19 Eylül 2024 Perşembe
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

15 Eylül Medyanın Halleri

15 Eylül Medyanın Halleri... Köşe yazarlarının gündemi ne? Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar neler?

15 Eylül Medyanın Halleri... Köşe yazarlarının gündemi ne? Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar neler?

FAİLİ MEÇHUL DEĞİL AMA SEBEBİ MEÇHUL

AHMET HAKAN/ HÜRRİYET

Özgür Özel, İsrail tarafından öldürülen Ayşenur Ezgi’nin cenaze töreninin ardından şu açıklamayı yapmış:

***

“Ayşenur bugünün, bu çağın Deniz Gezmiş’idir. Bütün solcular gibi, bütün sosyal demokratlar gibi yürekten Filistin davasının arkasındadır. Filistin davası, bütün Türkiye’nin davasıdır. Ama bilhassa solun davasıdır.”

Güzel bir açıklama bu.

Solu, solcuları, sosyal demokratları Filistin davasının savunuculuğuna özendirmesi açısından güzel.

***

Ama Filistin savunuculuğunu belirli bir siyasi görüşün tekeline almaya, bu savunuculuğu bir ideolojik yarış haline dönüştürmeye, “önce bizimkiler savunmuştu” falan türü yaklaşımlara ne gerek var ki?

Al, gürül gürül savun Filistin’i.

Önünde bir engel mi var?

***

Filistin davasına destek verenlerin ideolojilerine odaklanmayı bir tarafa bırakmak lazım.

Çünkü kalbi Filistin’den yana atan herkesin ortaklaştığı tek bir özellik var.

İNSAN OLMAK.

KAOSTAKİ BATI

BERCAN TUTAR/ SABAH

ABD'nin 11 Eylül 2001'den sonra 'demokratik realizm' ya da bilinen ismiyle 'terörle savaş' stratejisi kapsamında dünyanın geri kalanını renkli devrimler, askeri işgaller, darbeler, sokak hareketleri, etnik-ideolojik çatışmalar veya ekonomik krizlerle dizayn etme projesi fiyaskoyla sonuçlandı. Şimdi Batı kendi renkli devrimleriyle karşı karşıya. Sömürgeci zihniyet can çekişiyor. Çünkü Avrupalı müttefikleri bile Ukrayna ve Gazze'deki hezimetlerden sonra ABD'nin ulusal çıkarlarının aynı zamanda evrensel düzenin de en güvenilir garantisi olduğuna dair ideolojik varsayımı artık açıkça reddediyor.

Amerikalı elitler zihinleri artık uyuşturamıyor. İngiltere, Almanya ve Fransa başta olmak üzere Avrupalı ülkeler ABD'nin Ukrayna'daki vekâlet savaşına ve soykırımcı siyonist lobinin Gazze'deki barbar projelerine körü körüne uymanın yol açtığı krizlerle boğuşuyor.

Batılı yöneticiler kendi halklarının hemen her gün onları devirme tehdidiyle karşı karşıya. Ve bu risk giderek artıyor. Yükselen isyan dalgası Batı'nın 'demokratik' diye lanse edilen siyasi rejimlerinin sahteliğini, oligarşik ve despot içyüzünü de deşifre ediyor.

SAVAŞIN DOĞASINI DEĞİŞTİRMEK…

NEDRET ERSANEL/ YENİ ŞAFAK

2014’e giden kökleri var ama 2022 Şubat’ında başlayan Rusya-Ukrayna savaşı günümüze kadar pek çok aşamadan geçti. Fakat en çok, ‘Batı cephesinde yeni bir şey yok’ mevzisinde kaldı. Bu satırların yazıldığı gün ise, Batı’nın savaşta yeni bir el yükseltme ihtimali ile karşı karşıyayız…

Sahadaki gerçekliği de, Kiev ve Moskova’daki dengeleri de hatta Avrupa ve NATO ülkelerinin pek çoğunu da aşan bir tetik kurcalanıyor…

Washington ve Londra’nın sürüklediği süreç, önce MI6 ve CIA direktörlerinin ortak makalesi, sonra İngiliz ve Amerikan dışişleri bakanlarının Kiev’e ortak ziyaretleri, nihayet İngiltere Başbakanı Starmer ile ABD Başkanı Biden’ın dün Washington’da bir araya gelmesiyle en yüksem basamağa çıktı…

Mesele,

İngiltere ve ABD’nin, Kiev’in Rusya topraklarının derinliklerine yönelik saldırılara izin,

bunun için de Batı menşeli uzun menzilli füzelerini, özellikle İngiliz silahlarını verip-vermeyeceği…

Bu konuda anlaşıldığı hatta 300 Km menzilli ‘storm shadow’ tipi füzelerin kullanılmasında mutabakata varıldığı üzerine son 72 saatte ciddi haber ve yorumlar yayınlandı. Kaldı ki Zelenski talebinin gerçekleşmesi için Batı’nın ensesinde haylidir boza pişiriyor…

Putin’in açıklamalarına rağmen, ki bunları sadece el yükseltme veya diş gösterme olarak da tarif edebilir ya da dünyanın yıkım sürecinin aşaması olarak kabul edebiliriz. Kremlin’in kafası da net mi tam anlaşılamıyor…

Kimi Rus yetkililer, örneğin Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergei Ryobkov bunu yürütülen psikolojik savaşın parçası olarak değerlendirip, “yine de bir tırmanış var” diye sınırlandırırken, bizzat Dışişleri Bakanı Lavrov,

“bu silahların kullanılması kararını çok önceden verdiklerine şüphe yok.

Şimdi kamuoyu için uygun kılıf hazırlıyorlar. Amaç Rusya’yı stratejik yenilgiye uğratmak” diyor.

Kesin olan ise şu, bu adımlar Batı’nın Ukrayna savaşını “varoluşsal” gördüğünün ispatı. Bu da tehlikeyi çok artırıyor.

Kiev’in düşmesi Doğu-Batı, çok kutupluluk savaşlarında yüksek politik sonuçlar, ABD, İngiltere, Atlantik birliği için yeni utanç sayfaları açacak. Erken hissedilirse, ABD seçimlerine de etkisi olacak. Batı bunu kaldırabilir mi? Ve umarız böyle bir karar vermezler…

BANDOCU YARBAYA TARTIŞMA SONRASI DİKKAT ÇEKEN GÖREV!

SAYGI ÖZTÜRK/ SÖZCÜ

Bando Yarbay, Milli Savunma Bakanlığı’ndaki görevine daha yeni başlamıştı. Karargahta 9 Temmuz 2024’de üzücü bir olay yaşadı. Yaşananları 3 Eylül’de şöyle duyurmuştum:

“Komutanlık önüne: 2024 Genel Atamaları ile Milli Savunma Bakanlığı (MSB) Personel Genel Müdürlüğü Personel İşlem Daire Disiplin ve Moral Şube’ye Tören subayı olarak atandım. Göreve katılış yaptığım 5 Haziran 2024 tarihinden bugüne kadar görevli olduğum konu ile ilgili öğrenme ve tören konuları ile hazırlık sürecine başladım.

Ancak şubemde aynı odada çalıştığım M.E. isimli Milli Güvenlik Uzmanı statüsünde görevli personelin şubedeki diğer askeri ve sivil personelin duyacağı şekilde ‘Dini vaaz’ kapsamında söylemlerde bulunduğuna Peygamber efendimizin, ‘Sakal müminin ziynetidir’ fikriyatını aşılamaya çalıştığına şahit oldum.

Dini konu ile ilgili söylemlerde bulunmaması gerektiği uyarıma karşılık, ‘Sen fıkıh bilmiyorsun, bu yüzden cahilsin’ söyleminde bulundu. Konuyu üzerime yürüyerek uzattıktan sonra Sivil Memur D. beyin araya girmesiyle fiziki saldırısı son bulmuştur.

Konu ile gerekli disiplin incelemesinin yapılarak ismi geçen personeller hakkında gerekli idari işlemlerin yapılmasını arz ederim.”

Bu olaydan sonra mı ne oldu? 5 Haziran’da Milli Savunma Bakanlığı’nda göreve başlayan yarbaya bir yazı gitti. Üzerinde “Münferit atama” yazıyordu. Yarbay 28 Ağustos’ta Şırnak’a “Re’sen” atandı. Yani isteği dışında bu atama gerçekleştirildi.

Sonra mı ne oldu? Bandocu yarbaya Şırnak’taki birliğinde verilen görev Din İşleri ve Moral Şube Müdürlüğü oldu.

Özgür Özel Filistin ABD Ukrayna Rusya