14 Ağustos Medyanın Halleri
14 Ağustos Medyanın Halleri... Köşe yazarlarının gündemi ne? Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar neler?
ABD'NİN TÜRK YEREL BASINI İLE İLGİLİ PLANI ORTAYA ÇIKTI
ADEM YAVUZ IRGATOĞLU - ANADOLUGAZETE.COM.TR
Dünyanın baş belası olma yolunda koşar adım ilerleyen ABD, yerel basına da el attı. Dün, Aydınlık Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa İlker Yücel’in, köşesine taşıdığı; bugün de sevgili yazarımız Ali İnandım'ın konuyu devam ettirdiği mesele bir hayli önem arz ediyor.
İlker Yücel, 12 Ağustos tarihli köşe yazısında Amerika Birleşik Devletleri'nin yerel basınımıza el attığına dikkati çekip, sinsi planı gözler önüne sermiş oldu. Neymiş o plan?
ABD, şehir şehir dolaşarak yerel basına destek paketleri öneriyormuş! Tam da burada "Bayram değil seyran değil, eniştem beni neden öptü?" sözü akıllara geliyor.
ABD İstanbul Başkonsolosluğu Basın Ataşesi Alison Brown, 6 Ağustos’ta Çanakkale’de Gazeteciler Cemiyeti dahil birçok yerel basın kurumunu ziyaret etmiş. Ardından 9 Ağustos’ta Balıkesir’e gitmiş, orada Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ramazan Demir'den anlamlı bir cevap almış.
Demir, ABD'li yetkililere baş aktörlerini ülkelerinde barındırdıkları ve bizzat kendi elleriyle desteledikleri hain darbe girişimindeki ‘15 Temmuz Manşetleri’ ile Milli Mücadele kitapları hediye ederek "güle güle" demiş.
Basın İlan Kurumunun kriterlerini yerine getiremeyip farklı ekonomik ilişkilere girmeye başlayan bir yerel basın ile karşı karşıya gelirsek o medyadan bu ülkeye hayır gelmez! Bunun için yeni çözümler üretmek gerekiyor. O çözümler arasında ise yerel basını ekonomik olarak başka yöntemlere sevk etmeyen, "tık avcılığı" ile baş başa bırakmayan uygulamalar olması lazım!
İNTERNET ÖZGÜRLEŞME DEĞİL TEKELLEŞMEDİR
HÜLYA GÜLER - SABAH
Mavi kıyametten sonra Türkiye'nin ilk yerli ve milli self-servis bulut yönetim platformlarından DT Cloud'un üst yönetim ekibiyle buluştum; DT Cloud Genel Müdürü Serdar Yokuş ve Uluslararası İş Geliştirme Başkanı Dr. Safa Uslu. Önce Serdar Yokuş söze girdi ve "Şu sıralar birileri ısrarla bir III. Dünya Savaşı'ndan söz edip duruyor. Bana sorarsanız adı (şimdilik) III. Dünya Savaşı değil ama şu anda dünya zaten savaşta; Dijital Dünya Savaşı. Son zamanlarda sıklaşan dijital sıkıntılar da işte bu savaş kaynaklı" deyiverdi.
Sonra da hızlıca 'Türkiye'nin verisi Türkiye'de kalmalı' vizyonunun da ne kadar isabetli olduğunu ortaya koyan şu tespitleri yaptı:
- Microsoft, Google ve Amazon... Bu üç şirket şu anda dünyanın verisinin 3'te 2'sini elinde tutuyor. Türkiye dahil her ülke için durum aynı.
- 1800'lerde madencilikte yaşanan sömürgecilik akımını şimdi dijital anlamda yaşıyoruz. Kısacası veri sömürgeciliği çağındayız.
- Tıpkı soğuk savaş dönemindeki gibi bir düşmanlaşma ve kutuplaşma var dünyada. Bir yandan da küreselleşme ve özgürlük söylemleri devam ediyor.
- İşte böyle bir dünyada var olmanın tek yolu ülkelerin yerli, milli ve global teknoloji şirketlerinin olmasından geçiyor. Yerli şirketlerin global olmaları uluslararası varlık göstermeleri genel kabul görmeleri açısından gerekli.
WATTPAD ÇUKURU: BEN OKUDUM, ŞOKE OLMA SIRASI SİZDE!
ERSİN ÇELİK - YENİ ŞAFAK
Dünya genelinde 90 milyon aktif okuru olduğu bildiriliyor ve üç milyondan fazlası Türkiye’den.
Türkçe içerik sayısı 7 milyonu geçmiş durumda. Türkiye, uygulamayı hem kullanıcı sayısı hem de içerik üretiminde en yoğun kullanan dördüncü ülke. Hem hedef kitlesi hem de kullanıcıları 10-18 yaş arası çocuklar ve ergenler.
İçeriklerin önemli bir kısmı ise “+18” kategorisinde, çocukların asla erişmesini istemeyeceğimiz pornografi metinleri. (…)
Yayınlanan metinlerde şiddet, saldırganlık, küfür, gerçek hayat hikayesi adı altında travmatik olaylar, taciz, cinsel saldırı, pedofili, ensest ilişkiler, alkol, ateizm, satanizm ve intihar konulu onlarca konu, başlık, diyalog, sahne yer alıyor.
Bakın abartmıyorum! Liseli çocukların eşcinsel ilişkileri ile öğrencinin ağzından yazılan öğretmen-öğrenci birlikteliğini dahi burada yayınlamışlar. Yahu çocuğun çocuğa tecavüz etme sahnesi bile paylaşılmış. Ve o iğrenç metin milyon kez görüntülenmiş!
Daha nasıl yazabilirim, nasıl ifade ederim bilmiyorum?
Hiçbir sansür olmadan, herhangi bir filtre ve denetimden geçmeden sınırsızca paylaşılan hikayeleri okuyan çocuklarda ne tür travmatik etkiler bıraktığını ise bilmiyoruz. Muhtemelen anne-babalar da farkında değiller. Hatta çocuklarının kitap okuduğunu sanarak mutlu oluyorlar. Dijital medya konulu bir söyleşiden sonra yanıma gelen bir anne övünerek, “Liseye giden kızım deliler gibi okuyor. ‘Wattpad kurdu’ oldu” demişti. Evladının ne okuduğunu ise bilmiyordu.
Verdiğim örnekleri anne-babalar çocuklarına asla kondurmayacaktır elbette. Burada yazan ve okuyan her çocuk için dikkatini çektiğim içerikleri üretiyor ya da tüketiyor diyemeyiz elbette. Ama ne olur, Wattpad’in denetimsizlik üzerine inşa edildiğini bilerek, çocukların neleri okuduklarını göz ucuyla da olsa incelesinler.
Sadece anne-babalar değil, öğretmenlerimize de büyük sorumluluk düşüyor. Çünkü vakitlerinin büyük kısmını okulda geçiren çocukların gündemlerini aynı içerikler meşgul ediyor.
Akranlar birbirlerine anlatarak platformun yayılmasına, milyonlarca çocuğun daha yazılı şiddet ve istismara maruz kalmasına sebep oluyorlar.
Wattpad üretimi kitapları anne-babaları görmesin diye okulda saklayan ve teneffüslerde okuyan çocuklar olduğu biliniyor.
Bu arada Wattpad, genç kız edebiyatına özellikle ağırlık veriyor. Etkileşimlere bakılırsa siteyi ayakta tutan da genç kız içerikleri ve üstü kapalı aktardığım içeriklerin olduğu diğer kategoriler. Şaşırılmaması gereken şu bilgiyi de ekleyeyim: Wattpad son yıllarda LGBT kategorisine büyük yatırımlar yaptı ve hep öne çıkardı.
Zaten Wattpad’in arkasındaki en büyük güç de LGBT lobisi.
Eşcinsel içerikli hikayeleri teşvik etmek için “Wattpad Onur Ödülleri” düzenleniyor.
HABLEMİTOĞLU’NU HATIRLADIM
SONER YALÇIN - SÖZCÜ
İşte... En son Sırp lider A. Vucic, 9 Ağustos 2024’te yaptığı açıklamada, “Rus istihbaratının ülkede Batılı güçlerin desteğiyle darbe yapılabileceği” konusunda kendisini uyardığını söyledi...
Kırım ve Ukrayna meselesinde Rusya’ya yaptırım uygulamayı reddeden ve “Tayvan Çin’dir” diyen Vucic’e karşı, toplumu kışkırtan gösteriler halen sürüyor. (Dedesi Antelko Vucic başta olmak üzere akrabaları Hırvat faşistler (Ustase) tarafından katledilen Başkan Vucic’e göstericiler “aşırı sağcı” diyor!)
Sırbistan’daki Alman merkezli lityum madeni karşıtı “çevre duyarlılığı” gösterileri aklıma rahmetli Necip Hablemitoğlu’nu getirdi:
“Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası” kitabında Türkiye’de “çevrecilik” adı altında faaliyet yürüten örgütlerin, Almanlardan aldıkları fonları yazdı...
İktidar medyasının, Özel-İmamoğlu-Kılıçdaroğlu dışında nitelikli tek yazı yazmamalarını nasıl değerlendirmek gerek? Hiç Victor Hugo okumadılar mı?