23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

14 Ekim Medyanın Halleri

Hazırlayan: Ercan Dolapçı

14 Ekim Medyanın Halleri
A+ A-

TAŞ YOK MU TAŞ!

SALİH TUNA / SABAH

Mehmet Ali Çelebi'ye tepkileri ilk günden itibaren anlamaya çalışıyorum.

Tepki dediğim lafın gelişi, bildiğiniz linç!

Kin ve nefretle dolu hakaretler gırla gitti. En aklı başında olanları bile "Taş yok mu taş!" coşkusuyla saldırıya geçti. Biraz romantik olanları da "Bundan sonra yansın, yıkılsın dünya!" yollu arabeske bağladı.

Hülasa, muhalif güruhun adeta kıyametleri koptu.

Peki ne yaptı Mehmet Ali Çelebi de muhalif güruhun bu denli nefretini kazandı.

Pişirdikleri aşı mı devirdi, ne etti?

Anlaşılan o ki hem Alevi, hem Ergenekon mağduru, hem eski asker, hem de eski CHP'li kimliğiyle AK Parti'ye geçmesi bunlarda felaket "kanama" yapmış. Yani psikolojik yırtılmaya, ağır bir travmaya neden olmuş!

Demek ki...

Mehmet Ali Çelebi'nin söz konusu kimliğiyle AK Parti'ye geçmesi, bunların aynı kimlik değerleri üzerinden sosyolojilerini konsolide etme faaliyetlerine ve oluşturmaya çalıştıkları illüzyona tahmin ettiğimizden öte zarar vermiş.

Bu akıl almaz hıncın başka bir izahı yok!

PUTİN’İN KIBRIS HAMLESİ

ÇETİNER ÇETİN / HABERTÜRK

Müttefikimizin Türkiye’yi tatmin etmeyen açıklamaları bir kenara, Ankara’da bir yandan Rusya-Ukrayna bir yandan da Akdeniz havzasına dair diplomasi trafiği hız kazandı. Ancak ABD’nin Türkiye’yi önce Suriye’de karşısına alması ve daha sonra ardı ardına gelen askeri hamleleri Ankara-Moskova yakınlaşmasını kaçınılmaz hale getirdi.

Bu yakınlaşma siyasi, diplomatik ve bölgesel iş birliği olarak kendini gösteriyor. Ancak hala Türkiye-Rusya stratejik ilişkilerinden bahsetmek için erken…

Buna rağmen önümüzdeki günlerde bir sürpriz bekleniyor. Rusya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) doğrudan uçuşlar için izin vermeye hazırlanıyor. Konuştuğum Rus yetkililer şimdilik Rus ulusal havayolu yerine özel sektörde yer alan bir havayolu şirketi ile çok yakında uçuşların başlatılmasını planladıklarını ifade etti.

Dahası Rusya, ‘'Kuzey Lefkoşa'’ adı ile KKTC'de konsolosluk açacağını duyurdu.

Görüştüğüm Rus yetkililer, bu konsolosluk mevzusunu önemsiyorlar. 11 bin civarında Rus vatandaşının yaşadığı KKTC’de açılacak olan konsolosluk şimdilik bir temsilcilik gibi çalışacak. Bu durumda Rusya KKTC’yi resmen bir devlet olarak tanımayacak, konsolosluğunu da “Kuzey Lefkoşe Konsolosluğu” olarak tanımlayacak.

Ama yine de bir adım zira Rusya Türkiye’nin bu konudaki hassasiyetini önemsediğini gösteriyor.

TÜRKİYE AVRUPA’NIN DOĞALGAZ MERKEZİ OLUYOR

MEHMET BARLAS / SABAH

Dünya siyasi, ekonomik ve enerji krizleriyle boğuşurken çözüm üreten tek bir ülke var: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğindeki Türkiye. Erdoğan bugün Putin ile çok kiritik bir görüşme gerçekleştirecek.

Putin, Erdoğan ile yapacağı görüşmede neler konuşulacağının ipuçlarını dünkü çok önemli konuşmasında verdi. Putin, "Türkiye'de büyük bir gaz merkezi oluşturabiliriz. Türkiye'de Avrupa için doğalgaz merkezi kurabiliriz. Rusya, kışın dahil Avrupa'ya enerji sevkiyatını hazır" dedi.

Putin bu açıklamaları yaparken Rus enerji şirketi Gazprom, "Karadeniz'de sevkiyat tesisleri kurmaya ve Türkiye - AB sınırında gaz ticareti için platform oluşturmaya teknik olarak hazırız" şeklinde bir açıklama yaptı. Enerji Bakanı Dönmez de "Doğalgaz merkezi teknik açıdan mümkün" diyerek Türkiye'nin olumlu yaklaşımını ortaya koydu.

Erdoğan ile bu konuda müzakere yapılmadan Putin ve Gazprom'un böyle bir açıklama yapmasını bekleyemeyiz. Önümüzdeki günlerde bu projenin hızlı bir şekilde hayata geçeceğini görebiliriz.

NEDEN ANKARA?

MELİH AŞIK / MİLLİYET

13 Ekim Ankara’nın başkent oluşunun 99. yıl dönümü. Ankara, 1923 yılında Cumhuriyet ilanından hemen önce Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen tek maddelik bir kanunla başkent olur. Neden bu seçim?

Mustafa Kemal, başkent seçimindeki kriterleri bir konuşmasında şöyle izah eder:

“Birincisi, her nevi taarruz ve tecavüze karşı yerinden kıpırdamayarak kuvvet ve sükûnetini muhafaza edebilecek bir yer olmalı. Yoksa bir geminin topundan telaşa düşebilecek bir yerde hükümet merkezi olamaz.

İkincisi... Hükümet merkezi öyle bir yerde olmalı ki hükümet nazarını (bakışını) memleketin bütün muhitlerine müsavi (eşit) surette atfedebilsin. Memleketin bir kenarına çekildiğimiz zaman vatanın bizden uzak kalan gayri mamur yerlerini unutuveriyoruz.”

Başkent olarak akla üç şehir, Ankara, Sivas ve Kayseri gelmiştir. Konu TBMM’de tartışılır. 13 Ekim’de Ankara başkent ilan edilir.

***

Peki, Ankara adı nereden gelir? Ankyra, Angora gibi köklerden geldiği yolunda görüş ve iddialar vardır. Ancak Atatürk, Yunan Başbakanı Metaksas’ı kabulünde harita üzerinden kendi görüşünü aktarır. Orta Asya’daki Baykal Gölü’ne iki ırmak dökülür; biri Ankara, diğeri Turka. Atatürk Seyhan ve Ceyhan nehir adlarının Orta Asya’dan geldiği gibi Ankara adının da yine Baykal Gölü çevresinde yaşayan göçebe Türkler tarafından Ankara’ya taşındığı kanısındadır. Atatürk’ün bu anlatımı zamanın Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras’ın anılarında yer alır.

GELMİŞ GEÇMİŞ EN BÜYÜK LİNÇ KAMPANYASI

AHMET HAKAN / HÜRRİYET

Mehmet Ali Çelebi, AK Parti’ye geçme kararı aldı. Aman Allah’ım!

Yok böyle kin ve nefret. Yok böyle küfür ve hakaret. Eline taşı alan fırlattı Mehmet Ali Çelebi’ye.

Sanki bir milletvekili, ilk kez parti değiştiriyor gibi.

Sanki Türkiye, böyle bir olguyla ilk kez tanışıyor gibi. (…)

Mehmet Ali Çelebi’ye şöyle diyorlar: “Sen Ergenekon’dan zulme maruz kaldığında ben seni Silivri zindanında savunmuştum. Senin için cop yemiştim.”

Böyle diyenlere sesleniyorum: Eğer siz o günlerde Ali’yi, Ahmet’i, Mehmet’i savunduysanız. Haklısınız.

Mehmet Ali Çelebi’ye “Ver benim diyetimi” diyebilirsiniz.

Yok eğer siz o günlerde... Haksızlığa itiraz ettiyseniz, zulme karşı ayağa kalktıysanız, zalimin de mazlumun da kimliğine bakmadıysanız, zalimin karşısında, mazlumun yanında olduysanız.

Mehmet Ali Çelebi’ye dönüp de “Ver benim diyetimi” diyemezsiniz.

“Ben seni savunmuştum. Bana borçlusun. Ver benim diyetimi” demek...

Yapılan kahramanlığın soyluluğunu ve erdemini fena halde zedeliyor.

Medyanın Halleri