1 milyon ton ayçiçeği ithal edilecek
Ticaret Bakanlığı, ayçiçeğinde gümrük vergisini tarife kontenjanı çerçevesinde sıfıra indirdi. İhtiyacın ancak yüzde 50’sini karşıladığımız ayçiçeğinde, sanayici üreticiden ne kadar ürün aldıysa o kadar da ithal edebilecek
Yerli ayçiçeği yağı üreten sanayicilerin tohum ihtiyacının karşılanması, arz güvenliği ve fiyat istikrarının sağlanması gerekçesiyle gümrük vergisi oranları düşürüldü.
Ticaret Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre yağlık ayçiçeği tohumunda İthalat Rejimi kapsamında yüzde 27 olarak uygulanan gümrük vergisi yüzde 12, tarife kontenjanı çerçevesinde yüzde 8 olarak uygulanacak gümrük vergisi ise yüzde 0 olarak düzenlendi. Konuya ilişkin Cumhurbaşkanı Kararları, Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi.
REKOLTE DÜŞTÜ
Açıklamada, "Bakanlığımızca iç ve dış piyasa şartları itibarıyla gerekli görülen haller dışında 1 Temmuz-30 Kasım tarihlerinde yerli ayçiçeği tohumu alımı yapan firmalara tahsis edilmek üzere 1 milyon ton yağlık ayçiçeği tohumu ithalatında yüzde 8 veya bunun karşılığı 400 bin ton ham ayçiçeği yağı ithalatında yüzde 20 gümrük vergili tarife kontenjanı açılmıştır." ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, bu kapsamdaki ithalattan, çiftçiden alım yapan firmaların öncelikli olarak yararlanacağı ve söz konusu ithalata sadece Türkiye'de yerli tohumun tükeneceği ocak-nisan aylarında izin verileceği belirtildi.
SANAYİCİ TOHUM SIKINTISI YAŞIYOR
Açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Yağlık ayçiçeği tohumu rekoltesinde dünya genelinde gerçekleşen düşüş, dünya fiyatlarındaki yükselme eğilimi, ayrıca sanayileşme kapsamında sektörün değişen yapısı nedeniyle yurt dışındaki tedarikçilerin tohumdan ziyade ham yağ satma eğiliminde olmaları nedeniyle, bitkisel yağ üreticisi ve yağlı tohum kırma sanayicisi firmalarımızın ayçiçeği tohumu temininde sıkıntı yaşadıkları görülmektedir.
"Bu nedenle sanayicinin ve kırmacının gerekli ham maddesini yurt içinden olduğu gibi, yurt dışından da tedarikçi ülkelerin içinde bulunduğu hasat boyunca makul fiyatlarla tedarik edebilmesini, böylelikle ayçiçeği yağında arz güvenliği ve fiyat istikrarının sağlanmasını teminen gerekli tedbirlerin öncelikle alınması ihtiyacı hasıl olmuş, anılan üründe uygulanan gümrük vergisi çiftçimizi, sanayicimizi ve nihai tüketiciyi gözetecek şekilde yeniden düzenlenmiştir.”
TOHUM ÇALIŞMALARI YAPILMALI
Kırklareli Ziraat Odası Başkanı Ekrem Şaylan, kararı şöyle değerlendirdi:
“Bakanlık ithalatı zaten serbest bırakacaktı. 4 ay önce bunu söylemişti. Ama neye karşılık söyledi. Tüccar ve sanayici üreticiden ne kadar ayçiçeği alırsa yurt dışından da o kadar ayçiçeği alabilecek. Üreticiden 10 ton mu aldın 10 ton da yurt dışından getireceğim, dedi. O zaman fiyatlar çok düşüktü. Bu bir yıllık olursa iyi. Ama çok yıla dayanırsa kötü. O dönemde Trakyabirlik de yağlı tohumlarda 1,5 lira, aldığı fiyatın üzerine zam verdi üreticiye. O da bizim için iyi oldu. Yoksa sanayici bizim ayçiçeği fiyatlarını düşüreceği kadar düşürürdü.”
Türkiye’nin ayçiçeği ihtiyacının yüzde 50’sini ürettiğini belirten Şaylan, “Geri kalanını yurt dışından alıyoruz. En iyi şartlarda yüzde 50 üretiyoruz. Trakya’da iki yıldır kuraklıktan kaynaklanan verim kaybı da oldu. İklim değişikliğinden dolayı geçiş dönemi yaşıyoruz. Devlet aşırı kuraklığa karşı tohum çeşitleri üzerinde çalışma yapmalı. Yoksa biz bunun altından kalkamayız.” diye konuştu.
5 ÜRÜNDE AÇIĞIMIZ VAR
Adana Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu Başkanı Mehmet Akın Doğan da ayçiçeği tohumu ve yağı için alınan ithalat kararını şöyle değerlendirdi:
“Karar alındığında Çukurova’da ayçiçeği bitmişti. Kilosu o zaman 12-13 liraydı. Trakya bölgesinde o zaman hasat dönemiydi ve fiyatlar 20-21 lirayı bulmuştu. Adana çiftçisi her zaman turfanda da sıkıntıya giriyor. 13 liraya satanın da 20 liraya satanın da maliyeti aynı. Olan Akdeniz’deki çiftçiye oldu. Hükümet bu konuda geç kaldı. Hükümet çiftçiye eşit davranmalı.”
ÇİFTÇİ SEBZEYE KAYDI
Türkiye’nin stratejik 5 üründe; mısır, buğday, ayçiçeği, soya ve pamukta açığı olduğunu belirten Doğan, şöyle devam etti:
“Bu beş ürünü ucuz da olsa pahalı da olsa ekmek zorundayız. Niye bu sene kimse sebze meyveden para kazanamadı. Adana’da önceki yıl 865 bin dönüm mısır ekimi varken bu sene 649 bin dönüm ekim oldu. 216 bin dönüm nereye kaydı? Sebzeye kaydı. Niye kaysın. Sen burada mısıra, ayçiçeğine, buğdaya, soyaya prim desteğini fazla ver, fiyatını yükselt, burada üretelim. Çiftçi kazansın ki üretsin. Çiftçi şu anda Ziraat Bankasına borçlarını ödeyemiyor çünkü para kazanamıyor. Soya ihtiyacımızın sadece yüzde 10’unu üretiyoruz. Yüzde 90’ı yurt dışından geliyor. Birçok ürünün hammaddesi ama siz soyaya destek vermiyorsunuz. Yurt dışına para götüreceğimize o parayı bizim çiftçimize ödeyin.”
2 BİN YILLIK MİRAS NESİLLERE AKTARILIYOR
Duru Bulgur’un Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi işbirliğiyle Türk tarımına yeniden kazandırdığı ata tohumu ‘Ahmet Buğdayı’, Karaman’da çiftçilere dağıtımının ardından, geniş alanlarda üretilmesi için tekrar toprakla buluşturuldu.
Projeyle, Karaman merkeze bağlı Taşkale Köyü’ndeki tarihi tahıl ambarlarında saklanan ‘Ahmet Buğdayı’ gün yüzüne çıkarıldı. Nesilden nesile aktarılan 2 bin yıllık buğdayın tohumu, onu özenle saklayan çiftçiden alınarak 2 yıllık çalışmayla ıslah edildi.
Türkiye’de ilk kez uygulanan ‘hızlı ıslah’ yöntemiyle elde edilen tohumlar, 3 yıllık arazi çalışmalarının ardından geçen yıl Karaman’da çiftçilerle paylaşılarak toprakla buluşturuldu. 200 dekar alanda geçen seneki ilk ekiminden yaklaşık 800 kilogramlık verim elde edildi.
‘Ahmet Buğdayı’nın yeniden üretilerek tarım sanayisine kazandırılması amacıyla tohumlar, bu yılki ekim zamanında çiftçilere ikinci kez dağıtılarak toprakla buluşturuldu.
KURAKLIĞA DAYANIKLI
Duru Bulgur Yönetim Kurulu Başkanı Emin Duru, şunları kaydetti:
“Ahmet Buğdayı, kuraklığa dayanıklı bir tohum olması itibariyle bize avantaj sağlıyor. Sıcaklıkların artması sebebiyle bu tohumun ekimini kasım ayına kaydırdık. Bu şekilde kısa sürede yetişen buğdayımızda daha yüksek verim alacağımızı düşünüyoruz. Geçen yıl 200 dekarda yaklaşık 800 kilogram ürün elde ettik. 3-4 yıl sonra buğdayın yapısına göre üretim miktarında önemli bir artış bekliyoruz. Lezzeti ve kalitesiyle üreticinin ilk tercihi olacağına inandığımız bu özel buğdayın Türk tarımında kalıcı olmasını sağlayarak geleceğe miras bırakmaya kararlıyız.”