22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

14 Mart Medyanın Halleri

Hazırlayan: Ercan Dolapçı

14 Mart Medyanın Halleri
A+ A-

SURİYE’NİN KUZEYİNDE ESRARENGİZ ZİYARETLER

FATİH ÇEKİRGE / HÜRRİYET

Bu kısa hatırlatmayı yaptıktan sonra Suriye’nin kuzeyindeki “esrarengiz ziyaretler” başlığına dönebiliriz.

Ve ABD Genelkurmay Başkanı Milley’in ziyaretiyle başlayan ancak yapılan açıklamalarla sönen kriz bu defa ikinci bir ziyaretle yeniden ateşlenir...

Komutanı General Michael Erik Kurilla’nın Suriye’nin kuzeydoğusuna bir ziyaret düzenlediği bildirildi. CENTCOM’dan yapılan yazılı açıklamada Kurilla’nın 8 Mart’ta bölgede ‘ABD birlikleri ve terör örgütü IŞİD’le mücadele bağlamında kilit rol oynayan yerleri’ ziyaret ettiği aktarıldı. Açıklamada, ‘Kurilla, ABD’nin ortağı olan ve IŞİD’e karşı operasyonlar düzenleyen SDG’yi de ziyaret etti’ denildi.”

Evet, gelen haber bu...

Peki şimdi bu durumdan ne anlayacağız?

4 gün önce ABD Genelkurmay Başkanı bölgeyi ziyaret ediyor. Ve Ankara’nın sorusu üzerine SDG ve muhaliflerle görüşmediği açıklanıyor. Tepkiler duruluyor.

Ancak bu olaydan 4 gün sonra, sanki gözlere sokulurcasına bu defa Centcom Komutanı General Kurilla yine bölgeyi ziyaret ediyor ve bu defa PKK/YPG güçlerini ziyaret ettiği resmen açıklanıyor...

Tabii şunu sorabilirsiniz.

ABD Genelkurmay karargâhı ile CENTCOM arasında bir çelişki mi var?

Elbette yok...

O zaman bu nedir?

Bildiğiniz gibi...

“CENTCOM, ABD Savunma Bakanlığı’nın 11 Müşterek Muharip Komutanlığı’ndan biridir. Sorumluluk alanı da başta Irak ile Afrika’da Mısır ve Orta Asya’da Afganistan da dahil olmak üzere Ortadoğu’yu kapsamaktadır.

Yani aynı zamanda DEAŞ’la mücadeleyi yürüten komutanlıktır. Bu nedenle uygulamada doğrudan PKK/YPG gibi yerel güçlerle birlikte hareket eder.

Nitekim, 29 Aralık 2022 tarihinde, CENTCOM, DEAŞ ile mücadeledeki başarısına dair bir basın açıklaması yayınlar. Bu açıklamaya göre ABD kuvvetleri PKK/YPG ile birlikte toplam 313 operasyon yapar... 466 DEAŞ militanı etkisiz hale getirilir. 266 militan yakalanır...”

Yalnızca bu basın açıklaması bile ABD’nin PKK/YPG’ye verdiği desteğin özetidir...

Peki bu gelişmelerden ne anlayacağız?

Bütün bu gelişmeleri toparlarsak... ABD yönetimi Suriye’nin kuzeyine en üst düzeyde iki askeri ziyaret yapmıştır.

Birincisinde “Görüşmedik” dediği PKK/YPG ile ikinci ziyarette görüştüğünü resmen açıklamıştır.

Türkiye’nin deprem felaketiyle uğraştığı bir dönemde bu “esrarengiz ziyaretler”in ve çelişkili açıklamaların üzerinde ciddi şekilde düşünmek gerekmektedir.

TÜRKİYE’NİN DIŞ TİCARETİNDE ‘LATİN AMERİKA’ RÜZGÂRI

KEREM ALKİN / SABAH

Son 20 yıl içerisinde, nasıl ki 'Afrika Açılımı' ve 'Yeniden Asya' yaklaşımı ile, Türkiye insani ve girişimci diplomasi atağı ile, dünyada diplomatik misyon sayısında iddiasını katlayarak arttıran bir ülke oldu ise, bir o kadar da yeni diplomatik misyon açtığımız coğrafya Latin Amerika oldu. TCMB uzmanlarının 3 sene önce yayınladıkları önemli bir çalışma, 2000'li yılların başından itibaren, Türkiye'nin yeni diplomatik misyon açtığı her ülke ve coğrafya ile dış ticaretini ortalama yüzde 25 ile 30 arttırdığına işaret ediyordu. Nitekim, Türkiye'nin Latin Amerika'ya yönelik diplomatik ilgisi sayesinde, Türkiye ile Latin Amerika arasında 2022 yılında 20 milyar dolara ulaşan dış ticaret hacmi, yeni bir Cumhuriyet tarihi rekorunu da beraberinde getirdi. Bununla birlikte, Latin Amerika'dan petrol ve maden başta olmak üzere, stratejik ürünler ithal eden Türkiye, ciddi oranda artan ihracat hacmine rağmen, Latin Amerika'nın 5,3 milyar dolar fazlalık verdiği bir dış ticaret ilişkisi yönetiyor. Bu durum, Türkiye'nin, dış ticaret açığını kapatmak adına, Latin Amerika'ya yönelik daha yüksek katma değerli ihracat yapması gerektiğini de gösteriyor.

Latin Amerika ve Karayipler Bölgesi 670 milyon düzeyinde bir nüfusa sahip. 2014'de ulaştığı 6.4 trilyon dolarlık GSYH büyüklüğü, 2020 küresel virüs salgınında 4.74 trilyon dolar seviyesine gerilese de, 2022 sonu itibariyle, tekrar 6 trilyon dolara yaklaştığı söylenebilir. 2023'de, madencilik ve enerji gibi stratejik sektörler sayesinde 6 trilyon doları tekrar geçebilir. Türkiye ile Latin Amerika arasındaki ticaret hacmi, yukarıda da ifade ettiğim gibi, bilhassa Latin Amerika iş dünyasının Türkiye'yi son 10 yılda keşfetmesi ile 3 kat artış gösterdi. Türkiye, 2022 7.2 milyar dolar ihracat yapmayı başarırken, tüm dünyaya maden, metal, tarım ürünleri ve gıda gibi stratejik ürünler satan Latin Amerika ise Türkiye'ye 12.5 milyar doların üzerinde ihracat yaptı. Brezilya ile, son 20 yılda siyasi ilişkilerini de geliştirmiş olan Türkiye, 1.9 trilyon dolara dayanmış bir milli gelir ve 215 milyonu geçmiş nüfusa, 8.5 milyon kilometrekarelik yüzölçüme sahip bölgenin en büyük ülkesine tüm Latin Amerika'ya verdiği dış ticaret açığının yüzde 72'sini veriyor.

KRAL KRALİÇE KONT VİKONT ACEM…

TACEDDİN KUTAY / AKŞAM

Sevgili Cem Toker'in "Ortaçağ zihniyeti ile, Ortaçağ olmayan zihniyet arasında bir tercih...." tiviti bütün makyajın ardındaki asıl motivasyonun güzel bir özetiydi.

Zeki, nazik, esprili ancak son derece toleranssız seküler bir kimsedir Toker. Bu konuda oldukça kesin yargıları vardır. Elbette, şimdiye kadar Altılı Masa'dan yükselen ve birbirine tezat oluşturan her açıklama sonrası duyduğunuz gibi, Toker'in de şahsi mülahazasını dile getirdiğini söyleyenler çıkacaktır. Ne alakası var da ben şimdi bu tivit üzerinden mevzuya yaklaşıyorum?

Haydi konuşalım.

Sayın Toker genel bir temayülün, yaygın bir algının, özlem dolu bir beklentinin dile getiricilerinden yalnızca birisi.

Dindar motifli hemen pek çok şeye mesafeli, 18.yüzyıldan müdevver aydınlanmacı despotizmin özlemiyle yanıp tutuşan bir kitle var Türkiye'de. Henüz köprünün üzerinde iken "ayı" diyenler, kendilerini zapt edemeyenler... Bu kitlenin bir kısmı da kendince siyasi davranıyor ve "elbette vakti gelir" diyerek özlemlerini öteliyor.

GÖRGÜN: S400’E İHTİYACIMIZ YOK

ABDULLAH KARAKUŞ / MİLLİYET

Savunma sanayisinde yerlileşme yüzde 80’lere yaklaşıyor. Radar, kamera, insansız araçlar, silah ve elektronik harp sistemleri başta olmak üzere yerli üretilen ürünlerden birçoğunda imzası olan ASELSAN en büyük yerli şirketlerden biri.

10 binin üstünde çalışanıyla ASELSAN, SİHA, İHA, Atak, Hürjet, MMU, TCG Anadolu gemisi, Kızılelma gibi büyük proje başta olmak üzere birçok yerli üretime elektronik sistemleriyle, yazılımlarıyla, görüntü sistemiyle, radarlarıyla destek veriyor.

ASELSAN Genel Müdürü Haluk Görgün Milliyet’i Gölbaşı’ndaki yeni tesislerini gezdirdi. 70 bin metrekarelik yeni tesislerinde ağırlıklı olarak hava savunma sistemlerini ürettiklerini belirten Görgün, Roketsan ve SAGE ile birlikte geliştirdikleri SİPER projesini anlattı. Hava savunma sistemlerinin tüm yazılımlarının geliştirildiği ve sahaya gönderilmeden önce hem yazılımsal olarak hem de donanımsal olarak test edildiği simülatör ortamını da gezdiğimiz gezide Görgün, “Hava savunma sistemlerini yapıyoruz. S300, S400’lere ihtiyacımız yok. Bunlara ihtiyacı ortadan kaldırıyoruz. Bizim vazifemiz bu.” diyor. SİPER hava savunma sisteminin tek araçla füze fırlatma olayı olmadığını belirten Görgün, “Bir haberleşme istasyonu var, arama radarı var. Bu radar etrafta size doğru gelen bir füze var mı diye sürekli çalışıyor. Bir kontrol merkezi var ayrıca. Atış kontrol ünitesi ve merkezi var. Füze fırlatma sistemi var. Dost düşman tanıma sistemi var. Bu sistemde 12-13 tane sadece kamyon var. Yani büyük bir sistem var” vurgusu yaptı. Uzun menzilli hava savunma sistemi olan SİPER, deneme atışlarında 100 km uzaklıktaki hedefleri başarılı şekilde vurmuştu.

Medyanın Halleri