13 Mayıs Medyanın Halleri
Hazırlayan: Ercan Dolapçı
TÜRK DEMOKRASİSİNE FETÖ TEHDİDİ
NEDİM ŞENER / HÜRRİYET
Bu yaşananlar, Fetullahçı Terör Örgütü’nün Türk devleti, Türk milleti ve Türk demokrasisi için nasıl büyük bir tehlike olduğunu gösterdi.
Meral Akşener’in ardından Muharrem İnce’ye diz çöktüren FETÖ’cüler, bu montaj, şantaj ve kumpasları Kılıçdaroğlu’nun önünü açmak için yaptı.
Kemal Kılıçdaroğlu Muharrem İnce’ye yapılan şantaj ve montaja karşı çıkacağına, rakibinin bu yolla adaylıktan çekilmesine itiraz edeceğine, inanılmaz bir fırsatçılık yaparak, “Benim çağrım hâlâ geçerli. Eski kırgınlıkları, dargınlıkları bir kenara bırakalım artık. Sayın İnce’yi Türkiye sofrasına bekliyorum. Buyursun lütfen gelsin.” diye tweet attı.
Ortada kırgınlık ve dargınlık değil, siyasete müdahale eden şantaj ve montajlar var.
Görünen o ki, Kılıçdaroğlu gelinen noktadan hiç de rahatsız değil. Tek derdi, hakaret ve küfürlerle adaylıktan çekilen Muharrem İnce’nin masaya gelmesi.
Tüm bu yaşananların özeti şudur; Kemal Kılıçdaroğlu’nun önü nasıl FETÖ’nün Deniz Baykal’a kaset kumpasıyla açıldıysa, yol temizliği de Muharrem İnce’ye şantaj ve montajlarla açıldı. Dolayısıyla Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı koltuğuna FETÖ’nün kumpas, şantaj ve montaj kasetleriyle oturmayı hedefliyor.
HER YÖNÜYLE MUHARREM İNCE VAKASI
MELİH ALTINOK / SABAH
Dün seçimlere iki gün kala kameraların karşısına dayak yemiş gibi çıkan Muharrem İnce, Kılıçdaroğlu lehine adaylıktan çekilmek zorunda kaldığını açıkladı.
Piyasaya sürülen birtakım görüntülerin ardından bu kararını açıklayan İnce'nin, söz konusu videonun montaj, iddiaların düzmece olduğunu söylediği hâlde neden istifa ettiğini anlayabilmiş değiliz.
"Ben çekileyim de yenilgilerine bahane kalmasın" sözlerinden anlaşıldığı üzere ileriye dönük hesapları da olabilir.
Geçmiş olsun.
Artık kim, kemik seslerinin çıktığı siyaset arenasında ancak bu kadar dayanabilen bir doğal cumhurbaşkanı adayını izler bilemiyorum.
İnce'yi cesur bulup peşine takılan, ona güvenen Memleket Partisi tabanı, örgütü, adayları da "isyanda".
Ne var ki Türk siyasi tarihine "İkinci Baykal Vakası" olarak geçen bu kaset operasyonunun, Okyanus ötesinden Kılıçdaroğlu'nun yelkenlerini doldurmak için yapıldığı ortada.
Tıpkı CHP'nin başına geldiği günlerde olduğu gibi...
FETÖ, BYE KEMAL İÇİN YİNE DEVREYE GİRDİ!..
HİKMET GENÇ / AKŞAM
Yıllardır aynı şeyi söyleyip durduk.
Heyhat, söylediklerimiz malumun ilamıydı ama bir kesim salağa yatmakta ısrarlı.
Baykal'a kurulan kaset kumpası FETÖ'nün işi.
Bye Kemal'e yalan dolan evraklarla dolu dosyalar vererek parlatıp cilalayan, onu namus kumkuması siyasetçi gibi sunan da FETÖ'dür.
CHP'yi FETÖ'ye mahkum eden kişidir Bye Kemal.
FETÖ suflesiyle 15 Temmuz'a 'kontrollü darbe' demesinin sebebi de budur.
Açık desteklerini gördüğümüz için, "Masanın adayı Bye Kemal aynı zamanda ABD'nin, AB'nin, HDP/PKK'nın ve FETÖ'nün adayıdır" dedik, uyardık kaç defa.
HDP/PKK ve FETÖ'nün patronu ABD'dir.
Masayı dizayn eden, Kılıçdaroğlu'nu destekleyen merkez, aynı merkezdir.
Aynı merkez Erdoğan'ın indirilmesi için tüm tuşlara basmaktadır.
Tekrar edelim.
FETÖ, Baykal'ı gönderdi, Bye Kemal'i koltuğa oturttu
FETÖ, 17-25 Aralık'ta saldırdı, 15 Temmuz'da Türkiye'yi işgal etmeye çalıştı.
MHP'ye de kumpas kurdu MHP boyun eğmeyince partinin içindeki yandaşlarıyla partiyi böldü FETÖ.
Akşener masadan kalkınca, ona parmak salladı FETÖ... "Sakınn!.." dedi. Ve kumar-noter masasına geri döndü Akşener...
Son olarak Muharrem İnce de nasibini aldı.
"Sen misin Bye Kemal'in karşısına çıkan?!"...
Yine kaset, kumpas, sahte belgeler, haysiyet cellatlığı vesaire her türlü ahlaksızlıkla iş başında FETÖ...
Doğru, Muharrem İnce direndi direneceği kadar. Ama sonunda çekildi adaylıktan...
FETÖ devreye girdi ve CHP'de yine kaset kazandı...
Kasetle koltuktan kaldırır,
Kasetle koltuğa oturtur,
Kasetle adaylıktan oldurur!
Bir daha düşünün bakalım,
"Sana söz" diyenlerin sözü, neyin sözü olur?!..
DÜNYA YENİ BİR YOLA KOYULMAK ÜZERE!
MEHMET AKİF SOYSAL / YENİ ŞAFAK
Doğrusu bütüne baktığımızda milletvekili, hükümet seçmenin ötesinde, bir oyun bu kadar değerli olduğu dönem hiç olmamıştı!
Yüzyıl sonra Türkiye’nin karar anı ile dünyanın karar anı kesişti!
Atlantik ittifakı-Petrodolar hakimiyetinden dünya çok yıprandı. Savaşlarda çok kayıplar verdi. Dünyanın geri kalanı bundan mustarip…
Türkiye’nin S400 alımının akabinde Hindistan’ın da buna cesaret göstermesi ile Batı’nın silah tekeli kırıldı! Petrol ticareti için de farklı para birimleri kullanılmaya başlandı. Bunların hepsi son beş yılda gerçekleşti. Önümüzdeki beş yıl bundan da hızlı değişimlere gebedir.
Türkiye’nin bu seçimlerde yapacağı tercihler, yeni dünya düzenin kuruluşuyla aynı anda gerçekleşmesi nedeniyle çok daha kıymetli hale gelmiştir. Umarız Türkiye bu değişimi doğru yerinden yakalar…
KENDİ SÖZÜNÜ PROVOKASYON GÖREN RUH HASTALARI
YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN
Bu CHP harbi tam “Hem ayranım dökülmesin hem yoğurdum ekşimesin” türünden bir parti… Tuhaf bir anlayışları, ilginç bir zekâ seviyeleri var. Vallahi billahi hepsine deli gömleği giydirsen en uygun elbiseleri olur. Biz bunların ruh, karakter ve zekâ hallerini inanın tarifte zorlanıyoruz.
En son yaşanan bir olay da bu yönlerine yeni bir örnek oldu. Şaşkınlıktan yaklaşımlarına ne yorum yapacağımızı bilemez olduk.
Kayseri’de Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve bazı CHP’lilerin sözlerini el ilanına bastırıp dağıtmışlar, CHP’li yöneticiler, yazarlar, yorumcular bunun için “Kayseri'de seçim öncesi çirkin provokasyon!” diyerek ortalığı ayağa kaldırdılar. Oğlum nasıl bir manyak, nasıl ruh hastasısınız?
Biz rüya, siz kâbus mu görüyorsunuz?
Kemal Kılıçdaroğlu 2016 yılından itibaren “Demirtaş niçin cezaevinde?”, “Demirtaş’ın suçu nedir?”, “Demirtaş’a şeref madalyası takılacak”, “Demirtaş ile Türkiye’yi yöneteceğiz”,” Demirtaş’ı özgürlüğüne kavuşturacağız” demedi mi? Provokasyon dediğiniz ilan metninde bu yazılı!
Kemal Kılıçdaroğlu “Osman Kavala'nın serbest bırakılmasını istiyorsanız bize katılacaksınız” demedi mi? Provokasyon dediğiniz ilan metninde bu yazılı!
BACAK ARASI SİYASET DİZAYNI
ÖZAY ŞENDİR / MİLLİYET
ABD’de çekilen suç belgesellerinde cinsel saldırıya maruz kalan kadınlar kurban olarak konuşur, onlara en büyük desteği veren de eşleri olur.
Türkiye’de tecavüze uğrayan kadınlar en iyi ihtimalle kocaları tarafından boşanır, diğer seçenek zaten ölümdür.
Namus kavramını sadece bacak arasına indiren tavrımızın siyaset dizaynında uzun zamandır etkisini gösteriyor.
ABD’nin en unutulmaz 2 Başkan’ı, John F. Kennedy ve Bill Clinton’ın hikâyelerine bir bakmak lazım:
John F. Kennedy’nin, Marilyn Monroe ile yaşadığı aşk ilişkisi ya da Bill Clinton’ın Beyaz Saray stajyeriyle Oval Ofis’te yaşadığı macera siyasi hayatlarının sonu olmadı. Aksine her ikisi de ABD’nin en başarılı başkanları listesinde halen ilk 10’un içerisinde yer alıyor.
Türkiye bu konuda eskiden daha farklı bir ülkeydi.
Rahmetli Menderes’in gönül ilişkileri ya da rahmetli Fatin Rüştü Zorlu’nun Vesamet Hanım’la yaşadığı aşk, kimsenin konuştuğu işler değildi. İnsanlar seçtikleri kişinin yaptıkları işlere bakıyor, karı-koca arasındaki ilişkiye karışmıyorlardı.