10 yılda 616 çocuk çalışırken yaşamını yitirdi
Onlar okula ya da oyuna değil işe gidiyor. Çocuk işçilerin sayısı ILO’ya göre dünya genelinde 160 milyona yükseldi. Türkiye’de ise son 10 yılda çalışırken ölen çocukların, 298’i 15 yaşından küçük
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) verilerine göre, son 10 yılda 211’i 14 yaş ve altı, 405’i 15-17 yaş grubunda olmak üzere en az 616 çocuk işçi hayatını kaybetti.
Toplumdaki eşitsizliklerin yeniden üretilmesine yol açan çocuk işçiliğe ilişkin sorunlar çözülebilir ancak güçlü sosyal politikalara ihtiyaç var. Her sene 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü olarak kutlansa da yoksulluk ve güvencesizlik kıskacındaki çocuk işçiliğin sonuçları gözler önüne seriliyor.
İSİG’in raporuna göre, 2013’ten bugüne çalışırken hayatını kaybeden çocukların 96’sı kız, 520’si erkek. 4’ü 4 yaşında, 5’i 5 yaşında, 4’ü 6 yaşında, 5’i 7 yaşında, 12’si 8 yaşında, 12’si 9 yaşında, 24’ü 10 yaşında, 13’ü 11 yaşında, 32’si 12 yaşında, 39’u 13 yaşında, 61’i 14 yaşında, 87’si 15 yaşında, 123’ü 16 yaşında ve 195’i 17 yaşında.
Çocukların yüzde 57,3’ü tarım, yüzde 19,5’i sanayi, yüzde 12,8’i hizmet ve yüzde 10,4’ü inşaat sektöründe çalışırken hayatını kaybetti. Yüzde 77,4’ü ücretli veya yevmiyeli, yüzde 32,6’sı ücretsiz aile işçisi/kendi hesabına (yüzde 20’si çiftçi ve yüzde 12,6’sı esnaf) çalışıyordu.
TARIMDA ÇOCUK EMEĞİ
İSİG raporunda, çocuk işçiliğin en kötü biçimleri arasında sayılan tarım sektörüne ilişkin şu ifadeler yer aldı:
“Türkiye’de ücretli ve ücretsiz aile işçisi çocuk işçiliğin en yoğun olduğu iş kolu ve çocuk işçilik bakımından başlıca sektör. Yani tarımda çocuk emeğinin yoğun olmasının iki yönü bulunuyor: Bir yönünü tarımın çökertilmesi ve aile emeği içinde görmeliyiz. Diğer yönü ise mevsimlik işçiliktir. Çocuklar mevsimlik işçiliğin kadınlar ile birlikte omurgasını oluşturmaktadır ve ‘çocukları çekip alırsanız mevsimlik işçilik kalmaz.’ Yanlış dış ve iç politikalar sonucu Türkiye’de yaşayan Suriyeli ve Afganistanlı mülteci sayısının, kaydı bulunmayan göçmen ve mültecilerle birlikte altı milyon civarında olduğu tahmin ediliyor. Bu nüfusun önemli bir kısmını oluşturan göçmen ve mülteci çocukları, tarım, sanayi, inşaat, ticaret gibi işkollarında günübirlik ve güvencesiz şekilde işgücü piyasasına dahil oluyor. Bu da patronlar açısından, ücret pazarlığı imkânı olmayan, ücret ödemelerini eksik yatırabileceği ya da geciktirebileceği, hakkını aradığında şiddet uygulayabileceği, zorla çalıştırabileceği ek bir çocuk işçi kitlesi anlamına gelmektedir.”
‘ÜLKENİN GELECEĞİNE İPOTEK’
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin değerli hocalarından Prof. Dr. Gürhan Fişek, bir makalesinde "Gelişmekte olan ülkelerin bugün ve yarınlarında en önemli sorunlarından biri çocukların erken yaşta çalışma yaşamına girmesidir. Bu yalnızca toplumsal boyutuyla değil, sağlık, üretim planlaması vb. ekonomik boyutlarıyla da çok önemli bir rol oynamaktadır. Biz bunu yıllardır, ülkenin geleceğine konulmuş bir ipotek olarak nitelemekteyiz." diyordu.
Fişek'in 1996 yılında TTB Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi'nde yayınlanan makalesinin başlığı "Çalışma Yaşamının ‘Küçük Dev Adam’ları." Fişek makalesine şöyle başlamış:
"Oy veremeyecek kadar küçük, Ekmek parası getirecek kadar büyük. Günümüzde ‘özveri’nin en büyüğünü çocuklar yapıyor. Çocukluğunu iş yerinin kapısında bırakıp, küçük dev adımlarla üretimin taa içine kadar giriyor. Artık işlikte o bir büyüktür."
ÇOCUK EMEĞİNİ EN ÇOK GELİŞMİŞ ÜLKELER KULLANIYOR
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu'nun (UNICEF) 10 Haziran 2021’de yayımlanan son raporuna göre, dünya genelinde işçi olarak çalıştırılan çocukların sayısı son yıllarda artarak 160 milyona yükseldi.
Resmi verilere göre dünya genelinde neredeyse her 10 çocuktan birisi çocuk işçi olarak çalışırken, az gelişmiş ülkelerde bu oran her 5 çocuktan birine kadar yükselebiliyor. Bu çocukların bazıları, sağlıklarına, güvenliklerine ve ahlaklarına zarar verebilecek tehlikeli işlerde çalışıyor.
Uzmanlar, kahve, kakao ve diğer pek çok ürünü üreten kırsal topluluklardaki sefalet ve çocuk işçiliğinden en büyük mali yararlanıcıların Avrupa Birliği’nin (AB) en büyük ekonomileri olduğunu dile getiriyor. İsviçre ve Almanya gibi ülkeler kendi “ülke çocuklarına” bütün imkanları açarken, kahve, çay ve kakao tedarik zincirlerinde tüm İsviçre ve Almanya okullarında okuyan çocuklardan daha fazla çocuk çalışıyor. Altın ve elmas da dahil olmak üzere İsviçre’nin mineral tedarik zincirlerinde milyonlarca çocuk çalışıyor. Çocuk işçilerin yüzde 70’i tarım sektöründe çalışıyor. Ardından yüzde 20 ile hizmet ve yüzde 10 ile sanayi sektörleri geliyor. İşçi olarak çalışan 5-11 yaşları arasındaki çocukların yaklaşık yüzde 28’i ve 12-14 yaş arasındaki çocukların yüzde 35’i okula gitmiyor.
‘ÇOCUK HAKLARINA SAYGI GÖSTERMİYORLAR’
Tüm şirketlerin ve gelişmiş ekonomilerin tedarik zincirlerinde çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılması için çalışmalar yürüten insan hakları aktivisti Fernando Morales-de la Cruz, başta AB olmak üzere ABD, Kanada, Japonya, Norveç ve İsviçre gibi gelişmiş ülkelerin tedarik zincirlerindeki çocuk işçiliğinin arttığını belirterek, bu durumun, adı geçen ülkelerin Küresel Güney'de ürettikleri ürün türlerinin ve hacimlerinin artması ve aynı zamanda özellikle bunların şirketlerin acımasız ve yasa dışı iş modelleri nedeniyle üretilmesinden kaynaklandığını vurguladı.
Morales-de la Cruz, gelişmiş ekonomilerin ve bu ekonomilerdeki şirketlerin çocuk işçiliğinden en büyük faydalananlar olduğunu savunarak, şöyle devam etti:
"Avrupa Birliği ve ABD’nin tedarik zincirinde çalışan on milyonlarca çocuktan söz edebiliriz ve aynı şey Norveç ve İsviçre için de geçerli. Bu çok ciddi bir sorun. Çünkü bu ülkelerin hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygıya dayalı sistemi olması gerekiyor. Ama tedarik zincirlerine ve yatırımlarına baktığınız zaman en zayıf halka olan çocukların haklarına saygı göstermiyorlar.”
TESK: İŞÇİ DEĞİL ÖĞRENCİ OLMALI
TESK Başkanı Palandöken, tüm çocukların eşit şartlarda yaşayabilmesi için çalışılması gerektiğini söyledi. Çocuk işçi sayısının ülkemizde 700 binin üzerinde olduğunu belirten Palandöken, “Oysa çocuklar işçi değil öğrenci olmalıdır.” dedi.
Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Çocuk Hakları Günü dolayısıyla yazılı bir mesaj yayınladı. Hiçbir çocuğun temel hak ve hürriyetlerinin kısıtlanmaması için uğraştıklarını vurgulayan TESK Başkanı Bendevi Palandöken, “Konfederasyonumuz ile UNİCEF işbirliği içerisinde çocuk işçiliğinin önüne geçiyoruz.” ifadelerini kullandı.
YARINLARIMIZA YÖN VERECEKLER
Mağdur olan çok fazla çocuk olduğuna dikkat çeken Bendevi Palandöken, şunları kaydetti: “20 Kasım 1989’da kabul edilerek 33 yıldır çocuklarımızın uluslararası düzeyde haklarının güvence altına alındığı Çocuk Hakları Günü çocuklarımızın haklarını korumak için belirlenmiş olsa da mağdur olan çok fazla çocuk var. Oysa çocuklar dünyanın en büyük servetidir. Yarınımıza yön verecek, ülkemizi muasır medeniyetler seviyesine çıkaracak olan onlardır. Bizler tüm çocukların eşit şartlarda yaşayabilmesi için çalışmalı, bugünün çocuğunu yarının büyüğü olarak yetiştirme bilinciyle hareket etmeliyiz.”
ÇOCUK İŞÇİ SAYISI 700 BİNİN ÜZERİNDE
Ülkemizde yüzbinlerce çocuk işçi olduğuna değinen Palandöken, şunları dile getirdi: “Çocuk emeği sömürüsüne dayanan çocuk işçiliği çocukları fiziksel, psikolojik, duygusal ve sosyal yönden olumsuz etkiliyor. Pandemiden kaynaklı olumsuz ekonomik koşullardan dolayı çocuk işçi sayısı ülkemizde 700 binin üzerine çıkmış durumda. Bu durum ne yazık ki hepimiz için çok üzücü. Oysa çocuklar işçi değil öğrenci olmalıdır. Çocuk işçiliği çocukların potansiyellerini, saygınlıklarını eksiltiyor ve fiziksel, zihinsel gelişimlerinin önünde bir engel oluyor. Bundan dolayı bizler çocukların eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, oyun ve güven içerisinde gelişimlerini devam ettirmesi için var gücümüzle çalışmalıyız.”