100. yılda sanat ArtAnkara’da konuşuldu

ArtAnkara 9. Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarı, yerli ve yabancı sanat galerilerinin katkısıyla açıldı. Fuarda düzenlenen etkinlikler arasında yer alan “Cumhuriyetimizin 100. Yılına Yaklaşırken Ülkemizde Sanat Hayatı” başlıklı panelde, ülkemizin kültür sanat hayatının geldiği nokta ve geleceğe dönük kültür programı değerlendirildi.

ATO Congresium'daki fuarda, 42 ülkeden, 1500'ü aşkın sanatçıya ait, resim, heykel, seramik, özgün baskı, fotoğraf, dijital art ve enstalasyonların da aralarında bulunduğu yaklaşık 8 bin sanat eseri sergileniyor. ArtAnkara Yönetim Kurulu Başkanı Bilgin Aygül, fuarın açılışında, 6 Şubat'taki depremler nedeniyle fuarı düzenleme konusunda kararsız kaldıklarını söyleyerek, "Ruhlarımıza tazelik getirmek, iyileştirmek ve güçlendirmek adına 'bilim ve sanatla iyileşeceğiz' mottosuyla bu fuarı yapmaya karar verdik." dedi.

‘SANAT ACILI GÜNLERDE DE LAZIM’

Fuarın onur konuğu ülkesi olan Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov da depremler nedeniyle Türk halkının acısını paylaştıklarını ifade etti. Yerhov, sanatın iyileştirici gücüne değinerek, insanların sanata sadece iyi günlerde değil, acılı günlerde de ihtiyaç duyduğunu belirtti.

Konuşmaların ardından her yıl geleneksel olarak verilen "Sanatçı Onur Ödülü", "Sanata Katkı Onur Ödülü" ve "Kurum Onur Ödülü" sahiplerini buldu. Paneller, söyleşiler, konserler, dinletiler, workshoplar ve performansların da düzenlendiği fuar, 12 Mart Pazar akşamına kadar ziyaret edilebilecek.

CUMHURİYET AYDINLANMASINDA GÜNÜMÜZ SANATI KONUŞULDU

ARTANKARA fuarında dün saat 12:00’de “Cumhuriyetimizin 100. Yılına Yaklaşırken Ülkemizde Sanat Hayatı” başlıklı panel düzenlendi. Zafer Bilgin’in moderatörlüğünü yaptığı panelin konuşmacıları; Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erol Kılıç, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Çağatay Keskinok, Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turhan Çetin ve Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gökhan Eken oldu.

Doç. Dr. Gökhan Eken, konuşmasında merkez ve taşra ilişkisi bağlamında merkezin taşraya bakışını anlattı. Kendi yaşadığı Sivas’ı da örnekleyerek bir taşra yalnızlığı portresi profili çizmek istediğini belirten Esen, Cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki Anadolu aydınlanması hareketlerinin ne zaman ve ne şekilde sekteye uğradığı, bu dönüşümün taşrayı neye çevirdiği ve aydınların bu değişimdeki sorumlulukları hakkında konuştu.

‘KÜLTÜR PROGRAMI KOYMALIYIZ’

1023 doğumlu Cumhuriyet’le yaşıt ressam Kayıhan Keskinok’un oğlu olan Prof. Dr. Çağatay Keskinok, babasının hayatı ve kendisinin çocukluğundan bu yana tanıklıklarıyla birlikte kent ve sanata bakışı üzerine konuştu.

Prof. Dr. Turhan Çetin de, heykelin kültürel tarih içerisindeki yerinden, bulunduğumuz coğrafyanın Türk ve İslam kültürüyle olan bağından bahsederek Cumhuriyet devrimiyle birlikte yaşanan nitelik dönüşümünü anlattı. Çetin, bu kadar kısa sürede gelinen noktanın olumlu ve umut veren bir nokta olduğunu belirterek geleceğe dönük olarak bir kültür sanat programının konulmasının zorunluluğunu dile getirdi.

Prof. Dr. Erol Kılıç ise bugünün sanatta, siyasette ve ekonomideki problemlerini 300 yıl öncesinde başlayan sorunlarla ilişkilendirdi. 1600 yılı itibari ile Osmanlı'nın ekonomik ve siyasal yapısına değinen Kılıç, bir burjuvazi sınıfının oluşmayışının bilim ve sanatın da gelişmemesini sağladığını belirtti. Burjuvaziyle, devletin dışında onu destekleyen daha hür iradeli bir durum oluştuğunu belirten Kılıç, 1800’lere kadar devam eden süreçte Batı’nın en güçlü devrimini yapması, o bilimsel sürecin teknolojiye dönüşmesiyle Batı’nın tartışmasız bir üstünlüğü ele aldığını, Osmanlı’nın ise toplumsal dönüşümü yapamadığını söyledi. Kılıç; “Toplumsal dönüşüm siyasetle ilişkilendiriliyor. Başka siyasi unsurlar devreye giriyor, halk ayaklandırılıyor. Neticede Osmanlı kendi çöküşünü durduramıyor.” dedi.

Erol Kılıç, siyasi iradenin kararlılığına rağmen o gün de emperyal dünyanın koşullarının üretimi dayattığını belirterek Osmanlı'nın kendi üretemediği zaman hep dışarıdan ithal etmek zorunda kalmasıyla ekonominin gelişemediğine dikkat çekti ve şunları ekledi; “Bütün bunlar bir araya geldiği zaman kendi bilimini üretemiyor, sanatını üretemiyor ve Osmanlı o kaçınılmaz çöküşünü yaşıyor. O çöküşle birlikte sürekli savaşlarla eldeki entelektüel birikimini de savaşlarda yitiriyor ve bir avuç kalan insanla Mustafa Kemal Atatürk bu genç cumhuriyeti kuruyor.”

Cumhuriyet'e devredilmiş bilim ve sanat insanı birikimi olmadığından siyaset, ekonomi, bilim ilişkilerinin sıkıntılı olduğuna vurgu yapan Kılınç, toplumun kendi düşünürünü, kendi bilim insanlarını yetiştiremediğinde, sanat ve bilimin gelişiminin siyasi iktidarların birikimine ve siyasetçilere kaldığının altını çizdi. Günümüzdeki entelektüel birikimle ilgili, benzer ilişkilerin hala devam ettiğini fakat bilim insanlarının bugün bu ilişkileri ve gelecekteki dönüşümleri sorgulayacak duruma geldiğini kaydetti.

Kılınç konuşmasında, sanatçının bu dönemde teknolojiyle buluşarak çağdaş yaratımlar oluşturmasının önemini ve teknolojik dönüşümün eğitimlerde yerine almasının gerekliliğini de vurguladı.

Zafer Bilgin de paneldeki konuşmaların ardından günümüz sanat hayatının Cumhuriyet Devriminin doğrudan kendisiyle bağlantılı bir süreç olduğunu, bu tarihsellikte geleceğe doğru umudun arttığını belirtti.