08 Eylül 2024 Pazar
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

13 Haziran Medyanın Halleri

13 Haziran Medyanın Halleri... Köşe yazarlarının gündemi ne? Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar neler?

13 Haziran Medyanın Halleri... Köşe yazarlarının gündemi ne? Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar neler?
A+ A-
NADİR TEMELOĞLU

AVRUPA TAMİR EDİLEBİLİR Mİ?

NEDRET ERSANEL - YENİ ŞAFAK

Bugüne kadar, ‘Türkiye Avrupa Birliği çizgisinden çıkmasın’ diyenler şimdi, ‘Avrupa Birliği çizgisinden çıkıyor’ derdine düştü…

“Sizi kim çizgiden çıkardı ise gidin oraya ağlayın” demek lazım ama…

Avrupa Parlamentosu seçimlerinin ortaya çıkardığı tablo, sadece Türkiye-AB ilişkilerini değil, ABD-Avrupa ilişkilerini de anlamadan on yıllarımızı peşlerinde heba ettiğimizi göstermiyor mu? (…)

AP seçimini ve potansiyel sonuçlarını hangi küresel bağlama, Türkiye özelini de o bağlamın neresine yerleştireceğiz?..

Türkiye-AB ilişkileri her iki tarafa sorulduğunda maşallah kimse renk vermiyor. Ankara, ‘AB hedefimizdir’, Brüksel, ‘Türkiye çok kritik bir ortaktır’dan aşağı düşmüyor.

Öyle mi?

Değilse, bir de bu seçimlerden sonra nasıl olacak?

Birincil sebep yeni küresel düzen ve doğum sancıları ise, geriye, ABD seçimleri, İngiltere seçimleri, BRICS zirvesi, Ukrayna savaşının sonu(çları) kaldı. Putin-Jinping zirvesini izledik, peşine Sayın Fidan’ın Pekin ziyaretini ekledik. Bunlar deve dişi gibi olanlar. Bunların sonuçlarına bakalım aynı ‘seconder mazeretler’ getirilebilecek mi?

İsrail’de hükümet sallanıyor, BMGK’da ilk kez ABD eliyle, ‘Gazze’de ateşkes kararı’ alınıyor, Avrupa’da Avrupa sallanıyor, ABD’de Biden sallanıyor, İngiltere ve şimdi de Fransa seçimleri korkuyla bekleniyor…
Almanya’nın bundan sonraki tutumu da merak konusu ama Avrupa’nın merkez yönetimi değişmediği için aynı politikaları sürdüreceğinden şüpheniz olmasın. Kendini yemek gibi bir şey bu…

Yakın zamanlı şu gelişmeleri takip/ilave edin derim; Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aniden buluşması, yaklaşan BRICS zirvesinde anti-dolarizasyon için somut planın ortaya çıkıp-çıkmayacağı (Fidan’ın Rusya’da yaptığı seri görüşmeler), G-7 zirvesi (12-13 Haziran) ve yine Cumhurbaşkanı’nın katılımıyla NATO liderler zirvesi (9-11 Temmuz)…

Bakalım son üç paragraftaki bu gelişmelerin sonuçlarına da aynı ‘seconder mazeretler’ getirilebilecek mi?
Gelelim, ‘Avrupa tamir edilebilir mi’nin cevabına; bozanı tamir etmeniz gerekiyor.

Yalnız bunun için kimsede uygun alet çantası kaldı mı?

TBMM’Yİ BOMBALAYAN FETÖ İLE ‘BARIŞ’ DİYENLER; 253 ŞEHİDİN KANI ÜZERİNİZE OLSUN

NEDİM ŞENER - HÜRRİYET

FETULLAHÇI Terör Örgütü elebaşı Gülen’in yeğeni Ebuseleme Gülen’in açıklamaları sözde “barış güvercinlerini” yine havalandırdı. PKK terör örgütü de ne zaman sıkışsa yine sözde barış laflarıyla ortaya çıkanlar gibi bu kez de başkaları fırsatı kaçırmadı.

Oysa “barış” ya da “af” değil “hesaplaşma” peşinde olan FETÖ’cülerin sanki böyle bir talepleri varmış gibi yazıp çizenleri ya gaflet ya delalet ya da ihanet içinde olanlar diye üçe ayırmak gerekir. Üçünün bu ülkeyi götüreceği sonuç değişmez; haine merhamet, şehitlere ve vatana ihanettir.

Barış denilen şey ancak, FETÖ’cülerin suçlarını itirafı, halen sürdürdükleri ihanetten vazgeçmeleri ve cezalarını çekip herkes gibi toplum içine karışmaları ile mümkün.

“Masum” denilen tabandan kaçı FETÖ içinde olduğu için pişman? Cevap vereyim; sıfır... (…)

Yani bazılarının masum zannettiği kişiler, azılı örgüt üyesi. Nitekim, FETÖ operasyonlarında gözaltına alınanlardan bazıları KHK’lı isimler. Hatta KHK ile ihraç edilenlerin en az yüzde 40’ı yeniden örgüt adına faaliyet gösterirken yakalandı. Bazen da kutsal bir meslek olarak görülen “öğretmenlik” üzerinden örnek verilir. “Öğretmenin suçu ne?” sorusu sorulur. Masum bir soru gibi görünse de aslında FETÖ’yü aklama çabasıdır. O zaman bir örnek vereyim; FETÖ’nün Emniyet Mahrem Yapılanması içinde 4 bin 462 kişi yakalandı. Bunların 4 bin 202’sinin mesleği öğretmenlik.

Medyanın Halleri