki hem de İslam ülkelerindeki siyasi elitlerden ortak bir ses çıkmıyor. Bunun nedeni de hiç kuşkusuz emperyalizmin bu coğrafyayı içeriden kuşatması, zihinleri işgal etmesi... Bu zihin işgali öyle etkili ki, bazı siyasiler pervasızca emperyalistlerden "demokrasi" beklediğini bile söyleyebiliyor.

Onlara sadece Mustafa Kemal'in şu sözünü hatırlatmakla yetinelim:

"Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerine milletler arasında hiçbir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği çağı geçecekti."

GAZZE'DEKİ DİRENİŞ KİMLERİ TEHDİT EDİYOR?

Murat Özer- Akşam 

Aksa Tufanı Harekâtı'yla Filistin direnişi tarihinde ilk defa "askeri nitelikli" bir eylem yapan ve çok sayıda İsrail askerini esir almayı başaran Hamas sadece İsrail için büyük bir tehdit değil: Filistin sorununun bir kangren olarak devam etmesi, "çözülmemesi" Arap rejimlerinin işine geliyor. Elbette Katar gibi birkaç ülkeyi istisna görmek gerek. Bugüne kadar Filistin'de akan kan gerektiğinde Arap sokağını hareketlendirerek Arap rejimlerine "sahte kahramanlık" imkânı sunmakta ve bu köhne rejimlere adeta can suyu vermekteydi.

Fakat Gazze'de bugün yaşananlar Mahmut Abbas gibi sahte liderlerin değil, Filistin halkının gerçek liderlerinin yürüttüğü bir savaş. Devletler ancak gerçek bir ordu ve hiçbir devletin siyasi menfaatlerinin oyuncağı olmamış gerçek siyasi liderler tarafından kurulabilir.

Gazze direnişi, İsrail'in sınır bekçiliğini yapan bu Arap rejimleri için de büyük sorun. İsrail'in Gazze'de mağlup olması halinde bağımsız bir Filistin Devleti kurulacak ve Arap rejimlerinin istismar siyaseti son bulacak. Aksi durumda ise oluk oluk akan kan, Arap rejimlerinin iktidarını sarsacaktır. Şimdi karar aşamasındalar: Ya kendi halklarının taleplerini dikkate alarak direnişin yanında olacaklar ya da biriken bu öfke yeni ayaklanmaları tetikleyecek.

UNUTURSAK YÜREĞİMİZ KURUSUN

Salih Tuna- Sabah

İsrail'in en büyük "beyinsizliği" şudur: 80 yıl boyunca oluşturulan "antisemitizm" anlatısını kendi elleriyle berhava etmektir.

Söz konusu anlatının altını öyle boşalttılar ki "ahlaki üstünlüklerinden" zerre kalmadı.

Belsen, Treblinka ve Auschwitz'de soykırıma uğramış milyonlarca Yahudi'nin hatırasına sundukları manzara, Gazze'de soykırım yaparak Filistinli çocukları paramparça etmek mi olacaktı?..

Siyasi Siyonizm, antisemitizmin en büyük yakıtına dönüşmüştür. Bu nasıl beyinsizliktir ki, Gazze'deki soykırımı 2 milyar Müslüman'ın unutacağını sanıyorlar.

Hayır yani, toplama kamplarında "atalarının" maruz kaldığı soykırımı dünyadaki 15 küsur milyon Yahudi unuttu mu da Müslümanlar da unutsun.

Unutursak yüreğimiz kurusun. İsrail'in en büyük "beyinsizliği" şudur: 80 yıl boyunca oluşturulan "antisemitizm" anlatısını kendi elleriyle berhava etmektir.

Söz konusu anlatının altını öyle boşalttılar ki "ahlaki üstünlüklerinden" zerre kalmadı.

Belsen, Treblinka ve Auschwitz'de soykırıma uğramış milyonlarca Yahudi'nin hatırasına sundukları manzara, Gazze'de soykırım yaparak Filistinli çocukları paramparça etmek mi olacaktı?..

Siyasi Siyonizm, antisemitizmin en büyük yakıtına dönüşmüştür.

Bu nasıl beyinsizliktir ki, Gazze'deki soykırımı 2 milyar Müslüman'ın unutacağını sanıyorlar.

Hayır yani, toplama kamplarında "atalarının" maruz kaldığı soykırımı dünyadaki 15 küsur milyon Yahudi unuttu mu da Müslümanlar da unutsun.

Unutursak yüreğimiz kurusun.

100 YIL SONRA TÜRKİYE

Yusuf Dinç- Yeni Şafak 

Türkiye, devlet veya örgüt görünümündeki vekâlet savaşçılarını ve onların ağababalarını bölgesinden def edip adaleti buradan başlayarak uzun sayılmayacak bir zaman içinde yeniden tesis edecektir. Türk tarihi karşısında bu asalak vekâlet savaşçılarının ömrü, denizin derinliklerinde bir anda çöküp yok olan denizaltılar gibi sadece birkaç milisaniyeliktir. Meseleyi adalet temelinde ve kendi bölgemizden tartışıyorum çünkü özge devletimiz ancak böyle umduğumuz yerde olacak. Ancak buradan başlayarak tasavvurumuzu aşan konumuna yerleşecek, sadece bölgesine değil, dünyaya umut olacak. Açe gibi İrlanda gibi…

Şu artık söylenebilir; Türkiye kuruluş dönemini tamamlamıştır. Bugün yükseliş dönemi başlamıştır.

YERLİKAYA’NIN MESAJI KİME?

Zafer Şahin- Milliyet

Medya mahallesinde “Her devrin adamı” olmalarıyla nam salan, dünün iktidar savunucusu bugünün sıkı muhalifi tipler iki gündür pek bir sevinçli. Efendim neymiş… İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Cumhuriyet Bayramı’nda bir video yayınlamış. Bu arkadaşlar mest olmuş! İlk defa iktidar kanadından biri böyle bir Cumhuriyet kutlaması yapmış!

Gösterdikleri abartılı tepkiye bakarsanız, Yerlikaya’yı önce İstanbul Valisi sonra da İçişleri Bakanı yapanın Recep Tayyip Erdoğan değil de Kılıçdaroğlu- Akşener ikilisi olduğunu düşünebilirsiniz.

Aslında dertleri kesinlikle Bakan Yerlikaya’yı övmek falan değil. Akıllarınca Bakan üzerinden iktidar kanadında bir gedik açmaya, buradan siyaset üretmeye çabalıyorlar. Unuttukları ya da görmezden geldikleri ayrıntı şu: Yerlikaya Cumhuriyet karşıtı göstermeye çalıştıkları bu iktidarın bir bakanı. Bu iktidar döneminde Cumhuriyeti böyle coşkuyla kutlayan Anadolu çocukları İçişleri Bakanı olabiliyor. Yeter ki vatanına sadakatle hizmet edecek bir karaktere ve bilgi birikimine sahip olsun. Onun dışında kim olduğunun, nereden geldiğinin bir önemi yok.

Peki Yerlikaya gibi bir profil HDP’nin dışardan destek verdiği CHP-İyi Parti iktidarında İçişleri Bakanı olabilir miydi? En başta bugün kendisini öven medya gülleri böyle bir görevlendirmeye karşı çıkmazlar mıydı?

Son Dakika Haberleri köşe yazıları köşe yazıları öne çıkanlar