23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

11 Aralık Medyanın Halleri

İşte günün öne çıkan köşe yazıları...

11 Aralık Medyanın Halleri

YERYÜZÜNÜN YÜZSÜZLERİ

Bercan Tutar - Sabah

Birleşik Arap Emirlikleri'nde (BAE) 30 Kasım'da başlayıp 12 Aralık'a kadar sürecek olan COP28 iklim zirvesinde dünyayı aptal yerine koyan yeryüzünün yeni yüzsüzleri eko-aristokratların arsızlığı ve görgüsüzlüğü bir kez daha deşifre oldu. Bu yıl 28'incisi düzenlenen Dubai'deki konferansta İngiltere Kralı Charles, "Dünya bize ait değil" pişkinliğinde bulundu. Bunu söyleyen kişi İngiltere dışında Galler, İskoçya, İrlanda, Yeni Zelanda, Avustralya ve yüzölçümü açısından dünyanın en büyük ikinci ülkesi Kanada'nın resmi sahibi. Galler'de 23 ilçeye yayılmış kendi şahsına ait 1 trilyon sterlin değerinde 330 kilometrekare toprağı bulunan Kral'a sormak lazım. "Bu dünya senin değilse kimin acaba?" Kral kinaye yapmış. Aslında söylemek istediği "Bu dünya size ait değil." Onca ülkeye, araziye ve servete sahip Kral Charles bir de utanmadan bir karış toprağı ve bir dikili ağacı dahi olmayan insanlarla kendisini eşitleyip ahkâm kesmiş. Özel jetlerle uçup hayal bile edilemeyecek zenginliğe sahip Kral Charles ve benzerleri, bu tür zirveleri fırsat bilip açlık ve sefaletle boğuşan kitlelere çevre dostu olmadıkları için parmak sallıyor. Zirvede 300'ü Ferrari olmak üzere 7 bin lüks arabaya sahip Brunei Sultanı ile çene çalan Kral Charles, muhatabı yerine Tofaş, Skoda veya Clio'larına binip haftada bir AVM'lere gidenleri gezegene fazla egzoz gazı salmakla itham ediyor. Limuzinlerini taşımak için özel jet filolarına sahip zenginlerle senenin 365 günü dünyayı gezip eğlenenler, senede bir kez bir haftalığına tarifeli uçaklarla tatile gidenleri gökyüzünü kirletmekle suçluyor. Üstelik Brezilya, Guatemala veya Kenya'daki özel kahve tohumlarıyla yapılan buzlu Americano'larını yudumlarken insanlardan gezegeni kurtarmak için evlerindeki ısıtmayı fazla açmamalarını isteyecek kadar da arsızlaşabiliyorlar. Dubai'deki zirveye dünyanın dört bir yanından kral, emir, şeyh, CEO, sanatçı, milyarder ve sporculardan oluşan 97 bin kişilik bir delege ordusu katıldı. Bu delegelerin çoğu özel jetleriyle geldi. Bunların atmosfere 210 bin ton CO2 (karbondioksit) salımı gerçekleştirdiği hesaplanıyor.

YUNANİSTAN’LA KALICI BARIŞ MÜMKÜN MÜ?

Eray Güçlüer - Akşam

Türkiye Cumhuriyeti Devleti şu an Cumhuriyet tarihinin en yüksek milli güç kapasitesine sahiptir. Ayrıca Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan'ın Türkiye ile Yunanistan arasında dostluk köprülerinin kurulmasında almış olduğu inisiyatif ve Türkiye'nin milli güç kapasitesinin politik sahada barışçıl amaçlar için etkin bir şekilde kullanabilme becerisi de gelecek için kalıcı barışın temininde çok önemli roller oynamaktadır. ABD'nin Yunanistan'ı örtük ve sessiz bir şekilde işgal etmiş olması, Yunanistan'a akıl almaz büyüklükte askeri yığınaklanmalar yapması, Avrupa'nın Yunanistan'ın neredeyse Bütün devlet sistemini ele geçirmiş olması, Yunan milli ekonomisinin ve Yunan siyasi elitinin ABD ve Avrupa'nın güdümünde olmasına rağmen Türkiye aslında Yunanistan'ı değil Yunanistan'ın arkasındaki kışkırtıcı emperyalist güçlere karşı denge sağlayabilmiştir. Bu nedenle artık ne ABD ve Avrupa ne de Yunanistan Türkiye'ye karşı tacizkar ve provakatif eylemlere yeltenememektedir. Olası provokatif eylemlere karşı ülkemizin Milli güç kapasitesinin önleyici etkisi, Yunanistan ve arkasındaki güçleri Türkiye'ye karşı seçeneksiz bırakmaktadır. Türkiye şu an Ege ve Doğu Akdeniz'de durum üstünlüğü sağlamış ve kendi kıta sahanlığında hak ve menfaatlerini korumayı kesin bir şekilde başarmıştır. Hal böyle olunca ve istikrarlı bir 5 yıl daha önümüzde durunca emperyalist güçlerin Yunanistan üzerinden Türkiye'ye karşı yürütmek istedikleri sinsi işgalci planlar şimdilik biraz duraklamış gibi görünüyor.

NASIL BİR EĞİTİM?

Abbas Güçlü - Milliyet

Okullar koşa koşa gidilen mekanlar olmaktan çoktandır çıkmış durumda. Ayağını sürüyerek, oflayarak, puflayarak gidenlere eskiden kızılırdı, şimdi “haksızlar mı” deniliyor. Eğitimde binlerce yıllık gelenek ve roller değişmek zorunda. Bunda geç kalanlar, mutsuzluk katsayısını daha da artırmanın ötesine geçemeyecekler. Roller, süreler, müfredatlar ve en önemlisi de eğitime ve eğitimli insanlara yönelik algı tümüyle değişecek. Okul, öğretmen, öğrenci, kazanımlar ve diplomaya ilişkin beklenti ve algılar bambaşka bir şekle bürünecek. Diplomanın yerini yeni sihirli kelime “Yetkinlik!” alacak. Yetkinlik, içerisinde birbirinden çok farklı özelliği ve donanımı barındırıyor. Örneğin işini çok iyi yapıyor olmak, örneğin yaratıcı olmak, örneğin girişimci olmak, örneğin kaynakları en efektif şekilde kullanıyor olmak, örneğin sorun çözücü olmak, örneğin kolektif çalışmaya açık olmak, örneğin hızlı karar veriyor olmak, örneğin işinde olduğu kadar farkı alanlarda donanımlı olmak, örneğin milli, manevi, evrensel değerler konusunda donanımlı olmak ve daha neler neler... Peki, bunlar okullarda yeterince kazandırılıyor mu? Sınavlar için günde yüzlerce test çözmekten bunlara da sıra geliyor mu?.. Keşke gönül rahatlığıyla evet diyebilseydik. Keşke bu yöndeki bir değişime şahit olabilseydik...

Son Dakika Haberleri