22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

13 Ağustos Medyanın Halleri

İşte günün öne çıkan köşe yazıları

13 Ağustos Medyanın Halleri

BU MGK FARKLI

Coşkun Başbuğ/STAR

Oysa dün yayınlanan yedi maddelik bildirinin maddelerinde; FETÖ, PKK, Irak, Afrika, Rusya, Ukrayna, Diğer Dünya devletleri ve hepsinden önemlisi giderek yayılan İslamofobi konusunda dışa dönük çok geniş çerçeveli bir değerlendirme görüyorsunuz.

Bu açıdan bakıldığında bu bildiri son yılların en önemli ve en kapsayıcı bildirisi olma özelliğini taşıyor. Aynı zamanda bu bildiri Türkiye'nin küresel gücünü de gösteriyor.

Toplantıda Yaşananlar...

Toplantıya yaşanan duygusal anlara gelince.

Askeri komuta katından bazı isimler emekliye sevk edildiklerinden toplantıya son kez katıldılar.

Emekliye sevk edilen komutanlardan biri Genelkurmay Başkanı Orgeneral Musa Avsever, diğeri ise Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Gülan'dı.

Orgeneral Avsever'in Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı o samimi vedalaşma tüm ülkede büyük beğeni aldı ve aynı zamanda hem ülkede hem salonda duygusal anların yaşanmasına sebep oldu.

Sıra dışı yaşananlara bir başka örnek ise MİT Eski Müsteşarı Hakan Fidan'a "Üstün Hizmet Madalyası" verilmesiydi.

Hakan Fidan...

Son yıllarda ülkenin en büyük kazanımı Erdoğan'ın gayretleriyle tekrar ayağa kalkan Milli İstihbarat Teşkilatımız oldu.

Onca engellemeye ve tehdide rağmen bu gelişimi tamamlayan MİT, Hakan Fidan'ın yönetiminde gerçekten dünyaya parmak ısırttı.

Bu kritik süreçte Hakan Fidan ve temsil ettiği kurumumuz bu madalyayı fazlasıyla hak etti.

Hakan Fidan'ın sözleri MİT ve ülkemizin geldiği gücü gösterdi, göğsümüzü kabarttı.

"Ben bu madalyayı, benimle beraber görev yaparken Libya'da, Karabağ'da, Suriye'de, Irak'ta sizin emirlerinizi hayata geçirmek için şehit olan arkadaşlarım adına alıyorum."

Yerleri cennet olsun yiğitlerimizin.

İlkler...

Atamalarda yaşanan ilklerden biri de atanacak kişinin kuvvet komutanlığı yapmadan doğrudan Genel Kurmay Başkanlığı yapacak olmasıydı.

Öyle de gerçekleşti ve Metin Gürak kuvvet komutanlığı yapmadan Genel Kurmay Başkanı oldu, ikinci aday Selçuk Bayraktaroğlu ise Kara Kuvvetleri Komutanı oldu.

Her ne kadar MGK öncesi YAŞ kararlarında yaşansa da bir diğer ilk; içlerinde bir yıl önce bir üst rütbeye terfi ettirilen generallerinde olduğu toplam 18 general ve amiralin rütbe bekleme süresi dolmadan doğrudan emekliye sevk edilmesinde yaşandı.

Her ne olursa olsun yaşananlar devletin hızıyla orantılı yaşanıyor.

Çünkü dünya dört nala koşturuyor, ülkemizde bu koşu da yarışı önlerde götürüyor.

TOPLU AĞLAMA SEANSI

Soner Yalçın/ODATV

Tarih: 1 Aralık 2015

Bu köşeden şunu yazdım:

“Medya… Toplu ağlama seanslarını gelenek haline getirdi.

Medya… Ağlamayı ve kendine acımayı pek seviyor.

Toplu ayinler yapıyor; ‘arkadaşlarımızı hapsettiler…’

Başka? Başka yok…

Medya… Ezberlenmiş kavramlarla konuşup, ezberlenmiş ve artık bıkkınlık veren yürüyüşlerle protesto ederek ‘ayin’ yapmanın huzurunda teselli buluyor…”

Sözlerimi bugün geliştireyim:

Özellikle 1980’ler doğumlu gazetecilerin genelinde gözlemlediğim şu:

Hapse girmeyi yüceltiyor.

Ağlama seanslarına katılmayı mücadele sanıyor.

Hep sevilmek istiyor. “Aman mahallem bana karşı tavır almasın!” Alkış bağımlısı oldular.

Şöhreti, ekranı seviyor.

Ölümlü başarıyı kutsuyor.

Sonuçta, bilinçsizce gönüllü yandaş oluyor…

Sonuçta, bir çeşit dogmatizme/ bağnazlığa esir düşüyor…

Sonuçta, siyasetin aparatı oluyor…

Gazetecilik kültürümüz maalesef nesilden nesile aktarılamadı. Özellikle dijital/internet gazeteciliğin ortaya çıkardığı etik/ahlâki sorunlar gün geçtikçe büyüyor…

FETÖ NEREDE?

Fuat Bol/Hürriyet

FETÖ tüm canlılığıyla sözde gizliden de gizli olarak içimizde cirit atıyor.

Onunla topyekûn bir mücadele edildiğini ve hatta bitirilme noktasına getirildiğini zannedenler büyük bir yanılgı içindedir. Daha dünkü seçimler öncesinde gördük; dünyanın dört bir yanından Sayın Erdoğan’ın kaybetmesi için tüm imkânlarını seferber etmiş ve dört gözle  Millet İttifakı’nın, yani kendilerinin destekledikleri ve bel bağladıkları kesimin iktidara gelmesini bekliyorlardı!

FETÖ’nün nasıl iktidara gelebileceğini sormayın; kendilerine umut veren muhalefet ittifakı iktidara gelebilseydi, hapishanelerdeki FETÖ’cüleri salıvereceklerini, kamu görevinden çıkarılanların görevlerine iade edeceklerini söylemiyorlar mıydı?

Şu anda FETÖ boş durmuyor, diğer cemaatlere ve sivil toplum kuruluşlarına sızmak için yoğun bir gayretin içindeler.

FETÖ ile mücadele de tıpkı diğer terör örgütü PKK ile olan mücadele gibi yapılmalı ve asla adli kovuşturmalarla yetinilmemelidir. Asıl mücadeleyi fikri sahada yapmalı ve hepsinden önemlisi gelecek kuşaklarımızı bu beladan korumalıyız. Bunun için de öncelikle bu belaya nasıl duçar olduğumuzun sebeplerini bulup onları yok etmeliyiz.

FETÖ’NÜN EKMEĞİNE YAĞ SÜRMEYİN

Salih Tuna/Sabah

"Antiemperyalist ulusalcılar" da tüm tarikat ve cemaatleri kriminalize etmeyi marifet sanıyorlar.

Yazık ki yazık, FETÖ'nün 2013'ten itibaren sürdürdüğü "Sadece bizi değil tüm tarikat ve cemaatleri de yasaklayacaklar..." şeklindeki propagandaya hizmet ettiklerinin farkında bile değiller.

FETÖ'nün maksadı, kendilerine karşı başlatılan mücadeleyi geniş kitleler nezdinde itibarsızlaştırarak marjinalize olmaktan sıyrılmaktı.

Peki bunların maksadı ne?

FETÖ'nün, 28 Şubat sürecinin dindar sosyolojide açtığı derin yaralarda  palazlandığını fehmedemediler mi hâlâ?

Hayır yani, "Eski deliklerden yeni bakışlar atmanın" hamakatın dışında bir izahı var mı?

Yanlış anlaşılmasın: Bu ülkenin ruh köküne/mana iklimine düşmanlık uğruna FETÖ'yü araçsallaştıranlara lafım yok. Onlar zaten antiemperyalist değil, antiemperyalistlerin kullanışlı aptalları ve FETÖ'nün ruh ikizidirler.

Aklı başında antiemperyalist bir yurtsever tüm tarikatların, tüm cemaatlerin yasaklanmasını nasıl ister?

YAZARA NOT: Sayın Salih Tuna’ya Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2019 yılında hazırladığı Tarikatlar Raporu’nu okumasını öneririz. Bu raporu Aydınlık yazı dizisi olarak yayımladı. Diyanet raporda işin özetini şöyle çıkarmış: Tarikatlar dini tahrif ediyor, tarikatlar siyaset ve ticaretle uğraşıyor, dış etkiye açıklar, yabancı istihbarat teşkilatları içlerine sızabiliyor…

Son Dakika Haberleri köşe yazıları sabah hürriyet