13 Ekim 2024 Pazar
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

13 Ekim Medyanın Halleri

13 Ekim Medyanın Halleri... Köşe yazarlarının gündemi ne? Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar neler?

13 Ekim Medyanın Halleri... Köşe yazarlarının gündemi ne? Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar neler?

PKK’NIN FİNANSAL KAYNAKLARINA DİKKAT

FUAT UĞUR - TV100

Antalya'da Konyaaltı sahilinin bir ucundan başlayıp, Lara plajı ve Kundu bölgesinden Alanya'ya kadar uzanan mesafede, eğlence mekânı, tatil köyü, otel, villa, oto galeri ve apart gibi turizm alanlarının birçoğu bölücü terör örgütüne destek verenlerin elinde. Devlet eli kolu bağlı adeta olan biteni izliyor. Kazanılan paraların bir bölümü ile terör örgütü finanse ediliyor.

Sadece EĞLENCE ve HİZMET sektörü değil, aynı zamanda birçok ilde meyve ve sebze halleri de ellerinde. İstediği fiyattan alıp, istediği fiyattan satıyorlar. Köylünün 5 lira istediği ürüne tüm hal firmaları en fazla 1 lira veriyor ve mecbur kalan köylü o rakama satıyor malını. Kendileri ise 1 liradan aldıkları malı iç piyasaya 20 katı fiyatla satıp, fahiş fiyat uygulamasıyla piyasayı sıkıntıya sokuyorlar… Özellikle gıda simsarları ve komisyoncuların örgüt bağı, kara para bağı detaylıca araştırılmalıdır...

DEVLETİN TEKNOLOJİ ALANINDA GÖREVLERİ

FATİH SİNAN ESEN - SABAH

Büyük teknoloji devlerinin küresel hegemonyası, ulus devletlerin egemenliği ve kültürel çeşitlilik üzerinde ciddi tehditler oluştururken, ekonomik ve sosyal dengesizlikleri de derinleştirmektedir. Bu durum, adil ve eşitlikçi bir toplum yapısının inşasını engellemektedir.

Devletlerin ve uluslararası kuruluşların bu şirketlerin faaliyetlerini etkin bir şekilde düzenlemesi ve denetlemesi gerekmektedir. Avrupa Birliği'nin Genel Veri Koruma Yönetmeliği (GDPR) gibi düzenlemeler, veri mahremiyeti konusunda önemli adımlar atmıştır ancak yeterli değildir. ABD'de yürürlüğe giren Kaliforniya Tüketici Gizliliği Yasası (CCPA), tüketicilere veri üzerinde daha fazla kontrol sağlamaktadır.

Türkiye'de ise bilindiği üzere Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK), bireylerin kişisel verilerinin işlenmesine ilişkin usul ve esasları belirleyerek veri mahremiyeti konusunda önemli bir yasal çerçeve sunmakta, kişisel verilerin korunması ve işlenmesi sürecinde şeffaflığı ve hesap verebilirliği artırmayı hedeflemektedir.

Elbette, bu yasal düzenlemelerin etkin uygulanması ve teknolojik gelişmelerle uluslararası normlara uyum sağlaması için sürekli güncellemeler ve denetimler yapılması önemlidir.

Kültürel mirasın korunması için yerli içerik üreticilerinin desteklenmesi ve teşvik edilmesi önemlidir.

Örneğin, sadece belli ülkelerin oluşturduğu büyük dil modellerini (LLM) kullanmak, sadece üretilen metinlerin çevirisi ile yetinmek veya yapılan ince ayarlar (fine-tuning) ile konuyu geçiştirmek bizler için yeterli olmamalıdır. Dil ve kültürün sürekli etkileşim içinde olduğu bilinmekteyken, mutlaka kendi kültürümüzü yansıtan yapay zekâ modelleri geliştirilmelidir.

Devletlerin egemenlik haklarını koruması ve vatandaşlarının çıkarlarını gözetmesi, toplumların refahı için vazgeçilmezdir. Demokratik süreçlerin şeffaflığını sağlamak için lobicilik faaliyetlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesi önemlidir.

KIBRIS’TA ZORLA GÜZELLİK OLMAZ DÖNEMİ

DİDEM ÖZEL TÜMER - MİLLİYET

Rum tarafının Kıbrıs Türk halkı üzerindeki baskı ve izolasyonu artırarak sürdürmek yönündeki gayretinin dikkat çektiğini aktaran kaynaklar, “Sözde ‘müstakbel ortaklarını’ sindirmek için çaba sarf ediyorlar. Bunun için uluslararası camia tarafından tanınmış olmanın ve AB üyeliğinin sunduğu olanakların tümünden faydalanılıyor.

Hal böyle olunca da Kıbrıs Türk tarafının gerek Rumlara, gerek AB’ye güveni her geçen gün azalıyor. Bu on yıllardır böyle. Ortak yaşamın en temel unsuru olan karşılıklı güven olmadan nasıl federasyon tesis edilecek? Bizde bir söz vardır: Zorla güzellik olmaz” değerlendirmesini yapıyor.

Türk tarafının görüşmeden hiçbir zaman kaçmadığını ancak sadece görüşmek için görüşmenin de bir anlamı olmadığını belirten kaynaklara göre, artık yeni şeyler konuşmanın vakti geldi.

Rumlar federasyon dışındaki bir çözüm modeli konuşmaya hazır hissettiklerinde, o zaman iki anavatan ve Ada’daki iki tarafın BM’nin himayesinde 4+1 formatında bir araya gelinebileceği ve Kıbrıs meselesini nasıl çözülebileceğinin de konuşulabileceği belirtiliyor. “Ancak federasyon üzerinde ısrar ettikleri sürece bir yere varamayız” ifadesi kullanılıyor.

Tam olarak bu yüzden Tatar’ın New York’taki yemeğe katılmayı, BM Genel Sekreteri’nin şahsına duyduğu saygıdan ötürü kabul ettiği tekraren vurgulanıyor. Gutteres’in davetinin yeni bir sayfa açılması için fırsat olduğununun da altı çiziliyor.

Medyanın Halleri