Yandex
16 Ocak 2025 Perşembe
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

’10 Kasım türküsü’

Şair Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın şiirinde Mustafa Kemal, tıpkı Demirkazık yıldızı gibi betimlenir. Demirkazık yıldızı hiç kaybolmaz, sarı rengiyle ışır. Sarı ışık içtenliktir, çağrı ve huzurdur. Mustafa Kemal Demirkazık gibidir, yolunu şaşıranların sarılacağı en sağlam dayanaktır; yani ‘özgürlük’tür.

’10 Kasım türküsü’
A+ A-
Münevver Oğan / Yazar

Türk insanını çağdaşlaştırma amacıyla devrimler yapan, bilimin rehber olması için çalışan, laik Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, bundan 81 yıl önce aramızdan ayrıldı. "Mustafa Kemaller ölmez" bilincimizi, çabamızı her zamankinden daha canlı tutmak bir vatan ve tüm mazlum uluslar adına bir insanlık borcudur.
Sık sık usumuza düşen "insan ne zaman ölür" sorusu "insan artık anımsanmadığında, adı unutulduğunda ölür" yanıtını da içinde barındırır. Her yıldönümünde Anıtkabir’e akın akın gelen insan seli, yediden yetmişe yurttaşların dilindeki "Atatürk ölmedi, kalbimizde yaşıyor" sözü 1938’den sonsuza giden bir yolu imler.
10 Kasımlarda büyük önder, ulusça anılır, törenler düzenlenir. Bu özel günün dışında gerçek yurtseverlerin, devrimcilerin attığı her adımda, her eylemde Mustafa Kemal Atatürk’ün öğretisi zaten vardır ama Kurtuluş Savaşı onun önderliğinde verildikten, Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan ve çağını yakalayıp aşmayı hedefleyen bir ulus inşasının temeli olan devrimlerinden sonra Mustafa Kemal’i hâlâ anlamayanları, görmezden gelenleri, unutturmaya çalışanları görüp izledikçe şaşırıyorum.
İlhan Selçuk da -ışıklar içinde uyusun- bir yazısında Kurtuluş Savaşı sürecine şaşırıyor:
Şaşıp kalıyorum,
Arap İngiliz’le birleşmiş Türk’ü arkadan vurmuş;
Ermeni Rus’la birleşmiş,
Doğu Anadolu’yu kana bulamış;
Rum Yunan’la, Yunan İngiliz’le birleşmiş,
Batı Anadolu’yu ele geçirmiş.
Ülkenin mahvolmadık, yıkılmadık, yanmadık,
Kan dökülmedik, kül olmadık hiçbir yeri kalmamış,
Elde avuçta İstanbul ile İzmir bile yok!..
Anadolu’nun altı yedi milyon nüfuslu en yoksul bölümüyle, yüzde doksan beşi okuma yazma bilmez,
Yorgun, yoksul, bitkin, ezik bir halk...
Nasıl kurtulmuşuz?...
Şaşıp kalıyorum...
(...)

EN GÜZEL ŞİİRLER DAĞLARCA'DAN
Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzü, Ata’nın varlığıyla gülmüş, aramızdan ayrılmasıyla ağlamıştır. Ulusumuza "Hayatta en gerçek yol gösterici bilimdir" diyerek ışık tutan büyük önder, bugün de gerçek yurtseverlerin kalbinde, usunda yaşıyor, her zaman da yaşayacaktır. Yazarlarımız, ozanlarımız Ata için yazmışlardır, yazmaktadırlar. Bunlardan biri de en güzel, en çarpıcı Mustafa Kemal şiirlerini yazan Fazıl Hüsnü Dağlarca’dır.
1968 yılında "Yaşayan En Büyük Türk Şairi" seçilen Fazıl Hüsnü Dağlarca, evrensel nitelikteki pek çok temada şiirler yazmıştır. Ancak; onu unutulmaz ve özel kılan bir başka tema da Kurtuluş Savaşı, Atatürk, Kurtuluş Savaşı’ndaki Anadolu gerçeği ve insanıdır. Toprak Ana kitabı (1950) okura bağımsızlık ve ulus bilincinin muştusunu verir.
Bağımsızlık Savaşı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Çanakkale Destanı, Üç Şehitler Destanı, 19 Mayıs Destanı, Anıtkabir, Türk Olmak, Nötron Bombası... Kitap adlarına bakmak bile Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın yurt sevgisini, ulusal bilincini, Atatürk’ü anlamanın doruklarına ulaştığını okura sezdirir.
Cumhuriyetin 50. Yılında Türk Dil Kurumu Yayınları arasından çıkan Gazi Mustafa Kemal Atatürk adlı şiir kitabı; O, 19 Mayıs Destanı ve Anıtkabir kitaplarının toplamından oluşan bir yapıttır. Aynı yapıtta yer alan 10 Kasımlarda başlığını taşıyan bölümde 10 Kasım Türküsü adlı şiirini anımsayalım:

10 Kasım Türküsü
Atatürk! Anıtkabir devrimlerini söyler,
Bozkır ovalarına, Erciyes’e Ağrı’ya,
Ulusun egemen olduğunu
Özgür olduğunu
Haykıracağım haykıracağım işte,
Sen sustuğunca!
Ozan, Anıtkabir’e söyletir, yurttaş olarak söylememiz gerekenleri; egemenliği, özgürlüğü... Dağlarca "sen sustuğunca" der ama büyük bir sorumlulukla hemen görevi üstlenir. Yine bir 10 Kasım, ozanın Anıtkabir’e söylettirdiğini yüreğimizde duyuyor muyuz? Dilimizle söylüyor muyuz, varlığımızla savunuyor muyuz?
Yolunda yürüyeceğim Atatürk;
Ana baba oğul kız,
Dere tepe bucak köy,
Yeryüzü yaşamalarımla değil
Oralarda senin gittiğince!

EN BÜYÜK MİMARİ YAPI TÜRKİYE CUMHURİYETİ
Dağlarca’nın imlediği 19 Mayıs 1919’la başlayan ve 29 Ekim 1923’le taçlanan en büyük mimarlık yapıtı Türkiye Cumhuriyeti’dir. Kendince bir gidiş değildir bu, Atatürk’çe bir gidiştir.
Atatürk, taşıyacağım
Çanakkale’de, Sakarya’da, Çankaya’da, al al,
Senin taşıdığını;
Yurdun gök ülküsünü
Dalgalanırken,
Senin bayrağını yücelteceğim,
Senin çıktığınca.
Ozan, okuru, Çanakkale’ye, Sakarya’ya götürüyor, Mehmetçiğin al kanını döktüğü, vatan uğruna şehit düştüğü topraklarda dolaştırıyor. Çankaya’da bağımsızlığımızın simgesi bayrağımız, al al dalgalanırken bu bayrağı yücelteceğini ve Mustafa Kemal gibi olacağını belirtiyor. Dahası, ulusal bağımsızlık simgemizle Atatürk’ün özdeşliğini vurguluyor.
10 Kasım Türküsü ile Cumhuriyet’i, Cumhuriyet değerlerini korumaya çağırır ozan bizi.
Atatürk ve 10 Kasım hakkında daha pek çok şiir söylemiş, daha pek çok özlü dizenin altını çizmiştir Dağlarca. Bir de şu şiirine kulak verelim:

Mustafa Kemal’in Gök Yazıları
Ben Mustafa Kemal, elimde tebeşir,
Kocaman,
Mavicek bebelerin, ak kızların,
Taş ninelerin, çatal dedelerin gözleri, kocaman,
Bir 10 Kasım gecesi
Yazıyorum ateşten çağrımı karşınıza:
- Ey Türk gençliği...

Ben Mustafa Kemal, doyamadım haykırmaya,
Şimdi destan ellerimle yazıyorum,
Yeşiline suyun.
Kuşun, Yelin, Yaprağın:
"Ne Mutlu Türküm Diyene."

Ben Mustafa Kemal, önümde kırk bin köy,
Kırk bin ovaya karşı bir tek dağ gibiyim
Bayraklarım değerken evren bayraklarına şimdi,
Elimde tebeşir
Yazıyorum kara gecenin üstüne
Yazıyorum armağanımı:
"Övün, Çalış, Güven."
Doyamadığı sesleniş

DOYAMADIĞI SESLENİŞ
Fazıl Hüsnü Dağlarca, Atatürk ile özdeşim kurmuş, yaşama veda etmiş olan Mustafa Kemal’in eli dili olmuştur. Gök yazılarıdır bunlar, bir 10 Kasım gecesi gökyüzüne yazılmıştır ve düşünen duyarlı insanların okuması için hâlâ orada durmaktadır. "Ey Türk gençliği" seslenişi, "kuşun, yelin, yaprağın yeşili" dizesiyle yine gençliği çağrıştırmaktadır. Memleketimizin göğünde özgürce kanatlanan her kuşta, özgürlüğü yeşerten her su şırıltısında, ulusal bağımsızlık bayrağımızı dalgalandıran her yelde, O’nun "Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir" diye tanımladığı Türk ulusuna sevgisini, Türk gençliğine yol gösterişini görebilmektir Fazıl Hüsnü Dağlarca olmak... Mustafa Kemal’in destanlar yaratarak çıktığı Kurtuluş Savaşı’nın ardında doyamadığı bir seslenişi vardır: "Ne mutlu Türk’üm diyene!" burada "diyene" sözcüğünün seçilmesi çok önemlidir. Çünkü etnik anlamda Türk olmaya değil, Türk Milleti tanımına ve bu aziz milletin bir ferdi olmaya atıf yapıldığını göstermektedir. Gerçekten de ne mutludur, dünyada emperyalizme ilk başkaldıran, o mücadeleyi ilk zafere ulaştıran ve tam bağımsız bir cumhuriyetle ilk taçlandıran olduğunu ilan edebilmek yani "Türk’üm" diyebilmek...
Ata’yı kaybettikten sonra yine onu duyumsayabilmek, övüncünü, sevincini dillendirebilmek ancak Dağlarca gibi usta bir ozanın işi olabilirdi.
Ozan, ova-dağ kavramlarıyla bir karşıtlık ve benzetme ilişkisi kurmuş, "evren bayrakları" metaforuyla da en "üst düzeye erişmek"i anımsatmış, "çağdaş uygarlık düzeyini aşmak" sözüne gönderme yapmıştır. Bütün bunlar için de Mustafa Kemal’in "övün, çalış, güven" sözlerine yaslanmıştır.
Dağlarca, Mustafa Kemal’in ölümsüzlüğünü şiirin kanatlarıyla duyurmuştur okura:

Mustafa Kemal’le Demirkazık Yıldızı
Demirkazık yerindedir,
Bütün ışıklar yer değiştirse de.
Mustafa Kemal milyon milyondur hep.
Yürek birse de.

Demirkazık kalıcı, kuzey kuzey,
Çok parlamadan, biraz sönük.
Mustafa Kemal hepimizi kapsar,
Hepimize ayrı ayrı dönük.

Demirkazık, uzun,
Kocaman gecelere karşı yaşar sarıda.
Mustafa Kemal uzanır sonuca ergeç,
Kalmaz ki yarıda.

Demirkazık ne güzel,
Evrenin çivisi,
Mustafa Kemal evrence bir aydınlık,
Yok eder karanlığı, sisi.

Demirkazık ne der yolunu yitirenlere ta uzak,
Kendi yönüne gel der.
Mustafa Kemal ne der bana, sana, ona,
Özgürlük üzre yüksel der.
Ozan, Mustafa Kemal ile Demirkazık yıldızı arasına bir ilişki kurmuştur. Mustafa Kemal, tıpkı Demirkazık yıldızı gibi betimlenir, kalıcıdır ve kapsayıcıdır. Demirkazık yıldızı sonsuz gecelerde hiç kaybolmaz, sarı rengiyle ışımasını sürdürür. Sarı ışık içtenliktir, çağrı ve huzurdur Mustafa Kemal gibi. Demirkazık nasıl evrenin çivisiyse Mustafa Kemal de Demirkazık gibidir, yolunu şaşıranların sarılacağı en sağlam dayanaktır; bu dayanağın adı ise "özgürlük"tür.
"Ey Türk gençliği!" Bu seslenişi ta yürekten duyuyoruz; seksen birinci ölüm yıldönümünde görevlerimizin bilincindeyiz, 10 Kasım Türküsü’nü söyleyerek, Mustafa Kemal’in Gök Yazıları şiirini içselleştirerek, Mustafa Kemal’le Demirkazık Yıldızı’nı okuyarak Dağlarca’nın şiirleriyle selamlıyoruz Ata’m seni.

Son Dakika Haberleri