15-16 Haziran eylemlerinin önemi
Vatan Partisi Merkez İşçi-Sendika Bürosu Başkanı Hüseyin Karanlık, 52’nci yılında 15-16 Haziran işçi eylemlerini yazdı: “Bu büyük yürüyüş, Üretim Devriminin gerçekleşebileceğini gösteriyor.”
Sarı sendikacılığa karşı 1960’ların sonlarında İstanbul-Alibeyköy ve diğer işçi yataklarındaki Demirdöküm, Sungurlar, Berec, Derby, Günterm Isı, Gıslaved vb. fabrikalarda işgaller patlak verdi. Fabrika işgallerini ateşleyenler, çoğu yerde sosyalist eğilimli işçilerdi. Bu eylemlere hemen koşup bağ kuranlar, yöre halkının işçilere maddi manevi yardımlarını örgütleyenler ve ülke çapındaki kamuoyu desteğini sağlayanlar ise yine devrimcilerdi.
FABRİKALARI DEVRİMCİLERLE ÖNCÜ İŞÇİLER BOŞALTTI
Devrimci kadroların desteği, bu eylemlerin başarısında önemli bir rol oynadı. O zamanlar Alibeyköy, Kartal gibi işçi semtlerinde, genç devrimci kadrolar, işçi sınıfına yönelik devrimci çalışmalar için bürolar, dernek ve birlikler kurmuşlardı. Uyanık, öncü işçiler de bu merkezlere yardım ve desteklerini sunuyorlardı.
Eylemlerde devrimci kadrolarla tanışıp bağ kuran öncü işçiler, 15-16 Haziran büyük işçi yürüyüşünde fabrikaların boşaltılıp on binlerce emekçinin dev yürüyüş kolları halinde polis barikatlarını aşarak şehir merkezine akmasında motor rolü oynadı.
İŞÇİ KÖYLÜ GAZETESİ ELDEN ELE DOLAŞTI
Aydınlık hareketi o günlerde yalnızca İstanbul’dakileri değil, Ankara, İzmir gibi önemli merkezlerdeki bütün devrimci kadrolarını da İstanbul’a çağırarak, eylemlerde görevlendirmişti. O zaman çıkan ve ülke çapında düzenli olarak dağıtılan 50 bin tirajlı İşçi-Köylü gazetesinin yayınları, hem bu eylemlere kamuoyu desteği sağladı hem de eylemlerin ve işçilerin bilinç düzeyini yükseltmede önemli rol oynadı. İşçi Köylü gazetesi, İstanbul’da ilan edilen sıkıyönetim şartlarında bile fabrikalara ulaştırıldı. Gazetenin dağıtım ağının kurulup işletilmesinde öncü işçiler de görev üstlendi.
EYLEM AMACINA ULAŞTI
1970’te 274 sayılı Sendikalar Kanunu’nu ve 275 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nu değiştiren iki tasarı hazırlandı. Bu yürüyüşün nedeni, bu taslaklarla işçilerin örgütlenme hakkına yeni sınırlamalar getirmek istenmesiydi.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) 15 -16 Haziran 1970’te bir protesto eylemi kararı aldı. Ancak eylemler DİSK’in düşündüğü sınır ve boyutların çok ötesine taştı. Türk-İş'e bağlı işçilerin de yoğun katılımıyla hareket, "Şanlı 15-16 Haziran Ayaklanması" adını hakkıyla kazandı. Yürüyüş amacına ulaştı. Tarihe geçti.
ANARŞİ YOK HEDEF VAR
En az 100 bin işçi yürüdü, kimsenin burnu kanamadı. Anarşi yok, hedef var. 15-16 Haziran Ayaklanması, Türkiye işçi hareketinin olgunluğunu ve başarıyla nasıl kilitlendiğini gösteriyor. İşçi sınıfımız her zaman başarıyı izleyen ve elde eden bir çizgi izledi. Maceracı ve başı bozuk olmadı, bir disiplin etrafında ilerledi. Bu hareketten sonra da Bahar Eylemleri, özelleştirme savaşları gibi işçi hareketlerinde de aynı çizgi izlendi ve Türkiye’nin dengelerinde rol oynayan en önemli güç merkezi olarak kendini kabul ettirdi. Hükümet politikalarında etkili oldu, sendikaların işçi haklarını savunurken daha dikkatli bir tutum almalarının da güvencesi oldu.
Bu direniş, Türkiye’nin Üretim Devrimi gibi büyük, toplumsal ve köklü bir değişiklikte de önemli rol oynayacağını ispat etti.