15 kişinin öldüğü otobüs kazasında takipsizlik: Tıbbiyeli Bilge’nin kazası Anayasa Mahkemesi’nde
Korona yasağının kalkmasından sonra üst üste meydana gelen otobüs kazalarının en fecisi Balıkesir’de yaşanmıştı. Mağdur 11 ailenin açtığı dava tamamlandı. Yerel mahkeme ölen şoförü ve yolcuları kusurlu bularak dosyayı kapattı.
Aileler firmayı suçlayarak yeniden yargılama yapılması talebiyle Anayasa Mahkemesine başvurdu.
Balıkesir çevre yolunda 8 Ağustos 2021’de olan kazada 15 kişi yaşamını yitirdi. 25 yaşında tıp fakültesi son sınıf öğrencisi kızları Bilge’yi o kazada kaybeden Hatice- Hüseyin Toker çifti, otobüs firması hakkında dava açtı. Dava 15 Mayıs günü neticelendi. Otobüs şoförü kusurlu, yolcular da tali kusurlu bulundu. Bu karara itiraz eden Hüseyin Toker, “İnsan hayatının kıymeti bu kadar mı?” diyerek davayı “yeniden yargılama yapılması talebiyle” Anayasa Mahkemesine taşıdı. Oradan çıkacak kararı bekliyor. Geçen yıl Zonguldak'tan İzmir'e doğru seyir halinde olan Kerem Başol idaresindeki 41 EF 283 plakalı Efe Tur yolcu otobüsü, Balıkesir-Edremit karayolu Organize Sanayi Bölgesi kavşağında virajı alamayarak 04.40’ta şarampole uçtu. Feci kazada 15 kişi hayatını kaybetti, 17 kişi de yaralandı. Olayın ardından başlatılan soruşturma kapsamında Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen raporda, firmanın olayın oluşumunda bir kusuru bulunmadığı belirtildi. Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığı da Adli Tıp raporu üzerine kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Asli kusurlu olarak belirtilen otobüs şoförü Kerem Başol hakkında da kazada yaşamını yitirdiği için kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi.
11 AİLE DAVA AÇTI
Ziraat Mühendisi baba Hüseyin Toker, 11 aile ile birlikte bu karara Balıkesir 2. Sulh Ceza Mahkemesinde itiraz etti. Otobüs firması hakkında suç duyurusunda bulundu. Otobüs firmasının -kamuoyuna da yansıyan şekilde- yorgun şoför çalıştırdığını ileri sürdü. Konunun bu çerçevede soruşturulmasını istedi. Mahkeme otobüs şoförünü kusurlu buldu. Yolcuların kemer takmamasını ise “tali kusur” olarak gördü. Şoför Kerem Başol’un hayatını kaybetmesi nedeniyle de davanın reddine karar verdi. Baba Toker, davayı önceki gün Anayasa Mahkemesine taşıdı.
Hüseyin Toker, Aydınlık’a yaptığı açıklamada, her şeye rağmen umutlarını yitirmediklerini söyledi. Bilge’nin de tıpkı ablası gibi doktor olmak için eğitim gördüğünü Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde 5. sınıf öğrencisiyken söz konusu kazada hayatını kaybettiğini anlattı. Kaza sonrası annesinin derin üzüntü içinde olduğunu ve psikolojisinin de bozulduğunu belirterek, “Eşim için bu süreç çok ağır geçti. Halen tedavi görüyor. Kızım tatile giderken bu kazayı geçirdi. O gece Bilge’yi Ayvalık’ta garajda bekliyordum. Bir süre sonra acı haberi aldık… Bilge arabamızda bile mutlaka kemerini takardı. Mahkemenin bu kararı vermesi bizleri çok üzdü. Böylesine ihmallerle dolu bir kazada davanın kapatılması büyük üzüntü. İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı. Ocaklar söndü” dedi.
‘ŞOFÖR YORGUNDU’
Toker kazaya ilişkin olarak şu bilgileri verdi: “Kazanın ardından açılan soruşturmada birçok ayrıntı nedense dikkate alınmadı. Mesela, kazanın ardından otobüsün şoförü Kerem Başol’un kardeşlerinin pek çok ulusal medya organında yer alan iddialarına göre; o gün şoför Kerem Başol’un bir başka seferden yeni döndüğü ve evinde banyo yaptıktan sonra firma sorumlusunun kendisini arayarak apar topar Zonguldak-İzmir seferine çıkması gerektiğini söylediği ve Başol’un da sadece ekmeğini kaybetmemek için yorgun argın bu sefere çıkmak zorunda kaldığı belirtiliyor. Hatta şoför Kerem Başol’un kullandığı otobüsün sağ kısmında bir arızanın olduğuna ilişkin firma yetkilileriyle yaptığı yazışmalar ve ağabeyi ile yazıştığı whatsapp mesajları da ulusal medyada yer almıştı. Ama bu haberleri yapan gazetecilerin ulaştıklarına nedense savcılar ulaşamadı. Oysa ulaşmaları gerekirdi.”
‘ARAÇ KULLANMA SINIRI AŞILDI’
Kazayla ilgili bilirkişi raporunda, 1 saat 23 dakikalık bir süre otobüsün takograf cihazında boşluğun olduğunu da kaydeden Hüseyin Toker şu iddialarda bulundu: “O süreçte otobüsü kimin kullandığı belli değil. Belki yedek şoför, belki de hayatını kaybeden Kerem Başol kullanıyordu. Bu ayrıntı net değil. Eğer otobüsü o sırada Kerem Başol kullanıyorsa, zaten günlük araç kullanma sınırını da aşmış oluyor ki bu bile firmanın bu kazada ihmali olduğunun kanıtı olabilirdi. Bununla birlikte bilirkişi raporunda ‘Kazanın ardından otobüsün önü ve alt tarafından görülebildiği kadarıyla’ ibaresiyle yapılan incelemenin bile yeterli olmadığı anlaşılabiliyor. Oysa böylesi büyük bir kazada teknik donanımlı daha ayrıntılı incelemeler yapılmalıydı.”