15 Temmuz’da şehit olan ikizlerin babası Oruç: İki değil üç oğlum feda olsun

Üzerinden geçen sekiz yılın ardından nasıl gidilir, nasıl “bize o geceyi anlatın” denir bilemeden, hepimizin şehidi olan evlatlarının acısını içine gömmüş, her daim vatan sevgisiyle dolu iki evladını şehit vermiş Oruç ailesinin kapısını çaldık.

“Kim o?” demeden açılan kapıda Ali Oruç’a “Tanrı misafiri kabul ediyor musunuz?” deyince, “Buyurun, başımız üzerinde yeriniz var.” yanıtını aldık.

‘İKİNCİ KURTULUŞ SAVAŞI’

Şehit ikizler Ahmet ve Mehmet Oruç'un babası Ali Oruç’tan o geceyi bize anlatmasını istedik:

“Üzerinden yıllar geçti ama aklımıza geldikçe hepimizin tüylerini diken diken eden kâbus gibi bir geceydi. Adana sıcak, damda yatıyoruz. Diyarbakır’da görev yapan büyük oğlumuzun telefonuyla uyandık. ‘Baba olaylar olmuş, ortalık karışık, haberiniz var mı? Televizyonu açın.’ dedi. Televizyonu açtım, Boğaziçi Köprüsü’nde askerler halka ateş açmış, gözlerime inanamadım, kurşunlar vatandaşın üzerine yağıyor.

“Ben 12 Eylül Darbesi’ni yaşadım. Sabah sokağa çıktığımda asker bize sadece ‘Evlerinize dönün, sokağa çıkma yasağı var.’ diyerek uyarı yapmıştı. O zaman bu nedir dedim, bu nasıl bir hainliktir. Bizim görüp yaşadığımız darbeye benzemeyen düpedüz halka, birliğimize, vatana karşı yapılan bir kalkışmaydı. Aklımıza geldikçe ve sonuçları itibariyle Türkiye ikinci bir kurtuluş savaşı verdi diyoruz. Biz de bu savaşta iki canımızı feda ettik. Acımız tarifsiz ama Allah göstermesin aynı durum yaşansa iki oğlum değil üç oğlum, canım her şey feda olsun der savunmaya geçerim. Bu vatan bizim. Namusumuz, imanımız, toprağımız. Bizim için başka türlü bir davranış söz konusu olamaz. İçimizdeki hainlerin temizlendiği, içinde bizim iki canımızın olduğu 252 şehidimize rağmen kutlanılası bir gün.”

‘BİZ ASKER OLMAK İSTİYORUZ’

Sesinde bunları söylerkenki yükseliş ve gurur, yerini boğazın düğümlenmesiyle çıkan boğuk bir sese bıraktı, devam etti: “Ahmet ve Mehmet, ortaokul çağlarındayken aldığım asgari ücretle evi geçindirmeye ve üç çocuğumu okutmaya çalışıyordum. Onlar yaz tatillerinde ben ve anneleri yaz demeden iş bulurduk. İkizler de mobilyacıda, elektrikçide çalışıp ailemize destek olurlardı. Benim evlatlarım diye demiyorum ama saygılarıyla, sevgileriyle, aileye bağlılıklarıyla bambaşka çocuklardı.

“Oğullarıma, üniversite okumak isterseniz benim gücüm hepinizi okutmaya yetmez, kendinize meslek seçin dediğimde Ahmet ve Mehmet ‘Biz asker olmak istiyoruz’ dediler. Askerlik için çok uğraştık ama olmadı, en nihayetinde ‘Asker ya da polis ikisi de vatan, millet savunmasına hizmettir’ diyerek polis oldular.”

‘HAİNLERİ DURDURMAK İÇİN İZİN İSTİYORUZ’

Ahmet ve Mehmet Oruç, helikopter pilotluğu eğitimi almak için Emniyet Genel Müdürlüğü Havacılık Daire Başkanlığının Ankara Gölbaşı'ndaki tesislerindeydi. Baba Ali Oruç, tesislere atılan bombalarla şehit olan oğullarını ve o geceyi anlattı: ­­­­“Komutanlarına ‘Hainlere karşı durmak için dışarı çıkmak istiyoruz.’ demişler. Komutanları ‘Siz stajyersiniz, sorumluluk alamayız.’ diyerek izin vermemiş. Yine de Özel Harekat ve Havacılık Daire Başkanlığında bulunan polislerle birlikte helikopter ve araçları hangarlardan çıkarıp yakıt doldurmuş harekete hazır hale getirmişler. Vatan için emir beklerlerken Gölbaşı’ndaki bu hareketlilik Ankara semalarında uçan hainler tarafından fark ediliyor. Hain komutan ‘Gereğini yapın!’ diye talimat vermiş. Özel Harekat ve Havacılık Daire Başkanlığı bombalanmış.”

‘VATAN SAĞ OLSUN’

“Olanları hâlâ aklım almıyor” diyerek bir müddet susan acılı baba, sözlerine devam etti: “Ahmet, Mehmet’ten bir saat önce doğdu. Ahmet, ‘Bana abi diyeceksin, ben senden önce doğdum.’ der, şakalaşırlardı. Ahmet ve Mehmet ikiz oldukları için mi bilmem birbirlerine çok bağlıydılar. Ne yazık ki ölüm bile onları ayırmadı. Bize de Ahmet’imizden yadigar, gelinim ve torunum kaldı. Ne diyelim, vatan sağ olsun.” diyerek bitirdi.

“Adana’da ve birçok ilimizde adları köprülere, camilere, okullara verilen Şehit Kardeşler Ahmet ve Mehmet Oruç nezdinde, vatanımızın varlığını ve tam bağımsızlığımızı borçlu olduğumuz, başta Ata’mız olmak üzere bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet dileyerek 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü’müzü kutlarız.”