18 Eylül 2024 Çarşamba
İstanbul 25°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

14 Eylül Medyanın Halleri

14 Eylül Medyanın Halleri... Köşe yazarlarının gündemi ne? Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar neler?

14 Eylül Medyanın Halleri... Köşe yazarlarının gündemi ne? Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar neler?

NARİN CİNAYETİNDEKİ ASIL SUSKUN

SONER YALÇIN - SÖZCÜ

Yazar Gürbilek, “bu dönemden (12 Eylül’den) itibaren ölüm ve dehşetin, kötülük ve suçun seyirlik hâle geldiğini, ölümün kitle iletişim araçlarında bir aşırılık, bir facia, bir skandal olursa temsil edildiği” gözlemini aktardı…

Bu hâl; günümüz iktidar medyasının, Narin Güran cinayetini vd. “dehşetin simgesi” olarak ele alış nedenine benziyor mu? Özünde dedikleri şu çünkü:

- Gündemi değiştirmek için “okuyucu/dinleyici/müşterinin heves ve iştahına” göre toplumsal içeriğine girmeden kriminal seyirlik haber sunmak... (Kimi televizyon ana haber bültenlerinin tamamen; “olağandışı/aşırı/facia/skandal/sapkın” dediği adli vakaları ekrana taşıması tesadüf mü sanıyorsunuz?)

Medya yöneticilerinin siyasetin dışına çıkma taktikleri “koltukları” için sağlam dayanaktır. Bu tercihin “yabancılaşma” gibi topluma yansıması kimin umurundadır?

Sakız gibi çiğneyip duruyorlar; Özgecan Aslan’dan Pınar Gültekin’e uzanan cinayetleri… Gelsin daima bir yenisi!

İktidar medyasının Narin Güran cinayetini ele alış biçimi akademik araştırma konusudur.

Bu medya ısrarla şunu sormuyor; bu toplum niçin hınçla çocuklara-kadınlara saldırıyor?

Toplumsal dönüşüm niçin geriye doğru gidiyor?

Bununla yüzleşmeyip neden Sartre’ın deyimiyle gerçeklikten uzak “sahte şuur” yaratıyorlar?

Evet, siyasi, ekonomik, kültürel/toplumsal gerçekler ile yüzleşmek istemiyorlar.

Evet, toplumun “kültürel DNA’sı” ile, ekonomik egemenlik ilişkileriyle yüz yüze gelemiyorlar.

Olayları münferitleştirmek işlerine/kolaylarına geliyor. Böylece ana nedenin üzerini örtüyorlar. Cinayetleri sıradanlaştırarak dedektifçilik oynuyorlar…

İÇERİDEKİ BÜTÜN TUŞLARA BASILIYOR

ERAY GÜÇLÜER - AKŞAM

Bir ülkenin bekası her şeyden önce o ulusun birlik ve beraberliği ile direnme azim ve kararlılığına bağlıdır. Dışarıdan müdahale seçenekleri giderek azalan sömürgeci güçlerin elinde kalan tek seçenek ulusumuzu ayrıştırıp iç cephede ülkemizi zayıflatmaktır.

Bir süredir bütün güçleriyle buna yönelmiş durumdalar. Dış güdümlü içerideki emperyalist ajanların özellikle başta sosyal medya olmak üzere kullanabilecekleri bütün araçlarla toplumumuzun hassas noktalarına ayrıştırıcı şekilde saldırmaları tesadüf değildir.

30 Ağustostaki teğmenler olayının basit ve normal bir olaymış gibi gösterilerek laik anti laik çatışması yaratılmak istenmesi, sekiz yaşındaki Narin isimli bir yavrumuzun Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde canice katledilmesinin PKK terör örgütüne malzeme yapılmaya çalışılması bunların son örnekleridir.

Daha öncesinde Kayseri'de yapılmak istenen provokasyonlar ve Suriye'de Türk Bayrağına yapılan saldırılarla ülke içinde Suriyeli sığınmacılara karşı şiddet hareketlerinin kışkırtılmasını da unutmamak gerekir.

DURSUN BU HAYÂSIZCA AKIN!

HİLAL KAPLAN - SABAH

Büyük Aile Platformu bu yanlışa dur demek için kurulmuş bir platform. Cumhuriyet Kadınları Derneği'nden Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı'na kadar geniş bir yelpazede 262 STK'nın üye olduğu bir koalisyon. Bu koalisyon tarafından organize edilen "Büyük Aile Buluşması" etkinliğinin üçüncüsü 15 Eylül Pazar günü saat 14.00'te Saraçhane Parkı'nda başlayacak. Ardından Beyazıt Meydanı'na kadar yapılacak sessiz yürüyüş ve basın açıklamasıyla etkinlik tamamlanacak.

Büyük Aile Platformu bu yıl düzenlenecek etkinlik için İstiklal Marşı'mızdan ilhamla "Dursun bu hayâsızca akın" sloganını seçti. Yaşadığımız LGBT işgalini ve mücadelenin önemini anlatan bir slogan. Çünkü artık LGBT dayatması, ülkeleri işgal eden ordulardan daha tehlikeli bir hâle geldi.

Artık içinde LGBT unsurları olmayan bir film çeken yönetmen, görüşü ve inancı ne olursa olsun gerici olarak tanımlanıyor. Çocuk kitaplarından oyunlara, çizgi filmlerden oyuncak sektörüne doğrudan çocuklarımızı hedef alan bir düşmanla karşı karşıyayız.

CIA’İN GRANDFATHER’I TÜRKİYE’DE NE ARIYORDU?

TAMER KORKMAZ - YENİ ŞAFAK

“Eski CIA Başkanı James Woolsey tanıdığım biri, benim arkadaşım; bunda bir şey yok ki!
Onunla kaç kere görüştüm, yemek yedim, misafiri oldum…”

---

SBK Holding’in sahibi firari Sezgin Baran Korkmaz, Fatih Altaylı’nın Youtube kanalındaki röportajda söyledi, bunları!

G. Saray Kulübü’nün 29 Nisan 2015 tarihli twitter hesabında…

James Woolsey ile eşi Nancy’nin Metin Oktay Tesisleri’ni ziyaretiyle ilgili bir fotoğraf paylaşılmıştı.

O dönemde, “Büyükbaba” kod adlı eski CIA Başkanı, Türkiye’de ne arıyordu?

-Tatile mi gelmişti; yoksa mevzu fevkalade derin miydi?

2015’TE ‘ALTI AY’

CIA’in eski başkanı Woolsey, 15 Temmuz 2016’daki FETÖ darbe teşebbüsünden saatler sonra CNN International’a konuşmuş; darbeyi “taktik başarısızlık” olarak nitelendirmişti.

---

O yayında, “uzman” sıfatıyla çok ilginç bir detayı izleyicilerle paylaşan Woolsey, 2015’in altı ayını Türkiye’de geçirdiğini söylüyordu!

FETÖ’nün askeri darbeye hazırlandığı bir dönemde, CIA’in eski başkanı Türkiye’de ne arıyordu; ne haltlar karıştırmıştı?

Uslanmaz Emre’nin ilk işvereni WINEP’ti.

Emre ajanı, İslam düşmanlığıyla öne çıkmış bir kuruluş olan işbu ‘Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü’nde ilk stajını yapmıştı.

WINEP, ABD ile İsrail’in Ortadoğu’daki girişimlerine, operasyonlarına fikri ve siyasi taban oluşturmak amacıyla kurulmuştu.

---

SBK’nın “yakın arkadaşı” James Woolsey mi; WINEP’in danışmanları arasındaydı!

Medyanın Halleri